15.ŞAMPİYONLUĞUN PERDE ARKASINDA  "SİSTEM" VAR

Geçen yıl Beşiktaş’ın 14.Şampiyonluğu ile ilgili “Şampiyonluğun Perde Arkası” başlıklı yorumda şunu iletmiştik ; Şampiyonluk 2 şeye dayanıyordu ; “Kurumsal yönetim şekli” ve “Hücum futbol modeli”
Aslında her ikisi de Kulüp Yönetimi ve Teknik yönetim ile kurulmuş olan birer “sistem”di. Yani değişkenleri değişse bile çıktıları değişmeyen bir model.
 
Günümüz futbolunun başarısı  “aynı kadronun  olabildiğince çok maç yaparak ezbere oynamasıdır” anlayışına bağlıdır.
Beşiktaş ,  geçen yıl şampiyon kadrosunu korumak yerine  ilk 11’inin yarısını değiştirdiği halde yukarıdaki hipoteze aykırı şekilde şampiyon oluyorsa işte bu sadece sistem ile açıklanabilir.
Şenol Güneş’in yıllar önce oluşturduğu bu sistem ;  girdileri değişse de başarı ile çıktılarını vermeye devam ediyor.
Yani takımlar ve oyuncular değişiyor ama sonuç değişmiyor. Eldeki malzemeye göre başarı geliyor. Trabzon , Bursa ve Beşiktaş bunun en çarpıcı örneği.
 
Geçen yılki şampiyonluk için “lig tarihinin en değerli şampiyonluğu” ibaresiNİ koyduk. Bu yıl nerede ise buna nazire yaparcasına aşağıdaki nedenle ile en az onun kadar zor geçti.
“Uzun yıllar aynı kadro ile oynayan ve araya nitelikli oyuncular serpiştirip güçlenen ve Avrupa maçları oynamayan diri bir Başakşehir ile yarışmak”              
“Şampiyonlar Ligi (ŞL) ve ardından da  Avrupa Liginde (AL)  fiziksel ve mental anlamında yıpratıcı 14 maç oynamak”
“Şampiyon kadrodaki ilk 11’in yarısının gitmesi”
“Ligin nerede ise tamamını  Caner’den yarısını da Talisca’dan mahrum oynama (Bu oyuncular hücum futbolunun mihenk taşlarıydı)” 
 
Bu yıl geçen yıla ilaveten (Dinamo Kiev maçındaki bir hakem faciası olmasaydı) nerede ise ŞL gurubundan çıkılacaktı.
AL’de ise “penaltılar ile elendiği” Lyon , Avrupa’nın en iyi 5 liginden biri olan Fransa’nın ilk 3 takımından biri.
Mehmet Demirkol’un dediği gibi “Beşiktaş , artık Türkiye Ligi üzerinde oynayan bir takım”.
Elbette başarı sadece Şenol Güneş’in sistemine bağlı değil.
 
Şenol Güneş ile anlaşan ve geçen yıl belirttiğimiz stratejik planın faaliyetleri ile “12 ayda 600 Milyon TL’ye yakın gelir” elde eden yönetimin oluşturduğu  sistem de madalyonun diğer yüzüdür.
Herkes Talisca, Abubakar, Babel’in başarısından bahsederken bu oyuncuları sessiz sedasız izleyen scot ekibi ile günümüz işletme yönetim modelinin değişmez bir parçası olan “satın almayıp  kirala”  uygulaması ile UEFA ‘nın mali kriterlerine uygun transfer politikası oluşturan Beşiktaş yönetimi de Kulüp yönetim modeline  “rol model” olacak şekilde adını altın harfler ile Türk futboluna yazdırdı.
 
Son söz de Beşiktaş taraftarına.
İlk yarısını Benfica karşısında 3-0 geride kapatan takımını  soyunma odasına göndermeyip tribüne çağırıp , alkışlamış ve ikinci yarı için moral vermişti.
Maçın sonuna uzatma 3 değil de 5-6 dakika olsa büyük ihtimal ile 4-3 bitecek maç  , 3-3 biterek 2015 ŞL finalindeki Milan-Liverpool maçı ile birlikte ŞL tarihinde aynı karede yer aldı.
Bu maç ile Beşiktaş taraftarı , yeni bir şeye damga vurarak şampiyonluk sürecinin sonunda “3.yıldızın ta kendisi” oldu.
 
Her yönden tebrikler Beşiktaş.
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.