Ahmet OKUMUŞ

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile "Nüfusun tamamına eşit, sağlık tesislerinin ortak kullanıldığı, kolay ulaşılabilir ve kaliteli sağlık hizmeti sunumunu finanse eden Genel Sağlık Sigortası sisteminin oluşturulmasının amaçlandığını hepimiz biliyoruz. Çünkü biz vatandaşlara hep böyle reklam yapılıyor. Ama maalesef esnaf ve sanatkârlara sağlık hizmeti verme konusunda eşit davranıldığını söyleyemeyiz.  Piyasadaki olumsuzluklardan ilk önce etkilenen kesim hiç kuşkusuz esnaf ve sanatkârlardır. Esnafın eğer 60 günden fazla prim borcu varsa sağlık hizmetinden yararlanamıyor. Ancak hizmetini alamamakla da kalmıyor esnaf ve sanatkârımız. Alamadığı hizmetin karşılığında birde faiz ödüyor. İlk önce gecikme cezası uygulanıyor, üstüne de bileşik bazda gecikme zammı uygulanarak esnafa taşıyamayacağı ağır bir yük ekleniyor. Bundan Başbakan Erdoğan'ın haberi olduğunu sanmıyorum.  

-CEZA AİLE BOYU UYGULANIYOR-

Esnaf ve sanatkârlara, işçi ve memurlardan farklı olarak, 60 günden fazla prim borçları olduğu dönemlerde kendilerine ve bakmakla yükümlü oldukları eş, çocuk ve ana babalarına da sağlık hizmeti verilmiyor. Anlayacağınız esnaf ve sanatkâr aile boyu cezalandırılıyor. Oysa sağlık hizmetinin her şeyin başında geldiğini hep birlikte biliriz. Ama öyle değil. Çünkü bizim ülkemizde her şeyin başı para. Nasrettin Hoca boşuna söylememiş parayı veren düdüğü çalar diye. Özellikle 2 milyonu aşan sayısı ile nüfusun 4'te 1'ini oluşturan esnaf ve sanatkârlarımız daha uzun süre prim ödeyen, borcu olduğu zaman sağlık hizmetinden yararlanamayan dolayısıyla diğer sigortalılara göre mağdur olan kesim. Sadece kendisi de değil, bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin de yaşamı risk altına girmekte. Bu konuyu burada birçok kez yazdım. Fakat yeni bir gelişme olmayınca yine yazma gereği duydum. Belki bu yazıyı bir yetkili okur da bir duyarlılık gösterip uygulanan haksızlığa sessiz kalmaz. Çünkü sağlık borçla ilişkilendirilmemeli diye düşünüyorum.

-BANKALAR HEP İSTİYOR-

Kadınlar mahallede sohbet ediyormuşlar. Azrail çocuk dağıtıyor diye. Birisi içlerinden bizim çocuklara bir şey yapmasında onun vereceği çocuk ona kalsın demiş. Şimdi de bizim ülkemizde ki bankalar Azrail misali. Ne görüyorlarsa onu istiyorlar. Hesap işletim bedelinden tutunda, havale, EFT gibi şuan burada aklıma gelmeyen ve yıllarca düşünsem yine gelmeyecek işlemlerden ücret talep ediyorlar ve bağırta bağırta alıyorlar.  Esnafta uyanık olsun onlarda kendilerine yaptıkları işin mahiyetine göre gelir kaynakları oluştursunlar. Yani anlayacağınız bankalar gördüklerinden göz kirası ister konuma geldiler. Maliye her şeyden vergi istiyor. Bankalarda aldıkları 30'u aşkın gelir kalemleri yetmemiş olmalı ki yeni gelir kaynakları arıyorlar.

-ÇEKTE TEMİNAT VERMEK İSTEMİYORLAR-

Tabi bununla da kalmıyorlar bir de yapmaları gereken bazı sorumluluklarını da üzerlerinden atmaya çalışıyorlar. Önceki gün İstanbul'da açılışı yapılan kayıt bürosunun açılışında Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, Başbakan yardımcısı Ali Babacan'dan bankaların çek yaprağı başına olan sorumluluklarının kaldırılmasını istedi.
Yani anlayacağınız sorumsuzca servetlerine servet katmaya devam edecekler. İşin garibi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'da olaya sıcak bakıyor. Buradan sormak isterim acaba bankalar çek verdikleri müşteriye neden kefil olmuyorlar? Bu müşteri bu çeki almaya hak kazanıyorsa sizde elinizi taşın altına koyun ki ticarette sahtekârlar ortadan kalksın ve tam bir güven gelsin. Aslında yapılması gereken Bankaların verdikleri çeklerde sorumlulukları ne kadar artar ise çek defteri verirken o kadar dikkat ederler ve bonkör davranmazlar. Aksi halde ticari hayatta güven hiç kalmaz. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.