Elda Ela

Hayvan bile hayvana merhamet ederken, kırıntıları dökülmeye başlayan insanoğlu birbirini yiyor!!! Önceden deyim olarak kullanılan birbirini yeme sözü günümüzde gerçeğe dönüşüyor.

Artık ne merhamet ne de namus düşüncesi kaldı bazılarında. Eskiden mahallelerde herkes birbirine güvenir, evlatlarını ailelerini emanet ederken, şimdilerde kardeşe bile emanet edilmez oldu canlar. Abartmayı çok isterdim ama abartmıyorum, son dönemde yaşanan sapkınlık eylemlerini kanım donarak takip ediyorum, daha doğrusu ediyordum, ama inanın artık dinlemeye tahammülüm yok. Gözyaşı akıtmaktan, kötü sözler sarf etmekten başka elimden gelen bir şey yok maalesef. Kime, neye tepki göstereceğimi bile bilmiyorum. Yaşanan olaylar karşısında bazıları “idam geri getirilsin”, bazıları da “cinsellik tabu olmaktan çıkarılırsa bu olaylar yaşanmaz” diyor. Oysa eskiden karı-kocalar bile ailelerinin yanında yan yana oturmaktan çekinirken şimdi onlu yaşlarda çocukların bile sokaklarda öpüşüp koklaşarak gezmelerine şahit oluyoruz. Kimse tepki vermiyor, verenler de zaten geri kafalı olarak itham ediliyor. Televizyonlardaki dizilerde liseli öğrencilerin yaşadıkları çarpık ilişkiler, çocuk aldırma ya da dünyaya getirmeye karar verdikleri sahneler, entrikalar alenen işlenmekte. Tüm dizilerde sevgi, aşk kavramları yaşanan çarpıklıklarla lekelenmekte. “Cinselliğin tabu olmasını ortadan kaldırın” zihniyetindeki insanlar daha neyi istiyorlar anlayabilmiş değilim. Herkes çok serbest arkadaşlar, isteyen istediği gibi yaşıyor hayatını da, cinselliğini de. Eskiden dul kadına kötü gözle bakanlar, artık evlilerin bazılarının da sütten çıkma ak kaşık olmadığı görüşünde. Keza yapılan araştırmalar da ev hanımlarının daha çok aldattığı istatistiğini çıkıyor karşımıza. Bu toplumsal ahlaki çöküntüye neden olan kim, ne? Bastırılmış duyguların dışa vurumu mu yalnızca, yoksa psikolojik eksiklikler mi?

 

Eğer bir insan 9 ay boyunca içinde taşıdığı varlığı ardına bile bakmadan bir çöp konteynırına ya da bir aracın tekerleğinin altına bırakabiliyorsa, çocuğu hiperaktif diye sürekli dövüyor, aç bırakıyor, akabinde de çocuğuna bakmayı kabul edip, ilerleyen zamanda bıkan kadının öz evladını parça parça edip öldürmesine seyirci kalabiliyorsa bu ne cinsel açlıkla anlatılabilir, ne psikolojik sorunla anlatılabilir, ne de parasızlık, çaresizlikle anlatılabilir. Bunun adı sadece ve sadece vicdansızlık, merhametsizliktir. Kendi canına merhamet etmeyen başkalarının canını nasıl kollasın, nasıl merhamet etsin ki? Bu insanlar belki aramızda, belki hiçbir şeyden habersiz evlatlarımızı teslim ediyoruz onlara. Geçen yıl yapılan bir araştırmada eğitim kuruluşlarındaki servis şoförlerinin bir kısmının eski hükümlülerden oluştuğu ortaya çıkmıştı. Birkaç zaman konuşuldu daha sonra üzeri kapatıldı konunun. Acaba o haberlerden sonra bir şeyler değişti mi, ihtimam gösterilmeye başlandı mı orası meçhul!!!

 

Türkiye günahsız üç yavruya ağladı geçen sabah. Bayram sevinçlerini kabusa dönüştüren, minicik yüreklerine tomurcukların oluşmasına izin vermeden çamur ve toprakla bezeyen o cani yasalardaki açıklıktan * faydalanarak üç canın yaşamına son vermiş ve rahat bir şekilde gece bir araç kiralayarak valizler içindeki üç masumu kendi köyünün topraklarına gömmüş. Birkaç gün sonra aynı yere giderek katlettiklerinin başında dua etmiş, çocuklardan birisinin karnının tilkiler tarafından yenildiğini görünce çok üzülüp toprağa gömmüş!! İfadesini ağlayarak vermiş!! Timsah gözyaşlarının işe yaradığı bir dönemde bu yaratık da pişmanlık yasası gibi bir durumdan yararlanabileceğini düşünerek mi akıttı o timsah gözyaşlarını acaba?

 

Yolda kalan üniversite öğrencisini aracına alıp evine ulaştırmak yerine ormanlık araziye sürüp kızın tüm mücadelesine rağmen kafasını taşla ezen adamın derdi ne, ekonomik sıkıntı mı, devletin yanlış uygulamaları mı yoksa cinsel açlık mı? İnsanın canına bu kadar kolay son verenlerin nasıl bir açıklaması, nasıl bir savunması olabilir? Canlarını aldıkları insanlarla alıp veremedikleri nedir?

 

İdam geri getirilsin diyenler, evet ben de sonuna kadar idamın getirilmesi düşüncesindeyim, ama idam da bir çözüm müdür, o konuda tereddütlerim var. İdam uygulandığı dönemlere bakalım, birçok günahsız insan yok yere, göz göre göre idam edilmiş ve kimse tepkisini gösterememiştir. Kısmi olarak bir düzenleme yapılabilir mi araştırmak gerekir, ancak cana kıyanların yaşamaya hakları yoktur. Eğer idam hükmü yerinde kararlarda uygulanırsa bu tür sapkınlıkların önüne geçileceği aşikardır. Fakat siyasi rakipleri alt etme düşüncesiyle uygulanacaksa ülkeye yarardan çok zarar getireceği de yadsınamaz bir gerçek.

 

 

 

*(emniyet güçleri kayıp vakalarında arama faaliyetlerini 24 saat sonra yapmaya başlıyormuş. Bunu da bu tatsız vaka sonrasında öğrendim)

Son olarak Uluslararası Af Örgütü’ nin “İdam ve İnfazlara ilişkin 2010 raporu”nu da eklemek istedim.

2010 yılında idam cezalarının uygulandığı ülkeler söyle: Çin (en az 2000), İran (en az 252), Kuzey Kore (60), Yemen (53), ABD (46), Suudi Arabistan (en az 27), Libya (en az 18), Suriye (en az 17), Bangladeş (en az 9), Somali (en az 8), Sudan (en az 6), Filistin (5), Mısır (4), Ekvator Giyanası (4), Tayvan (4), Beyaz Rusya (2), Irak (en az 1), Malezya (en az 1), Bahreyn (en az 1).

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.