Melâhat ÜRKMEZ

Modernite geleneği örflerimizi, adetlerimizi kökünden yıkmaya çalışırken, geleneğin sadece yanlış ya da kötü gördüğü taraflarına saldırmadı, iyi olan yanlarını da yıktı geçti. Hatta geleceğimiz için, birlik ve beraberliğimiz için elzem olan yapı taşlarını oynatmakla kalmadı, yerinden söküp attı. O iyiliklerin, elzem olan güzelliklerin yerine de kendi kötülüklerini, çirkinliklerini yerleştirdi.

Eskiden mahalleler vardı, birbirini bilen. Birbirlerinin dertleriyle dertlenen; sevinçleriyle sevinen.

Eskiden mahalleler vardı, bahçesinde yemek pişirilen, ekmek pişirilen; "kokusu komşulara gitti" diye, kapaklı bakır sahanlarda komşulara da gönderilen.

Eskiden komşular vardı birbirinin yardımına, hastalığına koşan.

İmecevari kışlık tarhanalar, bulgurlar, şepitler yapılırdı. "Evlenenle ev yapana, Allah da yardım eder, kul da" denirdi. Ev yapana erkekler gider hiç olmazsa bir-iki gün olsun inşaatında ücretsiz amelelik ya da ustalık yapar; kadınlar ise bir öğün yemek hazırlar; "bugün işçilerin öğle yemeğini ben getireceğim, siz biraz dinlenin" der, ev yapanın işçilerine yemek götürürlerdi. Yemek yapıp götüremeseler bile evinde bulunandan nohut, fasulye, bulgur, yumurta vs götürür, "azımızı çoğa sayın" diyerek af diler, çorbada tuzu bulunsun isterlerdi.

Eskiden, askere gidecek gençler komşulara "Allahaısmarladık" diyerek, el öpmeye gider, komşular ona az da olsa "Arılık" dedikleri küçük harçlık verirler, uğurlamaya giderler, askerden gelince "Hoş geldin"e giderlerdi.

Mahalleye yeni taşınana yemek götürülür, "Hoşgeldiniz, bizim yapacağımız bir şey olursa hemen şurada oturuyoruz, hiç çekinmeden kapımızı çalın" denirdi.

Komşu kızına yan bakılmaz, kimseye de yan baktırılmazdı. Kardeş gözüyle görülür, korunurdu. Yaşlılara saygı, küçüklere sevgi vardı.

Var da vardı... Saymakla bitmez. "O dünya şimdikinden çok farklıydı. O dünya şimdi nereye mi gitti?" diyoruz hep.

O dünya hiçbir yere gitmedi. Bundan dört buçuk asır öncesinde olduğu gibi bugün de yerinden bir cm bile sapmadan dönüp duruyor. Arkasına dönüp de bakmadan çekip giden dünya değil. Çekip giden o eski insanlık...

Hani derler ya, "Bir yerde ilmin kıymeti bilinmezse, ilim o yerden göç eder, gider" diye. Tıpkı ilim gibi komşuluk, insanlık gibi güzel hasletler de çekip gitti.

İnsanlar komşuluğu, dayanışmayı çoktan unuttu. ATM ile AVM arasında gidip gelerek mutluluğu arıyorlar. Alışveriş çılgınlığında aradıkları güzellikleri bulmaya çalışıyorlar. Anlık mutluluklar rüzgâr gibi gelip geçiyor. Oysa insan, insanın panzehiri. Hangi AVM, güvendiğiniz bir dostun yerini tutabilir ki? (Tabii güvenebileceğiniz bir dostunuz varsa)

Bugün apartmanlarda oturan eğitimli, meslek sahibi insanlar birbirlerinin adlarını bilmedikleri gibi birbirlerine selam dahi vermiyorlar. En tuhafı da asansörlerde yaşanan asırlaşan saniyeler; göz göze gelmemek için harcanan çabalar. "Bir an önce ineceğim kata gelsem de iniversem" sabırsızlığı. Asansörde sessizliğe gömülmüş insanları gözünüzde bir an canlandırın. Veya kendinizi irdeleyin. İnsanlar birkaç dakikalığına da olsa bir komşusuyla asansörde karşılamaktan ne kadar tedirgin.
Tanıdık olsun ya da hiç tanımadık olsun, Allah'ın bir selamını verip, "nasılsın?" demek çok mu zor? İnanın ben birkaç kere denedim. Hatta bazıları turistti. Başınızla bir selam verip gülümseyince o kadar mutlu oluyorlar ki. Onların mutlu olmasını bir tarafa bırakın, önce kendiniz mutlu oluyorsunuz. AVM'lerde bulamadığınız, paranız ile satın alamadığınız mutluluk, aslında her an yanı başınızda ve hiçbir ödeme yapmak zorunda değilsiniz. Sunay Akın'ın asansörlü bir şiiri geldi şimdi aklıma ne kadar da anlamlı;

Kendi boşluğuna asılı / birer asansörüz aslında / ve ben elimde / taze bir karanfil / sıkışıp kaldım / iki katın arasında
 

 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.