Aşk bile tadında kalınca AŞK!

 

Herşeyi tadında bırakmak lazım deriz di mi… Buna ego terbiyesi derim ben. Yaşam bir denge çünkü… Her bi şey ne çok fazla, ne de çok az… kararınca. Olması gerektiği kadarınca. Eşya da öyle, yemeğin tuzu da öyle, sevişmeler de öyle, davranışlar da öyle, mevsim de öyle…

Aşk larda da öyle bee… :)) Aşk kadınıyım diye kendime pay çıkardığımı düşünebilirsiniz fenalar sizi :) ama öle değil işte :))

 

Ben aşk ı seviyorum….aşık olmayı…kalbimin deli gibi atmasını…heyecanlanmayı…süprizler yapmayı…mutlu etmeyi…içimden geldiği gibi karşılıksız duygularımın isteklerini yapmayı…öle mutlu olunuyorum çünkü….bunun adı aşk bende….bu duyguları yaşarken tüm yaratıcılığım tetikleniyor…canlanıyor, kanlanıyor,yenileniyorum, ( Bonusu var bi de :)) sevişerek hücrelerimde yenilenmiş oluyor ) bana bunlara sebep oluyor diye aşk duyduğum insana daha da güzellikler sunmak istiyorum. Belki bir gün çok erdiğim zaman da oto moka da aşık olacağımdır :) ama sanırsam  hala dünyevi duygular taşıyorum :) onun için de karşı cinse aşık olunuyorum çokça :)

Pekiiii, tadında bırakmak, ego terbiyesi nasıl oluyor derseniz  aşkın içinde… o da karşı tarafın bunu size hissettirmesiyle anlaşılıyor. 

 

Karşı taraf kadın ya da erkek şunu diyor bazen beden diliyle,  ağız diliyle, bazen de ruh diliyle….

 

  • Ben senin verdiklerini sanıyorum taşıyamıyorum…
  • Ben artık bunları istemiyorum...
  • Ben kendimi bunlara layık görmüyorum...
  • Ben bunları hak etmiyorum...
  • Ben sende değilim ben başkalarının düşüncelerindeyim...
  • Ben anlıyorum ki bunlara hazır değilmişim
  • Ben kendi içimde korkular taşıyorum
  • Ben kendime güvenmiyorum
  • Ben bazı inşaatları yarım bırakmıştım tamamlamak istiyorum
  • Ben eskisi gibi sana ilgi duymuyorum…
  • Ben seni artık güzel bulmuyorum…
  • Ben başka birinden hoşlanıyorum…
  • Ben kendimi bulmak istiyorum…
  • Ben senden biraz zaman istiyorum…     

 

Eklemek isteyenler olacaktır eminim :)) beklerim :)

Pekiiii…..bunları duyduğumuz, hissettiğimiz zaman ne yaparız?

 

Şimdi eğitimlerimiz de, arkadaş sohbetlerimiz de, dostlarımızın sorunlarını paylaşma da bunlara yakın bi şiiler duyarız hep. Onlara istinaden yazıyorum bu konuyu :)  Haaa! bu arada aşk'a yelken açtım tabiii:)

 

Neler yapıyoruz; 

 

  • Ağlayabiliyoruz...
  • Sızlanabiliyoruz...
  • Bağırıp çağırıp kavga edebiliyoruz… ( kötü sözler kullanarak da olabiliyor )
  • Acıtan yaramazlıklar düşünüp hayata geçirebiliyoruz…
  • Neden ben diye kendimize haksızlık edebiliyoruz…
  • Karşılığı bu mu olmalıydı diyebiliyoruz…
  • İçip içip o kişiye sarabiliyoruz…
  • Onu bi şekilde ele geçirip sonra kendimizin bırakma planlarını yapabiliyoruz…
  • İnanmayıp, gerçek sebebi bulmak adına takip etmeye başlayabiliyoruz…
  • Yaptığımız her şeyi yüzüne vurup onu küçültmeye çalışabiliyoruz…
  • İncindiğimizi sanarak verdiğimiz imkânları geri alabiliyoruz…
  • Karşı tarafın canını yakmak için onu maddi olarak cezalandırabiliyoruz...
  • Etrafında ki insanlara onu şuçlu gösterebiliyoruz…    

 Buna da başka maddeler eklemek isteyen varsa beklerim :) 

Bunlardan bir tanesini bile yapıyorsak aslında korkularımız su yüzüne çıkmış oluyor. Ve yaptıklarımızdan bir tanesi için bile pişmansak aslında o gerçek aşk tanımlamasının içine girmiyordur bence. Çünkü aşk, sevgi gibi duygular beklentiyi taşıyamaz. İçine alamaz. İki zıt insan, hatta düşmandır onlar birbirlerine. Beklentilerimiz ancak kendimize olmalı. Kendimizle olmalıdır. Biraz daha fazla ders çalışıp kendimizden yüksek not beklemek yakışıklı bir beklentidir. İşimize fazlaca özen gösterip, severek çalışmamızın karşılığını bir gün alacağımıza inanmak, sabırla beklemek de yakışıklı bir beklentidir. 

Beklenti bir başkasının duygusunun içine girince yakışıksız oluyor aslında. 

Çünkü hiç birimiz çocukluğumuzda, hangi duygularımızın eksik kaldığını, doyurulmadığını, ne kadar bastırıldığını, nerelerde ortaya çıkacağını tam olarak bilemiyoruz ki….Bu iş hayatında çıkabilir, komşuluk ilişkilermiz de çıkabilir, arkadaşlarımız da, aşklarımız da, karı koca olup yirmi yıl sonra bile çıkabiliyor.

 

Pekiii :) hal böle olunca….

Devamı da yarına olunuyor :))))

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
meral 2015-06-06 19:10:29

ego terbiyesi ne güzel anlatmişsiniz teşekkür ederim lale hanım