Memleket dışına çıkmış veya çıkmamış pek çok kişinin heyecanla üzerinde durduğu hususlardan biri de Avrupa’nın temizliği karşısında bizim ülke ve insan olarak pislik ve pasaklılığımızdır. Meselâ hemen her mekânda (Tabiî Avrupa’nın kavanoz içersindeki havası sayılan beş yıldızlı oteller müstesna) tuvaleti aramaya hiç lüzum yoktur. O kokusunun verdiği istikamet 
belirtisi ile hiç bir işarete ihtiyaç kalmadan size bulunduğu yeri kolaylıkla bildirir.

Umumisi olsun, hususisi olsun tuvaletler memleketimde bir felâkettir. Yaban diyarlarında ise nereden bir parfüm ve temizlik kokusu geliyorsa orası tuvalettir. Temizliğin ve hayânın imandan olduğunu düstur edinmiş bir medeniyetin insanı nasıl olur da bir tuvaleti bile temizlemekten âciz hâle düşmüştür?

Geçmişinde de, hâlinde de bir tahâret meselesi olmayan, muhteşem Versay sarayı’na tuvalet yapmak lüzumunu bile duymayan, marifetlerini oturaklarla sokaklara ve caddelere boca eden, kralları dâhil ömründe ya bir, ya iki defa yıkanan, parfüm sanâyisinin merkezi olmayı pisliğinin neşrettiği iğrenç kokuyu örtmek ihtiyâcına borçlu olan, topuklu pabucu marifetlerinin istilâ ettiği kaldırımların şerrinden kurtulmak için bulan Avrupalı’nın bu gün geldiği nokta bile dinimizin bize tavsiye ettiği temizlik değildir.

Avrupa temizdir hükmü düzeltilmeye muhtaçtır. Doğrusu, insanının attıklarıyla kirlenen sokakları ve mekânları ânında eski hâline getiren bir teşkilâta sahiptir. Buna rağmen alkoliklerin meskeni olmuş metrolardaki idrar kokusu, o muhteşem şehrin bütün parfüm şişelerini boca etseniz giderilememekte, burnunuzu ellerinizle kapatmaktan başka çareniz kalmamaktadır. O dünyâca ünlü, bir sihirbaz gibi, necâseti göze ve buruna ulaşmadan yok eden meşhur lâğımların sahibi Paris, ne kadar gayret etse de o kokuyu metroların kirli taşlarından söküp atamamaktadır.
Avrupalının bir vakitler, şaşkınlıkla seyrettiği bir şartlı şurtlu temizliğin sahibi ve mucidi olan milletimin bu günkü evlâtlarının, bırakalım umumisini evindekini bile temizlemekten âciz pasaklı, ter kokan insanlar hâline gelişindeki sebepler sadece tuvaletleri değil diğer pek çok şeyi de neden ve niçin rezil ettiğimizi de izah edebilir.
Mutfağını domuzun, havasını fuhşun kirlettiği Avrupa’nın fizikî ve tıbbî temizliğinin vurduğu cilâya rağmen hasta olduğu yüzde bin beş yüz. Bizim de öyle…
Tuvaletlerimiz onlarınki gibi güzel kokmuyor ama ruhlarımız aynı bunaltıcı kokuyu neşrediyor.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.