BABA OLMAYI BAŞARABİLENLERİN GÜNÜ KUTLU OLSUN

ELDA ELA

Baba olabilmek sadece çocuğun dünyaya gelmesine yardımcı olabilmek, para verip iyi okullarda okutmak, tatile göndermek değil, baba olabilmek saygıyı, merhameti, insan olabilmeyi kendi canından olana öğretebilmeyi başarmak demek. Baba demek dünyaya gelmesine neden olduğu cana huzurlu, saygılı, güvenli bir hayat verebilmeyi başarabilen demek. Ve yine baba demek çocuğunun yaslanabileceği çınar olduğunu gösterebilmenin yanısıra, onun,  kendi ayakları üzerinde durabileceğini de öğretebilen demek…..

Bu eşsiz varlıkları bir gün için hatırlamak ne kadar doğru tartışılır, ancak, gerçekten kutlanmayı hakeden babaların babalar gününü candan kutluyorum.
Mutlu süren evliliklerine bir gölge düşüverir mutluluklarının ikinci yılında.
Dünya güzeli ilk göz ağrıları, on aylıkken geçirdiği havale sonrasında epilepsi hastası olmuştur. Genç çift, yaşamlarının baharında, zor günler geçirmeye başlar. 
Bir yandan genç adamın işten çıkarılması, yoksulluk, bir yandan genç kadının gözü önünde kıvranan evladının, sağlığına kavuşması için çaresizce çırpınışları… Bu mücadele daha da kenetler kadınla adamı birbirine.
Umutlarını yitirmeden devam etme kararı alırlar yollarına.
Sevginin her olumsuzluğu hafifleteceğine inanmışlardır bir kere. Üç çocukları daha olur. Hepsi sağlıklıdır. Anne-baba sürekli hastane koridorlarında medet arar oğulları için yıllarca. Hem diğer yavrularına, hem hasta oğullarına hep merhametle, sabırla, sakince yaklaşırlar. İnsanlığı, saygıyı, herşeye rağmen sevgiyi ve hoşgörüyü öğretmeye çalışırlar. Baba vardiyalı çalışıyordur, ama hiçbir gün eşine destek olmaktan çekinmez, kimsenin desteğine ihtiyaç duymadan birlikte büyütürler evlatlarını. Erkek “çalışıyorum, terbiyeleri annelerinden sorulur, ben parasal destek olurum” dememiştir tek bir gün bile. Yeri gelmiş, gece oturup evlatlarının başında beklemiş, yeri gelmiş, sabah okullarına yetiştirmiş. O yoksulluk içinde her akşam cebi dolu gelmiş evlatlarını sevindirebilmek adına. Karneleri iyi olan çocuklarına, her yıl, yaz tatiline girerken bisiklet sözü verir, ama tutamaz, çocukları da hiç içerlemezmiş babalarının bu sözü tutamamasına, bilirlermiş elinde olsa zaten alacağını babalarının. Bilirlermiş ki hasta abileri de dahil babalarının da annelerinin tek dünyası çocukları. Yıllar geçmiş,  baba yetmiş üç yaşına gelmiş ve kendisinden on yaş küçük olan eşi ile hala kırk iki yaşındaki epilepsi hastası evlatlarına offf bile demeden bakmaya devam etmektelermiş. İkisi de kalp hastası, ikisi de ameliyatlı, oğulları artık kendi ihtiyaçlarını bile karşılamaktan aciz. Boş gözlerle bakıyor, yaptıklarından habersizce ebeveynlerine. Ama o anne ve baba hiç sitem etmeden, isyan etmeden devam ediyorlar sevgiyle yollarına.

Neden anlattım bu hikayeyi?
Çünkü hasta çocuğu olmamasına rağmen, yani sağlıklı evlatlara sahip olmasına rağmen evinden uzaklaşan, çocuklarına kötü davranan, dışarıya yönelen babaların varlığı da azımsanmayacak kadar fazla olan bu düzende yukarıdaki hikayenin baş kahramanının babalar gününü kutluyorum en içten dileklerimle. Babalığı sadece para getirmekten ya da çocuğunu ayda yılda bir  birkaç saat gezdirip sonra kendi hayatını devam ettirmekten ibaret gören, diğer faziletlerin annesi tarafından verilmesi gerektiğine inanan babaların!

Babalar gününü kutlamaya gönlüm el vermiyor, üzgünüm…


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.