Çin kaynaklarında “Ki-Ku” ve “Kien-Kuun” adlarıyla zikredilen ve kökenleri Hunlara kadar uzanan Kırgızlar, günümüzde yaşayan en eski dört Türk kavminden biridir. Türk tarihine baktığımızda geçmişten bugüne yaşayan kavimler arasında Türkmenlerin, Tatarların ve Uygurların dışında Kırgızların olduğu görülür. 840 yılında Kırgız Kağanlığı Devleti adı altında örgütlenen Kırgızlar, yüzyıllar sonra 1921’de bugünkü topraklarda özerk bölge statüsünde bir araya gelmişlerdir.
Ardından bölgede 1926’da “Kırgızistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” kurulur. 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin dağılması ve 20 Ağustos’da Moskova’daki darbe girişimi ve Merkezi Hükümet’in istifası sonrası hürriyetlerine kavuşan Kırgızlar 31 Ağustos 1991 tarihinde diğer kardeş Türk topluluklarıyla birlikte “Bağımsız Kırgızistan Cumhuriyeti Devleti”ni ilan ederler. Sovyetler’in parçalanması sonucu bağımsızlıklarını ilan eden Türk Devletleri içinde yüzölçümü açısından en küçük, nüfus bakımından en az nüfusa sahip, ekonomik kaynaklar açısından ise en fakir ülke olmasına karşın en fazla özgürlüklere ve demokrasiye sahip çıkılan ülke olmuştur. 198.500 km2 genişliğinde, dağlık bir coğrafi yapıya sahip olan Kırgızistan; bulunduğu konum itibariyle Çin, Rusya ve ABD gibi küresel güçlerin kıskacında adeta kaos merkezi halinde dönüştürülmek istenmiştir. Ancak yaşatılan kargaşaya, darbe girişimlerine ragmen Kırgızlar demokrasi adına dimdik ayakta durmuşlardır.

Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri arasında ilk defa normal seçimler bu ülkede yapılmış, Komünist Parti mensubu olmayan ilk Cumhurbaşkanı bu ülkede seçilmiştir. Serbest Pazar Ekonomisine geçen ilk ülke Kırgızistan olmuştur… Yabancı yatırımcılar için ilk düzenlemeler Kırgızistan’da yapılmış, fiyatlar serbest bırakılmış ve komünist sistemin izlerinin silinmesi için 1993’de kabul edilen anayasa ile; kuvvetler ayrılığı ilkesi, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edilmiştir. Ayrıca insan hakları ve özgürlüklerine yer verilen anayasa ile “Kırgızistan:Ortak Evimiz” sloganı geliştirilerek etnik milliyetçiliğin önüne geçilmiştir. Kırgızistan, Orta Asya’da “Parlamenter Sistem”e geçen” ilk ve tek devlet olma özelliğine sahip “model ülke” olumştur. Kırgızların özgürlüklerini resmileştirdikleri bağımsız Kırgızistan’ı tanıyan ilk ülke de kardeş ülke Türkiye olmuştur…

2 Mart 1992’de 46. Dönem toplantısında Birleşmiş Milletler’e dahil olan Kırgızistan 1996’da “Şanghay İşbirliği Örgütü”ne, 10 Ekim 2000 yılında ise “Avrasya Ekonomik Topluluğu”na üye olarak bölgesel işbirliği çerçevesinde ilk adımlar atılmıştır. Bağımsız Kırgızistan olarak Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan gibi kardeş ülkelerin dışında Çin Halk Cumhuriyeti ile sınır komşusu olan Kırgızistan, hem yüksek rakıma sahip stratejik konumundan dolayı küresel aktörlerin stratejik rekabetine hem de yetersiz kaynaklardan dolayı ekonomik krizlere sahne olmuştur.

Ancak kahraman Kırgız halkı, tarihi geçmişinde olduğu gibi, ekonomik bunalımlara, artan enflasyona, küresel güçlerin baskılarına ve dış kaynaklardan destek alan darbecilere ve muhalif radikal unsurlara karşı mücadeleden taviz vermemiştir. Bağımsızlık sonrası ortaya çıkan yeni ekonomik değerlere ve yeni siyasi sisteme uyum süreci geçiren Kırgızistan’da halkın parlamentoda daha çok temsil edildiği parlamenter sistemden ve demokratikleşme yolundan taviz verilmemiştir.

İşte bu kararlılık neticesinde demokrasi adına, Kırgız halkının mutlu geleceği adına direnen ve tutuklanan Kırgızistan Sosyal Democrat Parti lideri Almazbek Atambayev 2010’da once Başbakan olmuş ardından 30 Ekim 2011’de yapılan demokratik seçimlerde Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Günümüz Kırgızistan’ında halkın gelecek için kararlı ve heyecanlı adımlarla ilerlediklerini görmek mümkün.

Türk halkları için “kutsal su” olarak bilinen Issık Göl kıyısındaki Çolpan Ata’da gerçekleştirilen “Göçebe Spor Oyunları”na katılan sporcuların ve izleyicilerin gözünde milli heyecanı gördük. “Kökbörü” oyunlarını izlerken Özgürülük savaşcısı Manas’ın ruhuna, dört nala giden atın üzerinde okçuları izlerken kahraman Kırgız kadını Kurmancan Datka’nın duruşuna, kemer güreşlerini seyrederken roman kahramanı Kanıbek’in Acar’ın direnişine, Tokkuz Taş oyunundaki hamleleri görünce Aytmatov’un zekasına şahit olduk.
Bağımsızlığın 23 yılını kutlamak amacıyla Kırgız Cumhuriyeti Büyükelçisi Junusov ile İstanbul Başkonsolosu Renat Tuleberdiev tarafından İstanbul’da verilen bağımszılık resepsiyonunda sahneye çıkan devlet sanatçısı Kurmangazi ve kızını izlerken, dinlerken Kırgız medeniyetinin hem zenginliğine hem de coşkusuna şahit olduk… Kırgızların bağımsızlık coşkusuna ortak olan davetliller, özgürlük ve bağımsızlığın Kırgızlara ne kadar çok yakıştığı konusunda hem fikir idiler.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.