Prof. Dr. Ali Osman Özcan
aozcan@skyturk.net


    Bayramlar, insan ruhunun yaradılış anındaki sevincine ortak olduğu durumlara gönderme yapar. Bayram günleri insan kendi ruhunu her türlü leke, kir, pas ve kötülüklerden uzak tutarak varoluş sevincini paylaşır. Bayramın kendi ruhu bu saflık içinde yaratılan bütün canlıları ve cansızları kucaklayıcı hâle dönüşür. Bayramlar bu tertemiz ruhların birbirini tanıma fırsatı sağlaması olarak görülebilir.
Bayramlaşma çıkar ilişkisi çarklarını döndürmeden bayramlaşılan kişi ile insani ilişkileri paylaşmaktır. Bayramlaşma geleneğimizi sağlıkla ilişkilendirerek anlatmak, bayramlaşma geleneğinin özüne aykırıdır. Batı kültürü diye Yahudi-Hristiyan cemaatinin bilim ve bilimsellik örtüsüne sarıp sarmaladığı egemenliğin bertaraf edilmesi bayram sevincini tam olarak yaşamayı sağlar. Ramazan bayramı aydınların yorum ve değerlendirme yapmalarından da kurtulmuş olur. Aydınların Ramazan bayramı ile ilgili yaptıkları yorum ve değerlendirmeler, bir yerde bu bayrama zulmetme derecesine varmaktadır.

    “Geçmiş bayramlar” diye söze başlayanlar, bayramların ve bayramlaşma geleneğinin sonunu ilan eder gibi bir tutum sergilemektedirler. Bayramlaşma geleneği ile ilgili bilginin kimliği, Türk-İslam kültüründedir. Bu geleneği başka kültürlerden ayırıcı ve koruyucu sınır çizgileri, Türk-İslam yaşayışının örnekleridir. Bu örnekleri bozuk para harcar gibi kimsenin harcamaya, tüketmeye hakkı yoktur.

    Bayramlaşma, bayramla ilgili manevi hava içinde, birbirinin bayramını kutlamaktır. Dini bayramlarımızdan olan Ramazan bayramında müminler çok sevinir, birbirini hoş görür. Çocuklar bayram çocuğu kıyafeti giyer ve bayramlaşmaya çıkarlar. Çocuklar gittikleri her yerde konuklara ikram edilen şeker, çikolata, tatlı veya paralarla sevindirilirler. 
Bayramlıklar giyilip armağanlar, hediyeler verilirken karşılıklı tebrikler, bir kültüre ait olma bilincini uyandırır. Bayram yerleri çocuklar için başka bir anlam kazanır. Bayramdan bayrama birbirini görenler arasında ilişkiler yeniden tazelenir, filizlenir.

    Bayramlaşma geleneğimizde öfke, kin ve hırsların zirvelerinde dolaşmalar yasaklanmıştır. Bayram süresi içinde bayramlaşma kuralları geçerliliğini ve egemenliğini sürdürür. Ağzı kalabalık laf satıcılarından insanlar uzak durmaya çalışırlar. Bayramı besili kuş vurma günleri olarak kullanmak isteyenlere iyi gözle bakılmaz. Bayrama gelenler gönüllü karşılanmalı ki, bayrama geldiklerini bilebilsinler. Bayramlaşma geleneği sadece sağlıklı insanlarla değil, ölmüş olanlarla da temas kurmayı gerektirir. Ölülerin mezarları ziyaret edilir, mensubiyet bilinci pekiştirilir. Ertesi günü bayrama başka bir manevi hava da katılınır. Mezar ziyaretleri, bir tür manevi yıkanma alıştırması olarak görülebilir.

    Bayramlar zekât, fitre, sadaka ve adaklarla süslenerek vicdanların bayramına dönüştürülür. Büyük büyük olduğunu, küçük küçük olduğunu bilerek sosyal statü olguları bayramda “hepimiz insanız” anlayışına dönüşerek herkes eşitlenmiş olur. Zengin-fakir, sen-ben vb. her türlü ayrımcılık, çatışma ve kavgalar ortadan kaldırılarak barış ortamı bayramlaşmanın ortamıyla bütünleşir. Gözler ve kalpler birbirine bambaşka duygularla bakmaya başlar. Milletimizin her gününün bayram günü olması dileklerimle.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.