“En mutlu gününüz ,en son gününüz olmalı”.

Kusursuz yolculuğunuzda kusursuz bir yerdesiniz.Nerede olmanız gerektiği konusunda haklısınız çünkü o yeri siz seçtiniz.Doğrusu,şu an olduğunuzdan daha kusursuz olamazdınız.Gördüğümüz herşey göremediklerimizin kaybı değilmidir,gölgesi değil midir?Gölge ,siz yakınlaştıkça sürekli ileriye gider,geriye değil yürüyün gölgenizin peşinden.Aslında ne kadar basit bir terim değil mi?Ayaklarının üzerinde duran her insan bize göre yürüyebilir.Hiç te öyle değil.Kimi insan ayaklarının üzerinde hep aynı noktadadır yürüyemez,olduğu yerdedir bir türlü ilerleyemez.Çünkü onun ne zaman yürüyeceğine,ne zaman koşacağına kendisi değil”Beşik kertmesi”olduğu ,değişmez yargıları,geleneği,yeniyi kabul etmeyen,olduğu yerde kalan,fikirleri yaşam tarzları felsefeleri izin vermez.Onun bütün bir yaşamı beşikkertmesidir ve o ,ister 5 yaşında olsun ister 55 yaşında ,hep aynı noktadadır değiştiremezsiniz.Onun okulu,işi,arkadaşı,sevgilisi,nişanlısı bir ömrünü paylaşacağı insan bile bellidir.Hayatı çizilmiştir ve buna hayır diyemez.Hayalleri,yaşamak istedikleri,olmak istediği hiç bişeyi olamaz.Kader   değil beşik kertmesi hayatını yaşamaya mahkum olur.Dışarıda batılı bir hayatı yaşayıp,içeride beyninde zorla aşılanan değişmeyen yasaları yaşar.Buna mecburdur,çünkü bazı yörelerin malesefki algılarını asla değiştiremezsiniz,sabit fikirlidir ,kendi hayatlarını başkalarına göre yaşar kendilerinden çok elalemi dinleyen yörelerdir.Ve malesefki bu yörelerin insanları hiç bir zaman tam anlamıyla mutlu olamaz,zoraki bir hayat yaşadıkları için,hayalleri beşikkertmesi gibi belli olan,gelecekleri hep aynı olan ,bir adım dahi ilerlemeden bir ömür aynı fikre sahip oldukları için,aynı yöredeki diğer insanlarla aynı görüşü yaşamak zorunda oldukları için.Eşlerini bir kafese hapseder dışarıda başkalarının namusuna bakarlar,aldatırlar.Sevgiliyken başlar aldatmalar,sözlenirler aldatırlar,nişanlanırlar aldatırlar evlenirler aldatırlar ,kafesteki kadın ise beşik kertmesi geldiği yuvada o yöreye uymak zorunda kalır ne kadar mutlu olabilirse olmaya çalışır,razı gelir bu yobazlığa.”Evimdeki aş benim,dışarıda ben herkesin “kafa yapısına sahip bir koca,buyur burdan yak ihanetler üzerine kurulmuş koca bir ömür.Dışarıda o kadar doyumsuzdur ki bu yörelerin insanı,yaşamak istediğini hunharca yaşamaya çalışır yaşayabildiği kadar,ama evde ,sülalesinde inanın ondan yiğidi yoktur.Sığır gibi yaşattığı yaşam sadece o yöreye göstermeliktir.Ne mutlu ,alkışlar sizlere mahvedilen binlerce evlilik,binlerce insan.Duruşları çalınmış,karakterleri çalınmış ,hayalleri çalınmış milyonlarca hayat .Sevginin yöresi olmadığını bilmeyen binlerce yobaz beyin.Yobaz demişken ben küçükken “Yobaz”sıfatına  çok kızardım,muhafazakâr bir ailenin kızı olduğum için sanki başı kapalı diye anneme hakaret ediyor diye düşünürdüm.Zamanla yobaz ile muhafazakârın arasındaki dağlar kadar farkı gördüğümde bir kere daha şükrettim “iyiki böyle bir aileye sahibim”dedim.Düşünceleri yaşamları kuralları asla mutsuzluk üzerine olmadığı için,saygı nedir bildikleri için evlatlarını ağlatmadıkları için,tercihlerin önünde değil yanında oldukları için.İsteseler de istemeseler de herşeyin Allah’tan geldiğini bilip isyan değil,şükür etmeyi bildikleri için.Şimdi anlıyorum ki gerçekten yobaz olmak apayrı bir olay,beşik kertmesi hayatların karşılığı olsa gerek.Sizlerin büyüttüğü  nesil sizin onlara yaşatmak istediğiniz yaşamlar değil,sizler bu hayatları yobazlaştırdıkça sevgilisini eşini aldatan aç adamlar ortaya çıkardınız.Ve onlara katlanmak zorunda olan kadınlar.Eşleriniz yanınızda mutlu değil,eve 8 de gelmek yerine 11 de gelecekler bu bir gerçek kusura bakmayın ,bu yobazları tercih ettiğiniz sürece,kendinizden ödün verip hayallerinize veda ettiğiniz sürece hayat sizler için böyle devam edecek.Seçtiğiniz insanlar sağlam değil,onların fikirleri,yaşam hakları,hayalleri,adımları ,sevecekleri evleneceği insanlar beşik kertmesidir,sorulmaz yaşamak zorundasınızdır.Baş kaldıracak adam yoktur,çünkü o da benimsemiştir artık değiştiremezsiniz,hiç kendinizi yormayın.Siz fikriniz neyse zikrinizi ona göre seçin ve yolunuza devam edin.İhanetlerle çevrilmiş,kirlenmiş bedenler sizi kafesin içinde bir ömür tutsak eder.Sizin kanadınızı kıranı değil sizinle kanatlanacak yürekleri,hayalleri,hayatları ,düşünceleri olan adamla çıkın yola.Allah yolunda,Allah korkusuyla .Karakteriniz bir tane ama kıyafetleriniz çok olsun,her yörenin,her semtin,her şehrin kıyafetini taşıyabilesiniz.Her telden çalabildiğiniz de hayat çok daha zevkli ve çekilir hâl alıyor.Çeşit çeşit olun ki,çeşit çeşit insan tanıyıp,çeşit çeşit fikirlere,düşüncelere algılarınız açık olsun.Dünyadaki bütün dilleri bilmeyin ama bütün görüşleri bilin,sevin saygı duyun.İnsanoğlu en büyük hatayı nerede yapıyor benceeee “ ALLAH’ımız soracağı soruları ,insanlara sorduğunda” bırakın Allah yarattığı kuluna sorsun,sizler değil,yöreler değil.Yobaz düşünceler malesefki (tövbe hâşâ)Allah kesilir başınıza ve kurtulamazsınız.Kurtulduysanız eğer şanslı kullarındansınız şükredin.Teşekkür edin arkanıza yaslanın ve “Allah’ım beni çok seviyor”deyin...

En mutlu gününüz,son gününüz olsun Allaha kavuştuğunuz gün olsun,diğer günler en mutlu gün değil,güzel günleriniz olsun sadece”...