Yanında rektör, dekan ve birkaç öğretim üyesiyle birlikte içeri girdi.
Yüzünde tebessüm vardı. Kürsüye doğru ilerledi, rektör ısrar etmesine rağmen kürsüye oturmadı, ayakta bizlere hitaben kısa bir konuşma yaptı. Acıkça, kendisine ait üniversitenin reklamını yapmasını bekliyordum. Ama o daha ilk cümlesine ülkeyle başladı.
-Arkadaşlar sizler, bu ülkenin bütün dünyada silahsız güçleri olacaksınız. İş hayatınız boyunca kazandığınız her bilgiyi ülkemiz için kullanacaksınız

On dakika kadar süren konuşmanın içinde istihbaratla ilgili birkaç kelimesi de vardı, ama tam olarak hatırlamıyorum.

Saygın bir üniversitenin, Antropoloji anabilim dalı öğrencisinin aktardığı sözlerdi bunlar.
Antropolojinin, emperyalist işgalde nasıl büyük silah olarak kullanıldığını öteden biri biliyorum. Bilim adamlarının alet olduğu büyük talanların izleri Orta Asya Türk yurtlarında, Güney ve Kuzey Amerika ülkelerinde, Afrika'da hala diri, canlı ve taze.
Aral Denizi'nin kurutulmasından Kebek yerlilerinin yurtlarından sürülmesine, Urallar'ın boşaltılmasından, Ud-Murtların sesinin kısılmasına Antropoloji çalışmaları öncülük etmiştir.

Antropologların saha çalışmaları işgalciler için en kıymetli istihbarat olduğu, Kebek işgali sırasında ortaya çıktı.
İşgale direnenleri silahsız dize getirmek için İngilizlerin uyguladığı yöntemlerin başında yasa gücü gelir.

Bir direnci kırabilmek için icad edilen ve çoğu zaman Türk kamuoyunda "Dünyanın en saçma yasaları" olarak alaya alınan kanunlar "Laf olsun" diye kağıt üzerine yazılmadığı uygulandığı ülkelerde yıllar sonra anlaşıldı.

Geleneklerin diri tuttuğu toplumsal üretim biçimleri, dayanışma ruhuna can veren şölenler, bayramlar, karnavallar, evlilik-söz-nişan gibi insan hayatının en önemli evreleri antropologların doğrudan "Çözümlemesini" yaptığı hedefler olmuştur.

Motifler, armalar, damga ve işaretlerdeki gizeme vakıf olanlar bazen bir kabileyi veya etnik grubu dağıtacak kadar güçlü bilgilere de erişmeyi başarmışlardır.

Son çeyrek asırdır Anadolu başta olmak üzere Türkiye'nin pek çok şehrinde tarihe meraklı misyonerlerin çoğunun mesleğinin antropolog olduğunu öğrenince yukarıdakileri yazmak geldi içimden.
Arap Baharının darmadağın ettiği Libya, Mısır, Tunus, Cezayir ve Suriye ile ilgili kültürel makaleleri, TİME, Bild gibi saygın dergileri süsleyen fotoğrafları hatırlayınca nedense Türkiye ilgili haberleri biraz daha farklı düşünme gereği hissettim.





Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.