SOSYAL MEDYA Sosyalim demek mi?
Mutsuzum ama mutlu görünmek zorundayım demek mi? Bir türlü kurulamayan cümlelerin atarlı, atışları mı? Belki de gün be gün yitirilen duyguların sosyalliği mi? Sosyal medya tek bir konu başlığında tabiki ele alınamaz, sağından solundan parça parça paylaşacağım.

Olmazsa olmazlarımızın arasında yerini alan sosyal medya, insanı kendi benliğinden daha ne kadar uzaklaştırabilir ki!Her sosyal medya ağı insan içindeki duyguları bölüşmüştür. Facebook, Twitter, Instgram, vine, snap, swarm vs her biri "bir insanı" parçalara bölmüş ve oturtmuştur, her ağda malesef ki farklı bir "benlik"leri oluşmuştur. Facebook'ta yüzlerce arkadaşı olan bir insan, Twitter'da "yanlızlıktan ölmektedir"

Instgram sosyal ağında örf ve adetlerin bir kenara itilip,her insanın özelim diyebileceği görüntüleri hiç tanımadığı insanlara sergileyip edep dışı pozunun milyonlarca beğeni aldığında ki o mutluluğu hayret edici gerçekten. Profilinde kişisel iletişimin kuvvetli olduğunu düşündüğümüz gördüğümüz insanların, yüzyüze geldiğimiz de cümle dahi kuramamaları sosyal medyanın malesefki kaybettirdiği iletişimsizlik.

Bir de şu durum var tahammül edilemeyen hareket, bir araya gelen arkadaşların elinde telefonuyla uğraşırken ara ara dinliyorum dercesine bakışları,saygısızlığın son noktası. Telefonumu  sessize alıp karşımdakini rahatsız etmemeye, anlattığı konuya hakim olmaya ve ilgilendğimin sadece karşımdakinin olduğunu göstermeye dikkat eden ben, karşımdakinden de buna dikkat etmesini beklerim. Ben fotoğraf aşığıyımdır, ya da kendine aşık diyebiliriz.

Bu noktada ince çizgim ise o fotoğrafı yalnızken düzenleyip paylaşmak, o an fotoğrafı düzenlemeye kalkarsam bu benim arkadaşım karşında 10dakikamı telefonuma bakarak geçireceğim demektir,dışarıdan görüntüsü ise oldukça çirkin bir tablo.Arkadaşlık ilişkilerinin dışında ikili ilişkilerde de sosyal medya oldukça kuvvetli, sevgililerin, eşlerin çok ciddi bir sorunu. Tartışmalar, ayrılmalar, kurulamayan cümleler buradan sevgiliye göndermeler yaparak iletiliyor, cümleler bu noktada sıkışıp dilde kalıyor. Bu sorunları aşabilmek  için sosyal medyada ki ideal kullanıcı, gerçek hayat ile sanal dünya arasındaki sınırları koruyabilen kullanıcıdır.Hiç bir yapay düzen, gerçekliğin ötesine geçemez, geçmemeli.

Ergenlik dönemindeki çocukları gördüğümde ise iyiki "benim ergenken telefonum yokmuş"diyorum. Fotoğrafları altındaki yorumlar,paylaşımlar neredeyse hepsinin aynı,düşündürücü ve üzücü. İleride bunlara güleceksiniz çocuklar, tabiki bu dönem geçecek geçmek zorunda fakat, önemli olan bu ergenlik döneminin sosyal medyada uzadıkça uzamaması oturacak karaktere yansımaması kalıcılık yaratmaması. Kişiler dünya medyasını takip edip o dünyaya girmeye çalışırken unuttukları "Türkiye" ne kadar açmak isterseniz açın,yerinde kalması gerekenler varsa profilinizde  sergilediğiniz sadece sizi sapıttıracaktır.
'Ben'liklerinizi sosyal medya ağlarına bölmeyin, Bir tane olun Bir kaçtane değil.