Gecenin tam dördünde, telefonla arayan kuzenim Zafer’in ilk cümlesiydi. “ Bombayı kaybettik. “ Daha sonra neler söylediğini, benimse nasıl sorular sorup cevaplar aldığımı, hafızam bir türlü yanıtlayamadı. Sanırım hafızam tek bir şeye kilitlendi. Boşluğa, yeri doldurulamayacak bir boşluğa, Bombacı Kenan’ın giderken yastığında bıraktığı çukurun boşluğuna…

Günümüz Türkiye’sinin en korktuğu kelimeydi. “ Bomba, Bombacı “ Benim ise en çok sevdiğim insandı, Bombacı Kenan. Trabzon’un Faroz mahallesinde büyümüş uzun süre orada yaşadıktan sonra çok sevdiği İstanbul sokaklarına dönmüştü. Nedenini kendisinden başkasının bilmediği bir sevgiydi. Sesi çok güzeldi ve eskiler iyi bilir mahalle arasındaki sünnet düğünleri, nikâhları, nişanları hele ki o eğlencelerdeki köşelerde kurulan paşa sofralarını… Faroz, bunların hakkını veren bir mahalleydi. Mahallenin gençleri ki bende onlardan biriydim, yanaşamazdık rakının yanındaki derya kuzusu balıklara ama hep hasret çekilirdi. Ta ki Bombacı başta olmak üzere, türkülerle insanı olmadığı yerlere götüren sesler yükselirken, hasret boyut değiştirirdi. Ne zaman büyüyeceğiz anne diyenlerimiz olurdu da keşke büyümeseydik anne, ne ölümler görürdük ne de kaybolan neşelerimiz olurdu.

O eğlencelerde Bombacının ağzından çıkan ilk türkü İstanbul Sokakları olurdu. Ne vardı İstanbul’da ya da sokaklarında bilmem ama dinleyince insan âşık olurdu. Sonradan öğreniyor ya insan orada bir şey olmadığını ama aşk bu işte, hep devam ediyordu. Bombacı, Faroz mahallesinin sevilen simalarından biriydi. Bir parantez açmak gerekir, Faroz’da herkesin bir lakabı vardı. Çoğu kişi, bir diğerinin adını bilmez ama lakabını kesin bilirdi. Hatta bunu bütün Trabzon bilirdi. Öyle ki bir gün Trabzonspor’un maçına gitmiştik. Her bir taraftar grubunun tribünde yeri belliydi. Farozlular da bayrak ve meşaleleri hazırlamış, birlikte yürüyorlardı. Tam stadyum kapılarından geçerken, yeni polis olduğu belli olan bir kişi, Bombacının üzerini aramak için hamle yaptı. Bombacı “ Hayırdır, ne arıyorsun, bomba mı? “ dedi ve gömleğinin düğmelerini açarak, beline doladığı beyaz renkteki kuşağının içinde bulunan bombaları göstererek “ Bunları mı arıyorsun! “ dedi. Etrafta bulunan polisler dâhil herkes gülmeye başlamıştı. Çünkü onları Bombacıdan alacak adam daha anasının karnından doğmamıştı. Bunu o yeni polis haricinde herkes biliyordu.

İki takımı sevdi hayatı boyunca, biri Trabzonspor diğeri ise Faroz mahallesinin takımı olan Yalı Spor’u! Maç kaçırmazdı. Geç kaldığı zamanlar olurdu. Ama geldiğini ise sessizliği bozan bombanın patlaması olurdu. Sanki gol olmuş gibi bütün tribün sevinçle bağırırdı. Bombacı, Bombacı, Bombacı...

Burada bir şeyi daha açıklığa kavuşturmak gerekir. Bahsedilen bomba; mahalle aralarındaki bakkallarda, çocukların bile satın alabileceği torpil, kız kaçıran diye adlandırılan patlayıcılardır. Bombacı Kenan ise çocukların satın almaması için başta bakkalla kavga eder ve sonra hepsini satın alırdı. Yeter ki çocuklar bunlarla oynayıp kendilerine zarar vermesin idi. Çok iyi hatırlarım, Bombacı neredeyse şehirdeki bütün torpilleri topladığı için Trabzonspor Taraftar Derneği kapısını çalıp, “ Bize torpil verir misin? Maça gideceğiz ve hiçbir yerde kalmamış “ dediklerini!

Günümüzde çocukların ellerine silah verenler varken, çocukları bariyerler önüne atıp kendilerini koruyanlar varken, çocukların üzerine onların küçücük bedenlerinden büyük bombalar atanlar varken, çocukları öldürmekten çekinmeyenler varken, zamanında Bombacı Kenan vardı. Çocukların kılına zarar gelmesin diye kendince ufak çapta önlem almaya çalışan…

Gecenin bir yarısı, gönülleri kazanan yüreği merhamet dolu adam, hayatın cilvesine yenik düştü. Ne pahasına olursa olsun, düzene boğun eğmemişti. Belki de bu yüzdendir, giderken sevdiklerine son gülümsemesini eksik etmemesi.
Sekiz yaşında idim, Bombacı artık çalmayacağım dediği sazını bana hediye ettiğinde ve elime ilk aldığımda en çok İstanbul Sokaklarını çalmak istemiştim. Tabi ki çalamamıştım. Hayatım boyunca ne onun gibi çalabildim ne de onun gibi söyleyebilmiştim. Ama o giderken, onu benden alan İstanbul Sokaklarını da unutmamıştım. Torpilleri ise hiç sormayın dostlar, yüreğimde patlatmıştım.

Rahat uyu sevgili Dayım, gözün arkada kalmasın sakın! Bıraktığın her şey bize emanet ve seninle yaşayacak. Tıpkı senin, bizde yaşadığın gibi…
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.