Sosyal hayata dair duyarlılığımızdan dolayı arada bir alışverişe ben de çıkarım. Dün de böyle bir vesile ile markete uğradım ve dikkatimi çeken bir olayda şöyle diyalog yaşadım:

- Kolay gelsin, her zamanki aldığım sele zeytininden göremiyorum?

- Ağabey, kalmadı!

- Koca market, yenisini yerine koyamıyor mu?

- Yok, öyle değil!

- Peki asıl sebep ne?

- Rafa koyduğumuz bir mal tutuldu mu hemen aracı fiyatı artırıyor!

- Desene aç gözlülük?

- Adına ne dersen de ama bir mala durup dururken zam gelmez ki!

- Evet, zam yapsalar da, mal iyi ise vatandaş, mecburen daha iyisini bulamadığı için almak zorunda kalıyor?

- Stokçu, toptancı, aracılarla biz baş edemiyoruz, Ağabey!

- Binbir zahmetle nasırla ellerin ürettiği malı üç kuruşa kapan aracı, kârına kâr katarak; marketçi kazancına kazanç katarak müşteriyi kazıklamıyor mu?

- Öyle de anlayan kim!

- Biz anlıyoruz ama! Onlar uyanık olabilir fakat biz salak değiliz?

- İyi de adamlar doymak bilmiyor?

- Çok para kazansa/lar ne olur, bereketi olmadıktan sonra…

- Sessizlik…

- Bilir misiniz, eskiden esnafın tarttığı malı uzatırken, “Afiyet olsun” jestine karşılık, müşteri de parayı verirken, “Bereketini gör” diye dua ederdi.  Şimdi ise vatandaş daha malı alır almaz etiketine bakıp homurdanıyor değil mi?
İşte düştüğümüz yer burası; aldıkları paranın bereketini görmüyorlar! Sonra, hastalıktan, huzursuzluktan, sevgisizlikten ve samimiyetsizlikten şikâyetlerin ardı arkası kesilmiyor…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.