ŞİMDİ DEVLET DÜŞMANLARIYLA DOST OLMAK ZAMANI DEĞİL; TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE TÜM GÜCÜMÜZLE DESTEK VERME ZAMANIDIR!..

İnsanların bizlere çok sorduğu sor var. Diyorlar ki: "Oniki sene önce Gülen'cilerle hükümet dosttu.  Şimdi bu düşmanlık, bu kavga niye?"

Bizler dosttuk, haklısınız. Sadece devlet değil, nice insanlarımız hep birlikte dünyanın her yerinde okullar açmış, oralarda Türk kültür ve inancına hizmet ettiğine inandı(rıldı)ğımız, bir çalışkan dini cemaat olarak bildiğimiz Gülen cenahına hayrandık. Çevremde MHP li veya CHP li kişiler ise kesinlikle bunların hain olduklarını söylüyorlardı. Hatta rahmetli Ecevit bu illegal örgütün liderine sahip çıkmaya çalıştığında, fikirdaşlarının şiddetli itirazına maruz kalmıştı. Hatta DSP’liler dahi bunu hazmedemediler. Sonra eski çamlar bardak oldu. Bizleri Allah ile aldatanların foyası meydana çıkınca, ne hikmetse karşı duranlar dost oldu. Görüyorsunuz can ciğer haldeler artık. Hasılı,  gerçek şu;. Bizler dine, inanca sahip çıktıklarını sandığımız zamanlarda onlarla dosttuk. Hainlikleri tescillendikten sonra uzaklaştık. Bunların dindar zannedildiği devirde onlara düşman olanlar ise, bugün hainliklleri tescillenince dost oldular. Böylesi bir basit gerçeği kavrayamamak ne acı.
* * * * * *

Bu illegal örgütle devletin oniki sene önce başlayan dostluğundan söz ediyorlar. Şimdi olaylara ters taraftan bakalım. Bir Doğu.Perincek'i düşününüz. Bir Kılıçtaroğlu'nu... Veya Bahçeli'yi. Bunlar iktidara gelseler, hepsi önce kendi zihniyetlerindeki aşırı sol, devrimci, aşırı milliyetçi veya çapulcuyum diye övünenlerle işbirliği yapmazlar mı? Eskiyi hatırlayın. Asker anneleri dahi başörtülü oldukları zaman devlet ricallerine alınmıyorlardı. Dindarlar ordudan, devlet kademelerinden uzak tutuluyorlardı. Hatta iyi hatırlarım. Başörtülü bir hanımı aday yapıp da onu milletvekili yapan Bahçeli'ye sevinçle destek oyu vermiştim. Türk İslam ülküsünü savunan parti lideri, yemin töreninde kendi vekilinin başını açtırdı. Bu halkın aldatılması anlamındaydı. Peki şimdi halkın inancına saygılı, dini referansları olan bir parti iktidara geldiğinde, kiminle işbirliği yapacak? Elbette kendi inancına hizmet ettiğine inandığı insanlarla. Bunda eleştirilecek ne var? Bundan daha tabiii bir hal ne ola? Bu gerçeği de göremeyen gözlere şaşıyor insan.

* * * * *

Günümüzde meclisimizdeki üç partinin de paralel yapıyla kolkola olması, aklıma geçmişten bir kötü hatırayı getirdi. 

Yıllar önce bir yardım derneğine üye olarak davet edilmiştim. Yönetim kurulundaki hanımlar içinde bir bayan, yazarlık yaptığımı öğrenince, yazdığım gazeteleri sordu. Zaman gazetesinde öykülerimin yayınlandığını söyleyince çok sinirlendi. "Ben CHP' li biri olarak, yobaz hainlerin yayın organında çalışan bu kadının bizim aydın derneğimizde çalışmasına izin veremem." türünden hakaretvari konuştu. O günden sonra nezaketimi bozmamak için bu derneğe maddi desteğimi esirgemesem de, bir daha yönetim kurulllarına katılmadım. Çünkü o gün beni davet eden hanımlar dahil, o saygısız kadına haddini bildirmeleri şöyle dursun, içlerinde tek uyarıcı söz eden olmamıştı. Ertesi gün şikayetimi de duymazdan geldiler. Sessiz kaldılar. 

Aynı hanımla yine karşılaşsak, ben ona;"Hanımefendi o gün beni çok kırmış, üzmüştünüz ama. Haklıymışsınız, bu zihniyet mensupları devletime paralel güç oluşturmaya çalışan hainlerin önde gidenleriymiş meğer" desem, şimdi o kişi ne diyecek bana? CHP’li Haluk Koç’un buyurdukları gibi; “Hayır, onlar hain değil! CHP'nin cemaate (!) borcu var, onların da bize ihtiyacı var.(!)” mı diyecek? Ya da Dumanlı Ekrem ve avanesinin; “Cemaate (!) destek veren CHP ve HDP’lilerin hocaefendimizin şefaat ve dualarına nail olacaklar.” sözleriyle mi kendini avutacak?
Yoksa beni yine mi azarlayacak? Ne komedi ama.:((

* * * * *

ÖNEMLİ BİR ÖZELEŞTİRİ..

Saygıdeğer okuyuculardan  Hayrettin Akgol, Avustralya’da yaşıyor. Onun lütfedip gönderdiği kısa mektup, benim sizlere dile getirmediğim hakikatleri de ihtiva ediyor. Sizlere sunuyorum.
"Perihan hanim samimi aciklamalarinızda cok haklisiniz. Gulen cemaatinin faaliyetleri İslam cizgisini takip ettigi yillar tum mutedeyyin insanlarin destegini aldi.
Boyle bir cemaatin hain olabilecegini asla dusunemedik. 1998 veya 1999 yilinda ben Melbourne'de insa ettigimiz camiinin baskani idim. Fetullah o yillarda Australya’da da faaliyetlerini surdurmek icin Melbourneyi ziyareti esnasinda benden izin isteyerek bir cuma namazi oncesi vaaz etmek istedi. Ben de Diyanet İsleri dis iliskiler sorumlusunu telefonla bilgilendirdim.
Muspet cevaplarindan sonra izin verdim ve Cuma namazi oncesi verdigi vaizle cemeatimizi mest etti. Onun bir hain olabilecegi asla aklimiza gelmezdi . Hala o zamanlarda bu sinsi fikirlere sahip mi idi diye dusunmekten kendimi alamiyorum. Onlarin ordumuz icine sizmalari emniyet teskilatina sizmalarini bildigimiz halde sessiz kaldik.  Zira basimiza musallat olan hukumetler tam İslam dusmani hukumetler idi. Basortusu, imam hatip okulrlarinin universiteye girmelerinin zorlastirilmasi gibi eylemleri mutedeyyin zumreyi yer ile yeksan ediyordu, İste tamda bu yuzden sustuk Orduya imanli insanlarin girmesine goz yumduk, Sozun ozu biz Allah’a(cc) inanan onun kitabi Kur`anin hukumlerine tabi olan bir zumre olarak Vatan topraklarinda Islamin yeniden yesermesi icin her seyi yapmaya hazir insanlariz, Bu keyfiyetin dun Fetullah’la gerceklesecegi zihniyetine kapilmistik. Fakat bugun gün gibi asikar ki, bizi bu yola eristirecek lider Sayin Recep Tayyib Erdogan'dir Onun icin ona destek veriyoruz . Daha iyi bir lider cikana kadar da destegimizi ve dualarimizi surdurecegiz. Şu anda ufukta oyle bir lider gorunmuyor ve an itibari ile ona destek vermek.Turkiye’ye, İslama ve yeniden var olusa destek vermektir. Zamanında Fetullah’a destek vermekle suclaniyorsak bu bizim İslama olan sevgimizin tezahurudur. Bu boyle biline!
..”

Ta kıtalar ötesinden gelen bu cümlelerin yorumunu size bırakıyorum.

* * * * *

Son olarak belirtmeliyim ki; Sayın Erdoğan eğer iddia edildiği gibi çok büyük güçler, zenginlikler peşinde olsaydı, küresel güçlerin desteğindeki bir yapılanmayla dostluğunu hala sürdürmesi gerekmez miydi? Neden bugün tüm dünyayı karşısına alarak büyük bir mücaadele veriyor, devleti ikili baştan korumak için? Allah aşkına, bu daha zor değil midir, güç peşinde olan biri için?  Ve hiç milletini uyarmayıp, muhabbeti eskisi gibi devam ettirseydi hangi vatandaşın haberi olacaktı bu terörist yapıdan? Devletin MİT kuruluşu var. O zamanlar bu kuruluşun içinden insanlar bizleri uyarmaya çalıştılar. Başlarına neler geldi? Zaten Sayınn Cumhurbaşkanı hakikati halkına ifşa edişinden önce tehlikenin farkına varmış olsa bile, büyük hizmetleriyle milletinin güvenini kazanmadan, bu paralel yapıyla savaşa girmesi ne boş bir çırpınış olurdu. Devlet Başkanımızın bugün yaptığı, aslında asırlarca geçmişi tarih yazmış bir büyük devletin genel stratejisidir. Yeterince güçlü olmadan kendi içindeki devletin derinliklerine sızmış hain yapılanlarla mücaadele etmek, zayıflık göstergesinden başka bir şey değildir.
Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümü kutlu olsun.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.