DİREK ÖPÜCÜLER



Prof. Dr. Ali Osman Özcan
aozcan@skyturk.net



    Şehrin en işlek meydanında bir döner kavşak yapılmıştı. Kavşağın aydınlatılması için görevliler direk deposundan direkleri seçmeye çalışıyorlardı. İçlerinden en güzel direği seçtiler. Diğer aydınlatma direkleri kendilerinin seçilmediğine üzülüyorlardı. Direk, döner kavşağa dikildi. Guruluydu. Çünkü diğer direkler arasından o tercih edilmişti.

    Döner kavşağa dikilen direk, etrafı büyük bir sevinç ve gururla aydınlatırken karşıdan gelen bir otomobil direğe aniden toslar. Otomobilin şoför mahallinde oturanlar birden bire camdan fırlar. İçlerinden biri aydınlatma direğine yüzünü çarpar ve ölür. Aydınlatma direğinin canı biraz yansa da ayakta kaldığına şükreder. Niçin öpüldüğüne anlam veremez.

    Ertesi sabah direğin biraz eğildiğini gören görevliler, hasar gören yerleri onarır ve giderler. Tam öğlen vakti bir taksi yolcusunu acilen havaalanına yetiştirmek için hızını artırınca direğe tekrar toslar. Yine birisi aydınlatma direğini öpüp yere yığılır kalır. “Aydınlatma direği acıyan gözlerle yerde cansız yatana bakar. Acele etmeseydin böyle şeyler olmazdı” diye içinden geçirir. Yine görevliler gelir, direkteki yerlere verilen hasarı onarıp giderler.

    Aradan birkaç gün geçince bir motosikletli hızla gelip motosikletiyle aydınlatma direğine yapışıp direğin dibine yığılıp kalır. Motosiklet paramparça olmuştur. Trafik polisleri ve vatandaşlar direğin dibinde yığılıp kalan kişiyi cankurtaran arabasına bindirip giderler. Aydınlatma direği bütün olan bitenleri merakla izleyip durur. Kendisini öpüp yere yığılanların hâline pek anlam veremez.

    Birkaç gün sonra aydınlatma direğinin hiç tanımayıp bilmediği büyük bir tır kamyonu direğe toslar. Direk bu toslamaya dayanamaz; biraz eğilir. Tır şoförü yine kendisini öpüp yere yığılmıştır. Eğrilen direk, aydınlatma lambalarının kırılmasına üzülürken kendisinin de eğilirken çektiği acılarla olan biteni seyreder. Yine vatandaşlar ve trafik polisleri, cankurtarana yaralıyı koyup götürürler. Aydınlatma direği, diğer direklere bakıp “Başıma bu kadar olay geleceğini bilseydim hiç de sevinmezdim buraya dikildiğime” diye düşünür. “Gelen öpüyor, giden öpüyor. Ne olacak benim hâlim?” der.

    Aydınlatma direğindeki ölüm öpücüklerinin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Aydınlatma direği, kaza olmadığı gün sevinçten uçarak aydınlatmasını sürdürür. Kendisine her toslayan arabadaki insanoğlunun niçin bu kadar aceleci olduğuna kızmaya başlar. Bu ruh hâli içindeki aydınlatma direğine bir gün bir halk otobüsü hızla çarpar. Direk yerinden koparak devrilir. Kendisini öpenlerin ölüm öpücüğü verip can verdiklerini görüp “Siz de hiç akıl yok mu? Niye yavaş gidip bana çarpmadan geçmiyorsunuz?” der, fakat kendisi de artık ayakta duracak durumda değildir. “Demirden yapılmış dört tekerlekli ve direksiyonlu araçlarda dikkatsiz davranıyor ve acele edip hızlı gidiyorsunuz” feryadını basar. “Benden istediğiniz nedir?” diye sorup son nefesini verir. Çünkü gelen tamir ekibi aydınlatma direğinin işe yaramayacağını söylerler. Bunu duyan kırılmış, bükülmüş, yıkılmış aydınlatma direği ölüm öpücüğünü kendisinin de tattığını hisseder.

Bir daha insanlara faydalı olamayacağı için üzülerek gözlerini bir daha açmamak üzere kapatır. Görevliler aydınlatma direğini alıp uzaklara bir yere; yine dört tekerlekli, direksiyonlu, madenden yapılmış bir araçla, direk mezarlığına götürürler. Aydınlatma direği, kendisini suçsuz yere bu hâle düşürenleri götürüldüğü yerde bile kıyamete kadar affetmemeye yemin eder.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.