Kayıp herkesin yaşayabileceği temel bir olaydır, diş kaybı da hayatın kırılgan ve yok olmanın kabul edilebilir olduğunu bize hatırlatmada en önemli rolü oynamaktadır.  Birçok kişi için ilk takma diş, vücudun önemli bir alanında önemli bir değişikliğe uyum sağlanmasını gerektiren bir deneyimdir. Bu yüzden hastaların önemli bir kısmının diş kaybına biraz endişe ve şüphe ile yaklaşmaları olasıdır.
    Hastanın duygusal olarak hazırlanması tedavi edilecek bölgenin hazırlanması kadar önemlidir. Duygusal sorunları olan insanlar yeni durumlara uyum sağlamaktan çok etkilenebilirler. Ciddi şekilde öğürmek diş kaybına verilen duygusal bir tepkidir. Bu tepki ile kas işlevi önemli derecede bozulabilir. Zayıf koordinasyona ve çene hareketleri için talimatları takip edememeye kadar giden öğürme refleksi ciddi bir probleme de dönüşebilmektedir.
    Herkes diş hekiminin muayenehanesinde mutlaka bir miktar endişelenir. Diş hekimi korkusunun ve finansal endişelerin, ihtiyaç ve talep arasındaki potansiyel engellerin önemli bir kısmını oluşturduğu düşünülmektedir ve genellikle gençlikten gelen olumsuz söylemlere dayanmaktadır. Diş kaybı sıklıkla travmatik olarak algılanır. Yaşlanma ve canlılığı kaybetme ile de ilişkilendirilir. Total proteze fiziksel olarak uyum sağlayabilen hastalar diş kaybından duygusal olarak etkilenebilmektedir.

Korku bilinen ya da bilinmeyen bir tehlikeye verilen tepkidir. Hastaların diş kaybını korkunç ve ürkütücü görmeleri şaşırtıcı değildir. Gergin bir hasta diş hekiminin de gerilmesine sebep olabilir. Diş hekimi sabır ve güven duygusu göstermek ve hasta üzerindeki etkilerini tahmin etmek durumundadır. Diş hekimi hastanın psikolojik sınırlılıklarını fark etmeyebilir. Bazı hastalar takma dişi, yaşlanmak, görünüşte değişiklik, üretkenlik kaybı ve birey olarak değerlerinde genel bir düşüşle ilişkilendirir.

Bazı araştırmacılar insan ruhunun, hastanın takma dişine uyum sağlama yeteneğinin belirlenmesinde ve takma dişlerle ilgili memnuniyetinde önemli bir rolü olduğu sonucuna varmıştır. Normal hastalar korku ve anksiyeteye  3 seviyede karşılık verir.

İlk seviye "Zihinsel Karşılık" seviyesidir. Bu en yüksek seviyedir.  Hasta belirli sonuçlar ve faydalar elde etmek için zorlukları kabul etme ve bunlarla yüzleşmeye gönüllüdür.

Verilen karşılıkların ikinci seviyesi fizyolojik ve psikolojik olmak üzere iki türlüdür. Çeşitli derecelerde ortaya çıkan direnç ve kavga etmeye yönlendiren düşmanlık olarak ifade edilebilir.    

Üçüncü karşılık seviyesi en düşük seviyedir.  Bu hastalar sadece öz benlikleri ile ilgilidir, ne rahatsa onu kabul edip rahat olmayanı reddederler.  Duygusal sorunları olan hastalar, teknik yeterlilik ile ilgisiz sebeplerden dolayı takma dişi reddederler. Tam takma dişe sonraki aşamadaki uyum, kişinin dişsizlik durumu ile uzlaşma yeteneğinden önemli derecede etkilenmektedir. Takma dişten memnun olmanın ilk olarak kişinin kişiliği ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Takma dişlerin teknik kalitesi ikincil derecede önemli olabilir.


Takma Diş Süresince Dikkate Alınacak Noktalar:

Psikolojik faktörler takma dişin (hareketli protezin)kabul edilmesinden ve diş kalitesinden daha fazla ilgilidir. Dişsiz hastalara danışmanlık yapmak çok önemlidir. Hastaların takma dişlerden beklentilerinin karşılanması istemi psikolojik olarak rahat olmalarını da etkileyecektir.

Dişsiz olma durumu genellikle yaşlı nüfusla ilişkilendirilir. Bu nedenle, diş kaybı gençliğin, dişiliğin ve erkekliğin son kaybını temsil ettiği düşünülüyor olabilir.
Hastanın psikolojik olarak değerlendirilmesi burada önemlidir; çünkü tedavinin başarısı hastanın beklentilerine ve benlik kavramına bağlıdır. Birçok sağlık profesyoneli ,organ kaybının çeşitli biçimleri  üzerine birçok araştırma yapıldığını ve bu konuya ilgi gösterdiğini unutsa da dişsiz kalma nispeten daha az psikolojik ilgi görmüştür. Halbuki bu durumun yaşamı tehdit etmese de önemli bir duygusal hayat meselesi olduğu aşikardır. Bu yüzden birçok dişsiz hastanın tam takma dişlere uyum sağlamada başarısız ve prostetik açıdan "uyumsuz" olarak tanımlanması sürpriz değildir.
Dişçilik otoriteleri psikoloji ve diş tedavileri arasındaki ilişkinin uzun zamandır farkında olup tam takma diş terapisinde göz önünde bulundurulması gereken psikolojik faktörleri tanımlama araştırmasına girmişlerdir. Psikolojik faktörler arasında depresyon, anksiyete ve korkunun uyum üzerinde önemli etkisi olabilmektedir.

İnsan davranışlarının dinamiklerinin, fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik faktörlerin, ağız ve diş sağlığı ile ilgili tedavilerin kabulü ve diş sağılığı hizmetinin en üst düzeyde başarısı ile önemli bir ilişkisi olduğunu ortaya koyar. Bu durumda hastayı anlamak, etkili bir şekilde iletişim kurmak ve durumu özenle idare etmek diş hekiminin görevidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.