Doğan Holding Enerji Direktörü Kuyan: Yatırımcılar Açısından En Büyük Risk Dengesizlik Maliyetleri

  Taner YENER/İSTANBUL,() TÜRKİYE Rüzgar Enerjisi Kongresi’nde (TÜREK 2014)  konuşan Doğan Holding Enerji Direktörü Burak Kuyan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) göre toplam 9.900 MW kurulu gücün...

06 Kasım 2014 Perşembe 12:06
Doğan Holding Enerji Direktörü Kuyan: Yatırımcılar Açısından En Büyük Risk Dengesizlik Maliyetleri






 


Taner YENER/İSTANBUL,() TÜRKİYE Rüzgar Enerjisi Kongresi’nde (TÜREK 2014)  konuşan Doğan Holding Enerji Direktörü Burak Kuyan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) göre toplam 9.900 MW kurulu gücün lisans aldığını belirterek, "Yatırımcılar açısından en büyük risk ise dengesizlik maliyetleri" dedi.

Doğan Holding Enerji Direktörü Burak Kuyan, Yeşilköy WOW Convention Center Yeşil Salon’da Türkiye Elektrik İletişim A.Ş. (TEİAŞ) Genel Müdürü Kemal Yıldır’ın moderatörlüğünü yaptığı  TEİAŞ Elektrik Piyasaları İşletme Dairesi Başkanı Nezir Ay, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu üyesi Ünal Terzi ve Borusan EnBW Enerji Ortaklığı Satış Müdürü Uğuray Altaylı'nın yer aldığı “Gün Öncesi Piyasaların RES’lere etkisi” konulu oturuma katıldı.
ÇOK ZOR VE TAHMİNLERİN ÖTESİNE GEÇEN BİR YILI BİTİRMEK ÜZEREYİZ
Oturumda konuşan Burak Kuyan, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisinin enerjide dışa bağımlılık olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:

 “Enerjide dışa bağımlılık ve çevre dostu enerji üretiminde önemli bir yer tutan rüzgar enerjisi ile alakalı bu tip kongrelerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu panel Rüzgar Santralleri yatırımcıları açısından kritik öneme sahip bir konuyu ele almaktadır, çünkü bu panel ilerleyen yıllarda rüzgar santrallerini Türkiye elektrik piyasasındaki yerini belirleyecek olan ve yatırımcıların yatırım kararlarında sürekli gündemlerinde risk faktörü olarak önlerine çıkan bir soruna ortak akıl ile çözümler önermeyi hedeflemektedir. Ülkemiz açısından çok zor ve tahminlerin ötesine geçen bir yılı bitirmek üzereyiz. Yıl sonu yaklaşırken biz de kendi analizlerimizi, raporlamalarımızı yapıyoruz ve bir sonraki yıl için strateji belirlemeye çalışıyoruz. Doğrusunu isterseniz piyasa fiyatlarının belirsizliği, yeni çıkacak Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY) yönetmeliğinin durumu, hava tahminleri, döviz kurları gibi belirsizlikler arasında karar vermeye çalışıyoruz. “

YATIRIMCILAR AÇISINDAN EN BÜYÜK RİSK İSE DENGESİZLİK MALİYETLERİ
Önemli kararları vermeye çalışırken öncelikli olarak piyasa yapıcısının Rüzgar Santralleri ve diğer yenilenebilir kaynaklar ile ilgili olarak net kararını vermesi gerektiğini ifade eden Kuyan, şöyle devam etti:

“Rüzgar Enerji Santrallerine (RES) piyasa oyuncusu olma şansı verilecek mi, yoksa RES’ler tümden YEK katılımcısı mı olacaklar? Bu kararın bir an önce verilmesi yatırımcıların sağlıklı fizibilite yapabilmeleri açısından büyük önem arz etmektedir. Ancak bundan sonra 2023 için koyulan rüzgâr enerjisi hedeflerine ulaşılıp ulaşılmayacağına dair net fikirler ortaya koyabiliriz. Eylül sonu itibariyle Türkiye rüzgar kurulu gücümüz 3.500 MW dolaylarında. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) göre toplam 9.900 MW kurulu güç lisans almış durumda, 1.500 MW ise lisans alma aşamasında. Biliyorsunuz 2023 yılı hedefimiz 20.000 MW. Bu durumda yeni düzenlenecek yarışmalarla birlikte 8.600 MW civarı bir kurulu gücün devreye girmesi gerekiyor. Bu hedefe ulaşmak için RES’ler açısından yatırım ortamının mutlak suretle iyileştirilmesi gerekli. Yatırımcılar açısından en büyük risk ise dengesizlik maliyetleri. Takdir edersiniz ki nehir tipi hidrolikler, rüzgar santralleri ve girdikleri zaman güneş santralleri bu maliyetten en çok muzdarip olan üretim kaynaklarıdır. Ancak burada hep kaçırılan bir nokta var. Bu dengesizlikler biz üreticilerin kontrolünde olan bir durum değil. Sonuç olarak rüzgar, yağmur, kar ve güneş gibi doğa olaylarından bahsediyoruz. Rüzgar tahminimiz gibi esmediği zaman evet dengesizlik oluyor ancak burada üreticilerin bir müdahalesi söz konusu değil. Diyebilirsiniz ki o zaman Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması’nı (YEKDEM) tercih edin. “

2023 YILINDA 20.000 MW KURULU GÜÇ BÜYÜK BİR SORU İŞARETİ
Geçen yıllarda YEKDEM bünyesinde kalmanın piyasa fiyatları karşısında pek avantajı olmadığını gördüklerini vurgulayan Kuyan, şunları söyledi:

 “ Çünkü 2012 yılı dolar kuru ortalaması 1,79 TL, 2013 yılı dolar kuru ortalaması 1,90 TL idi. 2014 yılında ise Ekim ayı sonu itibariyle dolar kuru 2,18 TL oldu. Bu tabloya göre 2014 yılı ile YEKDEM açısından iyi bir yıl gibi görünüyor. Tabii yılbaşında böyle bir tabloyu hayal etmek ne kadar mümkündü bilemiyorum. Buna bağlı olarak bu yıl 873,3 MW olan YEKDEM’ e geçen rüzgar kurulu gücünün 2015 yılında artmasını bekliyoruz. Fakat ya kur riski? Evet piyasada kalan rüzgar santralleri 2014 yılında dengesizlik ve profil maliyetleri eklenince YEKDEM’e göre dezavantajlı duruma düştü. Ancak kurdaki en ufak bir değişiklik tüm planları değiştiriyor. Ayrıca YEKDEM’in süresinin uzatılıp uzatılmayacağı henüz belli değil. Biliyorsunuz mevcut yönetmeliğe göre 2005 ve 2015 yılları arasında geçici kabulü yapılmış olan santraller YEKDEM’e dahil olabiliyor. Bu şu demek, 1 Ocak 2016 itibariyle kimi rüzgar santralleri mecburen ve kademeli olarak gün öncesi piyasasına dahil olacaklar. Yatırımcılar açısından da santralin 2015 yılı sonuna kadar işletmeye geçmiş olması şartı fizibilitelerde belirsizliğe sebep oluyor. Diyelim ki, yatırım 2015 yılı sonuna kadar yetişti. Bu sefer de 10 yıl süreli bir alım garantisi yatırımların geri dönüşü için yeterli değil. 10 sene bittikten sonra gün öncesine kalacak olan yatırımcı nasıl bir piyasaya kalacağını görmek ve fizibilitesine koymak istiyor. Özellikle az önce bahsetmiş olduğum yeni ihaleler ile devreye alınması planlanan santrallerin hangi fiyatları baz olarak alacağı yatırımcıları endişelendiriyor. Böyle bir çerçevede 2023 yılında 20.000 MW kurulu güce ulaşılmasının ne şekilde sağlanacağı büyük bir soru işareti.”

RÜZGAR SANTRALLERİNİ DENGESİZLİK YARATMAKLA SUÇLAMAK ÇOK DA ADİL DEĞİL
Son üç yıldır YEKDEM’e dahil olmayan bir firma olarak neler yaptıklarından bahseden Kuyan, şöyle devam etti:

 “Çalıştığımız tahmin firmalarından saat 10:00 itibariyle tahminleri almaya başlıyoruz. Ve saat 11:30 itibariyle önümüzdeki 36 saat için sisteme giriş yapmış oluyoruz. Mevcut durumda 9 firma (Hollanda, İspanyol, İngiliz, Alman, Danimarka menşeili) ile çalışıyoruz. Bu firmalardan biri de TÜBİTAK projesi olan RİTM. RİTM de dahil olmak üzere bu firmaların doğruluk oranlarına baktığımızda istikrarlı bir tahminin mümkün olmadığını, dönemsel olarak farklı firmaların öne çıktığını görüyoruz ve doğruluk oranlarının % 60 seviyelerinde kaldığı tahminlerle gün öncesi piyasalarında işlem yapmak durumunda kalıyoruz. 1 saat sonrası için dahi rüzgar tahminleri inanılmaz değişkenlik gösterirken gün öncesi piyasasında 36 saat sonrası tahmin etmek ve buna göre ticaret yapmak takdir edersiniz ki meşakkatli bir iş. Tabii ki dengesizlik bu işin bir parçası olacak. Ancak başta da söylediğim gibi bu dengesizlik biz üreticilerden kaynaklı değil. Bu yüzden rüzgar kaynaklı üretilecek elektrik için hedefler koyup, yerel enerji kaynaklarımıza dönmeliyiz şeklinde söylemler verip sonra rüzgar santrallerini dengesizlik yaratmakla suçlamak çok da adil değil."

ENERJİNİN DENGESİZLİK MALİYETLERİNİ AZALTMAK BİZİM DE İLK HEDEFİMİZ
Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi’nin (PMUM) özellikle son 3 yılda yapılan geliştirmeler ile başarıyla yürütülen bir sistem olduğunu ifade eden Kuyan,”Dengeleme ve Uzlaştırma görevini tüm sektörü gözeterek yerine getiriyor. Takasbank mekanizması, avans ve teminat mekanizmaları ve günlük işlemler konusunda gerçekten başarılı. Ancak özellikle sisteme artarak dâhil olmaya başlayan yenilenebilir enerji kaynaklarının yönetilmesi konusunda geliştirmeler yapılabileceği kanaatindeyim. Bu sistemde santrallerimizde üretilen enerjinin dengesizlik maliyetlerini azaltmak bizim de ilk hedefimiz. Sonuçta bu bizim için de en önemli maliyet kalemi. Bu açıdan PMUM’un çok daha şeffaf ve kolay kullanılan bir yapıya ulaşmış olması çok iyi bir gelişme. Daha önce bizim de talep ettiğimiz kimi verileri, göremediğimiz teklif miktar ve bedellerine artık gün sonrasında ulaşabiliyor, değerlendirmeler yapabiliyoruz. PMUM’da bütün katılımcıların fiyata göre saatlik teklif verebilmesi de dengesizliklerin azaltılabilmesi açısından önemli” dedi.

TAHMİNLER 1 SAAT ÖNCESİNDE BİLE ÇOK DOĞRU SONUCU VEREMİYOR
Gün öncesi piyasasında 11:30’a kadar ertesi günün üretim tahmininin girmek zorunda olunması rüzgar üreticileri için büyük bir risk oluşturduğuna dikkat çeken Kuyan, şöyle konuştu:

 “Ayrıca dengesizliğe sebep olacağı bilinse dahi gün öncesinden tahmin girilmesi gerekliliği sistem üzerinde yenilenebilir enerji yükü artırmakta ve bu durum bütün piyasa katılımcılarına SBDT olarak ek maliyet oluşturuyor. Zaten çift fiyat mekanizması ile üreticiler dengesizlik maliyeti adı altında bir nevi cezalandırılıyorlar. Buna ek olarak hepimizin tartıştığı Ağustos ayında yayınlanan yeni DUY taslağı daha da sert yaptırımlar getiriyor. Mesela dengeden sorumlu grubun kaldırılması portföyünde rüzgar ve nehir tipi santral olan firmalar için büyük dezavantaj. Oysa ki bu firmalar dengeden sorumlu grup ile gerçek zamanlı piyasada kendilerini baz yük santraller ile dengeleme fırsatı bulup dengesizlik maliyetlerini azaltabiliyorlardı. Yine yeni yönetmelikte çift fiyat mekanizmasına ek %2 maliyet öngörülüyor. Burada gün içi piyasasına geçilecek ve iki saat öncesine kadar müdahalede bulunulabilecek diye düşünebilirsiniz ancak az önce bahsettiğim gibi tahmin firmalarının yapmış oldukları tahminler 1 saat öncesinde bile çok doğru sonucu veremiyor. Sonuçta rüzgar santralleri ne yapılırsa yapılsın üretim dengesizliğine düşmekten kendilerini kurtaramayacaklar. Şu anki durumda en azından fiyat yönü sonucunda bu dengesizliğin TL olarak üreticiyi zora sokmayacağı durumlar söz konusuydu. Fakat ek %2 lik bir maliyet bu durumu da tamamen ortadan kaldıracak. Oluşturulan bu ek maliyetin kimin geliri olacağı ise belirsiz. Gün içi piyasası üretimini ayarlayabilen santraller için ek bir kar kapısı olmaktan ileriye gidemeyecektir. “

ESTONYA TEKNOLOJİSİ BİZİM İÇİN DE BİR ALTERNATİF ÇÖZÜM OLABİLİR
Kuyan konuşmasında Kesinleşmiş Günlük Üretim Programı (KGÜP) durumundan da bahsetti.  “Uzlaştırma birimi olarak Yük alma ve Yük atma talimatı alamayan rüzgar santralleri için KGÜP zorunluluğu getirmek ne kadar doğru?" diye soran Kuyan, şöyle devam etti:

 " KGÜP’ün %25 üzerinde sapması ek olarak %3 lük bir cezayı da beraberinde getiriyor. Konuşmamım başında da belirtmiştim. Rüzgar Enerji Santralleri’nin (RES) durumu için bir karar verilmeli, demiştim. Benim kanaatim rüzgar santralleri mevcut gün öncesi piyasa yapısında Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması ‘na (YEKDEM) katılmaya zorlanıyor. YEKDEM’e girmeyi tercih etmeyen santraller için ise piyasa fiyat mekanizmasındaki belirsizlikler hali hazırdaki üreticiyi zor duruma sokuyor ve yeni yatırımcıların da sağlıklı bir maliyet analizi yapmalarının önünü tıkıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklı üreticiler için gün öncesi piyasasındaki bu sorunların aciliyetle çözülmesi gerekli. İlla tüm RES’ni YEKDEM’e geçirilecek ise, Avrupa’daki ülkelerde de farklı tarifeler ve teşvik sistemleri uygulanıyor. Genel olarak hepsinde Türkiye’de olduğu üzere alım garantisi (feed-in-tariff) olmakla beraber bazı ülkelerde bonus üzerine kurulmuş olan ‘Premium tariff’ sistemleri de mevcut. Bu ne demek? Yenilenebilir enerji kaynaklı üreticilere piyasaya katılım özgürlüğü sağlanıyor ve piyasada oluşan elektrik fiyatları üzerine ek olarak bir bonus fiyat veriliyor. Çek Cumhuriyeti, Estonya, Danimarka, Finlandiya, Almanya, İtalya, Hollanda, Slovenya gibi ülkelerde bu şekilde tarifeler uygulanmakta. Örnek olarak Estonya’da teknolojisi ne olursa olsun üreticiye piyasa fiyatına ek olarak 5,37 €cent/kWh bonus fiyat veriliyor. Bu ülkelerden bazılarında teknolojisine, santralin yaşına, kurulu gücüne ve taahhüt ettiği üretim miktarına göre bonus fiyatlar da uygulanıyor. Sonuç olarak üreticiler alım garantisi yerine bu tarifelerden de yararlanabiliyor. Bu bizim için de bir alternatif çözüm olabilir.”

PMUM SİSTEMİ GERÇEKTEN ÇOK GELİŞME GÖSTERDİ
Taslak halde olan DUY yönetmeliğinin piyasa oyuncularının tümünü kaplayacak şekilde revize edilmesinin ve bir süre tartışılmasının piyasaya belli bir rahatlama getireceğini öne süren Kuyan, sözlerini şöyle tamamladı:

 “2011 yılından beri PMUM sistemi gerçekten çok gelişme gösterdiği hepimizin ortak görüşü. Piyasadaki tüm zorluklara rağmen her gün sistemi başarılı bir şekilde ayakta tutuyorlar. Bu kadar farklı kaynak ve türde üretimi bir havuzda toparlamak kolay bir iş değil, bunun farkındayım. Ancak konulan hedeflere ulaşmak istiyorsak artık bizim önümüzü açacak değişiklikler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki DUY taslağı bu değişikliklere tam olarak cevap veremiyor ve bizlere ek maliyetler getirmektedir. Özetlemem gerekirse, alım garantisine alternatif olarak Premium tarif uygulaması, yerli üretimin desteklenmesi amacıyla kısmi ek teşvikler getirmek, gün öncesinde kalmak isteyen yenilenebilir kaynaklı üreticiler için dengesizlik mekanizmasının yumuşatılması ve en önemlisi önümüzdeki DUY taslağının her yönüyle daha kapsamlı tartışılması benim burada sunmak istediğim çözüm önerileri. “

(FOTOĞRAFLI)

 

 

 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.