Eski dildeki karşılığı, “asgari ücret”.
En az” yani…
Peki, buna kim karar verecek?
Yani hangi emekçinin en az ücrete mahkûm olduğuna kim karar verecek?
Asgari Ücret Tespit Komisyonunu falan boşverin; onlar bürokratlar, iş adamları, sözüm ona işçi temsilcileri vesaire…
Sistem olarak kim karar verecek; bunu bilmeliyiz ki, bu ayıbın kim tarafından ortaya konulduğuna hükmedebilelim.
Kapitalizm…
Tüm kötülüklerin kaynağı!
Ama bu tespitte ironik bir şey var:
Asgari ücret, bilindiğinin aksine, aslında bir mahkûmiyet değil, bir koruma önlemi.
Emekçiyi, kapitalizmin insafından kurtarmak için tesis edilmiş bir önlem.
Bundan aza çalıştıramazsın kardeşim, diyor.
Ve dönüp dolaşıyor, bu nasıl bir vicdansızlıksa, bu en az ücret, bir emekçinin kâbusu haline geliyor ve onu açlık sınırının altında çalışmaya mahkûm ediyor.
Tuhaf bir mesele.
Aynen, Türkiye’yi sarıp sarmalayan fukaraların kapitalizme destek vermeleri gibi.
Be hey sevgili emekçi kardeşim!
Ayakkabı kutularında milyonlarca dolar para gizleyenleri savunuyorsun, farkında bile değilsin!
Yapma gözünü seveyim!
Tuzak öyle ustaca kurulmuş ki, tuzağa düşen, bu tuzağı savunmak için canla başla çalışıyor; tam bir Stockholm sendromu, hani celladına aşık olma meselesi…

***   ***   ***

2014 yılı asgari ücreti -emekçinin sosyal durumuna göre- 846 lira ile 900 lira arasında bir şey. Çocuk sayısı arttıkça bu 846 lira da artıyor vesaire…
Peki, Devletin rakamlarına göre, açlık sınırı ne kadar?
1.081.- lira!
Önemli olan şu:
Bu hesaplamanın içinde sadece yemek bedeli var; kira, yakacak, giyim kuşam, eğitim ve benzerleri yok.
E, ortada bir tuhaflık yok mu?
Verdiğin para açlık sınırının bile altında, bu nasıl oluyor?
Nasıl doyacak adam? Çocuklarına nasıl ekmek götürecek? Nasıl ısınacak? Nasıl giyinecek?
Oluyor işte.
Bu sistemde oluyor.
İşin en iğrenç yönlerinden biri de, yıllara göre asgari ücret mukayesesinde simidin baz alınması.
Koca koca adamlar oturmuşlar, bu para ile geçmişte şu kadar simit alınırdı, şimdi şu kadar alınıyor, diye abuk sabuk konuşmaları.
Neden simit?
Kırmızı et, örneğin pirzola ne olacak?
İlahi fakir…
Mukayese ettiğin şeye bak.
Pirzola da yemesin kahrolası emekçi, ne olacak!

***   ***   ***

Geçenlerde bir vesile ile üzerinde durmuştuk.
Allah kadim Mısır’da sadece Firavuna kızmıyor, onu iktidarda tutan, bu zulme kayıtsız kalan Mısırlılara da kızıyor ve hatta onları cezalandırıyordu.
Bir yerde bir zulüm varsa, bilin ki orada “teslim olmuş” birileri vardır.
Zalime karşı çıkmayan zulmüne katlanır çünkü.
Yukarıda ironiden söz etmiştik.
İroni, burada da, Türkiye’mizde de devam ediyor.
Kumpas öyle ustaca kurulmuş, tuzak öylesine sağlam tutulmuş ki, yoksulluk sınırının bile değil, açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiş olan kitle, gidiyor oyunu sistem partilerine veriyor.
Hep açlık sınırını konuşuyoruz; peki, yoksulluk sınırı ne olacak?
Araştırma kuruluşlarının raporları ortaya koyuyor; ülkemizde en az 30 milyon kişi, yoksulluk sınırının altında yaşıyor; yani yoksul bile değil, yarı aç yarı tok geçinip gidiyor.
Kendi vatanında garip bir yoksul.
Yoksulluk sınırının altındaki milyonlar ve açlık sınırının altındaki milyonlar, gidiyorlar sistem partilerine oy veriyorlar ve sonra da dövünüyorlar geçinemiyoruz diye.
Esas soru şu:
Bu zulüm sürgit devam eder mi?
Bu fakir açısından bu soruyu cevaplamak hiç de zor değil.
Meseleye bir Kuran bağlısı olarak baktığımda, bu zulmün daha uzun süre devam edeceğine ihtimal vermiyorum; Tanrı’nın muradı bu değil çünkü.
İşin tayin edici kısmı “daha uzun süre”den ne kastedildiği.
Buna o ülkelerin fedailerinin, öncülerinin rehberlik ettiği halkları karar verecek.
Firavuna daha ne kadar katlanacak o halk?
Öncüyü-fedaiyi daha ne kadar ihmal edecek?
Maun suresi mücrimlerine; kıldıkları namazları riya aracı yaparak kamu malının yerine ulaşmasına engel olanlara daha ne kadar kol kanat gerecek?
Sorunun cevabı burada yatıyor.
Açlık sınırının altında asgari ücret…
Allah’ın muradı bu değil!
Allah’a emanet olun…

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.