Uzun bir zaman önce, her zaman alıştığımız ortamlardan farklı bir ortamda, bir film seyrettim. Hepimizin gayet iyi tanıdığı oyuncuların rol aldığı bir film.

Doğu illerimizden birinde,  karlar altında bir kasabada,  geçen herhangi bir film. Filmi farklı kılan ne konusu, ne de oyuncuları idi. Sinema salonundaki seyircilerin genelinin, ben ve benim gibi birkaç seyirciden bariz bir farkı vardı. Bu fark , zahiri olarak sadece gözlerinin görmeyişi idi. Ama aslında, gönül dünyaları o kadar açık, o kadar duyarlı ve bir o kadar da renkliydi. Kısa bir süre onlarla, aynı hisleri yaşayabilmek adına gözümüzü siyah bir bantla kapatarak filmi seyrettik. Ve böylece ilk kez Betimlemeli (Tanımlı ve tasvirli) Film seyretmenin, ne anlama geldiğini anlamış oldum.

İnanın ki, gördüklerim, göremediklerimin yanında hiç kaldı. Bizler sadece iki gözümüzün görebildiği kadar varız; Oysa gözlerinde, dış dünyaya bakışta kara bir perdenin olduğunu düşündüğümüz, görme engelli arkadaşlarımızın gözlerinin gördüğü ve algıladığı alanlar, resimler, objeler, renkler o kadar engin ki.

Bizler, görerek, işiterek, duyumsamaya çalışarak, hayatın asıl manasını, çok dar kalıplarla algılıyoruz. Renkler ve objeler, çok statik kalıyor. Sonra, onları düşündüm; hiç görmediği ama ona tanımlanan (betimlenen) karın, beyaz ve soğuk olduğunu, o nasıl hayal ediyor?
Denizin mavi, çimlerin yeşil olduğu, ona dikte edilirken, maviyi ve yeşili gözünde, nasıl canlandırıyor? Allah’ım, bu ne uçsuz, bucaksız  bir alemdir? Ve bizler, her şeyi dört dörtlük gören (!) bizler, oysa ne kadar da kısıtlıyız ; gözlerimizdeki hayali bir kara perdenin, varlığından ne kadar da bihaberiz.

Ben eğer bugün görebiliyorsam, gözlerimi tüm görme engeli olan insanlar için, bir araç yapabilmeliyim. Onların okuyamadığı, nice satırları , sayfaları onlara sesimle duyurabilmeliyim.

İşitemeyen ve konuşamayanlara, onların diliyle nasıl anlatabilmeliyim?  Aynı şekilde yürüme ve el becerisi konusunda, engelli olanlara, ellerimle ve ayaklarımla destek verebilmeliyim?

Bu düşünce ve duygular içerisindeyken, hep aklımda  varolan,  bu destek projelerimi, şükürler olsun ki bir nebze olsun, hayata geçirebilme imkanı bulabildim. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde (Beyazıt), görme engelliler için, oluşturulmuş bir destek hizmet biriminin (Engelsiz Bilgi Merkezi ) çalışmalarından, bir kıymetli dostum tarafından haberdar edildim.
Burada gönüllü okuyucuların okuduğu kitapların, ses kaydı ve düzenlemeleri yapıldıktan sonra,  kütüphaneye sesli kitap olarak kazandırılmaları konusunda, benim de bir katkım olduğunu bilmek çok güzel bir duygu. Okumayı seçtiğim kitaplarla da, göremeyen nice arkadaşlarımızın, iç dünyalarına sesimle bir ışık olabildiğimi bilmek, tarifsiz bir insani duygu. Sadece biraz duyarlı ve azimli olmayı gerektiriyor; özellikle de,  İstanbul dışından, her hafta gelip, bu okumaları sekiz ay boyunca aksatmadan yapmaya çalışmak, gerçekten gönüllülük istiyor.

Bu arada, bununla da sınırlı kalmayarak, kitap okumadan arta kalan zamanlarda da engelliler için,  Engelli Öğrenci Birim Koordinatörlüğü tarafından oluşturulmuş seramik atölyesinde, İstanbul Üniversitesi ‘nin değerli hocaları ve öğrencileri ile güzel etkileşimler içinde bulunmak, yardımlaşarak faaliyetler yapmak imkanı da bulduk.

Bu çalışmalara eş zamanlı olarak, Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde İşitme Engelliler İçin İşaret Dili kurslarına devam edip, yeni öğrendiğim bu lisanı, işitme engellilerin hayatını anlama ve iletişim sağlama konusunda  kullanabilmek benim için, çok anlamlı idi.
Ülkemizde Birleşmiş Milletler’in raporuna göre 2.5 milyon işitme engellinin var olduğunu düşündüğümüzde,  daha ilkokul çağlarından itibaren engelli veya engelsiz her bireye işaret dili öğretilmelidir. Erken yaşlarda, çok daha kolay öğrenilmesi ve algılanması mümkün olan bu  eğitim; engelli çocuklarımızın, okul hayatına entegrasyonu açısından, büyük önem arzetmektedir.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde, onlarla aynı duyguları paylaştığımızı göstermekle kalmayıp, bugün bizde var olan, işleyen duyu organlarımızı; olmayanlar için aracı edebilmeliyiz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.