Muhteşem Yüzyıl dizisiyle Türk Tarihi'ni çözmeye çalışan sinema eleştirmenlerimizin önüne Fetih 1453 taze düştü.
Bir sinema yapımını, sanatın seyirlik armağanı olarak kabüllenmek yerine, içinden ipe sapa gelmeyen hatalar çelişkiler arayanlar hep olmuştur.

Sinema-sanat eleştirmenlerinin işine karışmak ayıp olur, kalkıp ne diye eleştiriyorsun demek adamın işine saygısızlıktır, işi bu eleştirecek.

*** ***

Ancak sırf siyaseten "Maraz" çıkaran arkadaşlar var ki..
Bazen çok komik oluyorlar.

Ya okuru, izleyeni salak yerine koyuyorlar, ya da harbiden salaklar.

İstanbul'un fethini konu alan ve Faruk Aksoy'un yönettiği Fetih 1453 açıklanan rakamlar doğruysa Türk sinema tarihinin en pahalı prodüksüyonlarından biri. 3 yıl ve yüzlerce sanatçının emeği var.

Filmi diline dolayan arkadaşların en çok takıldıkları nokta fazla milliyetçi olması.
Fatih, bugünü öngörebilseydi ünlü Ayasofya Vakıfnamesi'nin bir paragrafına "Zibidiler benim maddi ve manevi eserlerime ilişmesin, yoksa iki cihanda ellerim yakalarındadır" gibi bir not düşebilirdi.

Tarihten günümüze Fatih'ten bir SMS yoksa, atış serbest...

Fatih Sultan Mehmet Han belki 3 hilalli bir bayrak yerine, mavi zemin üzerine birkaç yıldız serpiştirseydi bugün bu konuları asla tartışmazdık.

Hele o tekbir getirmeler yok mu, irticayı milliyetçi zemine taşıyan en önemli unsur.
Ulubatlı Hasan'ın durduk yere İstanbul surlarına bayrak dikme olayı tarihçiler tarafından tartışılırken böyle bir filmde Ulubatlı'nın "Kahraman" yapılması akıllara zarar.

Muhteşem Yüzyıl'da Şarlken'e yazdırdığı mektupta dümdüz döşenen Kanuni zaten yeterince başımıza iş açmışken nerden çıktı bu Fetih, üstelik 1453.

AB ile TAM üyelik konusunda pazarlık sürecinde, Suriye'de Esad'ı devirmeye ramak kalmışken, karşımıza Ortadoks alemini, bir de Vatikan'ı, almaya ne gerek var?

*** ***

Irkçılığın Avrupa'nın göbeğinde oluk oluk kan döktüğü, Türklerin müslümanların yaşadığı evlerin kundaklandığı, gözü kör faşistlerin kendi insanlarını bile çekinmeden katlettiği modern dünyada, Fatih'in askerlerini işte böyle sorguluyoruz.

Her milletin tarihi kendi içinde zaten milliyetçidir. Tarihi, milliyetçiliğin içinden alıp çıkarırsan ortaya kuru rakamlar kalır.

Tek istediğim, yeniden filizlenen tarih filmi yapımcılarının, sanatçılarının aşağılanarak eleştirilme huyundan vazgeçilmesi.

Bunu yapanlar, öykündüğü tarihin içinde bir özneyse, lütfen tarihime dil uzatmasın

Ben mehterin kösünden, ibrişim kuşaklı Genç Osman'dan, Malazgirt'te kişneyen atlardan Bin Atlı Akınlarda'ki çocuklar gibi şenim.
Atalarıma biraz aşağı inip petrol kuyularının olduğu çölleri yağmalamadığı, biraz yukarı çıkıp doğal gaz yataklarının üstüne çöreklenmediği, hatta iki üç bin kilometre daha öteye uzanıp Avrupa Birliği'ne mızrak gücüyle girmediği için kırgın ve kızgın değilim.
Üstelik kendi tarihini keşfeden yönetmeninden oyuncusuna, bu işe para yatıran işadamından set işçisine, Hürrem'e bile teşekkür ediyorum.




NOT: Zaman Gazetesi'nde Mustafa Armağan'ın kaleme aldığı 'Büyük Fetih'in ışığında Fetih 1453 başlıklı makale'de film genel hatları ve tarihi çerçevsiyle yerli yerine oturtuluyor.
Bu yazı, Sayın Armağan'ın makalesindeki "Milliyetçilik" vurgusundan feyz alıp döşenenler için kaleme alınmıştır
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.