Gazze Deniz ablukası mı? Gazze Ambargosu mu kalkmalı
 

İsrail-Türkiye ilişkileri gerek toplumu gerekse medyayı uzun süredir meşgul ediyor. Beni ve benim gibi iki ülke vatandaşı olan Türk Yahudilerini de daha da fazla ilgilendirmekte  ve maalesef te mevcut soğuk ve gergin havanın bir türlü düzeltilmemiş olması da  ziyadesi ile üzmektedir.

Türk dış siyaset çizgisinin 1968 yılından itibaren İsrail ile ilişkilerinin  '' Ne kadar Ekmek o kadar Köfte'' prensibi ile '' Ne Kadar Filistin Barışı o Kadar İsrail lişkisi'' olarak belirlendiği bilinen bir tespittir.

Yani bu durum Sayın Erdoğan Hükümetinin buluşu patenti değildir. Ama Sayın Erdoğan'ın bu siyaseti nakde çevirerek siyasi OY olarak kar AKP veya yeni adı ile AK  Parti'ye ulaştırma becerisi gösterdiğini kimse yadsıyamaz.

Mesele İSRAİL – FİLİSTİN ilişkileri ise bu ikisinin aralarında çözmesi gereken bir konudur ve nasıl ki karı koca kavgasında araya giren'e ne yemek düşerse  ayni şekilde  kendi kendine bu meseleye maydanoz olmak isteyene de o  düşer.

Sayın Erdoğan'ın gözü hep İsrail-Filistin meselesinde  kendisini ara bulucu olarak kabul ettirmekteydi. Ancak İsrael'i yok etmekten sabah akşam söz eden HAMAS TERÖR örgütü liderlerine ''Kardeşim'' diyen ve kucaklaşan birinin  tarafsız olarak ara buluculuk yapamayacağını siyasetten anlamayanlar bile görmüşlerdir artık.


Hal böyle iken İsrail ile Filistin arasına yaptırım gücü olan ve İsrail üzerinde baskı gücü olan ABD bile ara buluculuktan vazgeçmiş ve tarafların kendi aralarında uzlaşma cabalarının devam etmesi istikametinde bir siyaset takip etmektedir.

Buna rağmen Sayın Erdoğan sanki elinde bir yaptırım gücü varmışçasına Hukuk dışı yol ile bölgede hükümran güç olan İsrail uyarılarını ve her türlü giriş çıkışa kapatılmış olan Gazze deniz sahasına girmek üzere yola çıkan ve Mavi Marmara anlamsız ve haksız seferi ile İsrael'in bu kararını ihlal'e kalkışmış ve yapılan askeri operasyon sonucu 9  insan hayatını kaybetmiştir.

Olay resmen bilerek ve isteyerek yani cinayet filimlerinde seyrettiğimiz şekli ile AKP /AK Parti hükümetince TAAMMÜDEN engellenmemiş ve adeta  bu 9  insanın öldürülmesini arzulayarak göndermiştir. Hedef HIR ÇIKARTMAKTI ve HIR  ÇIKARTILDI.

İsrail aynı gün 600 provokatör'ü isterseniz insani Yardım gönüllüsü de diyebilirsiniz!!! Tutuklayarak Beer-Sheva'daki ELA hapishanesine  yerleştirmiş ancak aynı gün yoğun diplomasi trafiği ve TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER DAHA DA KÖTÜYE GİTMESİN diyerekten topluca serbest bırakılmıştı. İsrail yönetimi bu kararında hatalı olduğunu sanırım günün birinde kabul edecektir.Bu karar sadece diplomatik bir karardı ancak hukuk dışı idi. Madem bu Gemi ve insanlarını Terörist ve veya Provokatör olarak kabul edip tutuklamışsa en azından yargılamak zorundaydı (İsrail yasaları çerçevesinde ) ancak buna karşın adamlar serbest bırakıldılar. Hemde tek bir soru sorulmadan.

İlişkiler düzeleceği yerde  neredeyse tamamen kesildi. Askeri ilişkiler tamamen askıya alındı ve diplomatik temsil seviyesi  asgariye indirildi. İsrail hükümetinin kararının yanlış olduğu ve 600 provokatörü ve İsrail ordusu askerlerine her türlü silah ile saldıran insanlar sorgulanmadan boş yere iade edilmişti.

Gerek İsrail Dış İşleri Bakanlığı gerekse  İsrail Başbakanlık ofisi  İsrail aleyhinde sabah akşam günde üç öğün hakaret eden ve adeta düşmanlık ve antisemitizm ifadeleri kullanan AKP/AK Partinin dedikleri duymazdan geliyor adeta YOK HÜKMÜNDE algılıyordu .. Sanırım bir yerlere not ediyorlardı ama Yeruşalayim deki yetkili dostlar isim vermeden biz Türk Halkını karşımıza almak istemiyoruz , Erdoğan bugün var yarın yok diyorlardı. Ve günün birinde Türkiye – İsrail ilişkilerini eski raylarına oturtabileceklerine olan inançlarını koruyorlardı.

Nitekim Sayın Obama'nın ricası ile Sayın Binyamin Natanyahu Sayın Erdoğan'ı aramış ve hani nasıl derler  yarım ağız ile bu operasyonda ölenler için özür dilemişti. Bu özür çerçevesinde gerek İsrail Başbakanlığı web sitesinde gerekse Türkiye Dış İşleri Bakanlığı web sitelerinde ''ÖZÜR'' ile ilgili yayınlar yer aldı ve bu yayınların  birbiri ile örtüşür bir yanı yoktu.

T.C. Başbakanlık Ofisinde yer alan beyanda  sıralama şöyleydi:

1- Özür

2- Tazminat

3- Davaların düşürülmesi

5- Gazze ambargosunun kaldırılması.

4- Temsil seviyesinin  Büyükelçilik seviyesine geri döndürülmesi.

 Bu maddeler arasındaki en önemli ve sıkıntılı madde gazze ambargosunun kaldırılması maddesidir ki. İki taraf ta sanki bu maddeyi kendi istedikleri şekilde algılamışlar gibi hareket ettiler şimdiye kadar.

İsrail defalarca biz GAZZE deniz ablukasını kaldırmayız / kaldıramayız demiş ve deniz yolu ile Gazze'ye silah sokulmasını kontrol edemeyeceğimiz bir ortamı sunamayız diye herkese ve dolayısı ile  İsrail Başbakanlık görevlisi Sayın Ciehanover aracılığı ile Türk Dış İşleri Bakanlığı Müsteşarı Sayın Feridun Sinirlioğlu'na açık ve seçik  bir şekilde izah edilmişti.Yani Türk tarafı biz bunu böyle anlamdık demek hakkına ve lüksüne sahip değildir.

Keza İsrail tarafı da Sayın Erdoğan'ın ifade ettiği Ablukanın kaldırılması sözlerini Mal ambargosunu kaldırılmasını talep ettiklerini anladık şeklide söylemek lüksüne sahip değillerdir.

Sayın Erdoğan bunu defalarca söyledi ve kim ben anlamadım diyorsa beri gelsin bir kez daha doğru söylemediğini yüzüne karşı söyleyin. İsrailli diplomatlara alenen sesleniyorum Türk tarafı ile anlaşmakta zorluk çekiyorsanız Türkçe öğrenin . Öğrenemiyorsanız İsrael'de ikamet eden 100.000 Türk Yahudisine iş verin size yardımcı olsunlar.

Yok iki tarafta Yani KIZIM da GELİNİM de bu mevcut durum bizim işimize geliyor sen karışma derseniz  buna da eyvallah. Ama ben iki devletimin de halklarına anladığım gerçekleri anlatmayı borç biliyorum.

Şimdi geldik ZART denilen yere zurna'nın yani.

1-Özür dilendi , İsrail 1-0 mağlup.

2-Tazminat neredeyse 25 milyon'a bağlanır gibi oldu eh buna da 1-1 berabere diyelim.

3-Davaların düşürülmesi sorun olmayacak diyorum. Yani İsrail 1-0 galip olur bu madde de.

4- Gazze  DENİZ ABLUKASI kaldırılamaz, çünkü bu askeri ve güvenlik meselesidir. Buna da ABD dahil hiç bir ülke'nin karışma hakkı da yoktur.

Sayın Erdoğan bu konuda geri adım atmak zorunda kalacaktır. Belki zaman alır mesela Belediye seçimlerinden sonraya kalabilir, ama bu safhada İsrail bunu kabul etmeyecektir ve Türkiye bu konuda 1-0 mağlup  çıkacaktır.

Eh diplomaside karşı taraf da düşünülmesi ve uzlaşma bulunması gerektiği için ilk düşünülen ve aslında doğru  olan usule ile bu mesele aşılabilecektir sanırım.

 Hatırlayalım , Sayın Erdoğan'ın derdi neydi başından beri?

Gazze'deki mazlum ve yiyecek yemeği olmayanlara gıda maddesi ve ilaç temin edilmesini sağlamaktı. Zaten Mavi Marmara gemisi ile getirilen malzemeler de bunlardı toplam 5000 ton malzeme geldi. 3000 ton  standartlardan geçmeyen çimento ile  son kullanma tarihi geçmiş ilaçlar ve bazı eski oyuncaklar . Gelen malzemelerin komple listesini isteyene postalayabilirim.

Yani işin Türkçesi bu kadar gürültü ve patırtı ve 9 insanın ölümü insani yardım denilen bu komedi malların  getirilmesi içindi. Hani bunun içindi diye yedik diyelim.

Başka bir deyiş ile Sayın Erdoğan  Gazze'ye İran menşeli silahların girmesine müsaade edin diye tutturmuş değildi. Onun derdi her zaman olduğu gibi sadece ve sadece mazlumların sesini duyurmaktı. Yoksa Suriye'deki El Nursa katillerine silah göndermek değildi. Pardon Hamas katillerine..

Hal böyle ise (Başka türlü olduğunu düşemem bile !!!)  şayet İsrail her ay Gazze'ye

5000 TIR malzeme geçişi temin ediyorsa (Yaklaşık 150 bin ton) ve malların dökümü ve çeşitliliği COGAT web sitesinde yayınlanıyor ve Gazze yönetimi de bunu teyit ediyorsa kimse Sayın Erdoğan dahil Gazze'de mazlumlar açtır insanı yardım lazım diyemez.

Derse ne olur ne anlaşılır ki?

Çok basit. DÜNÜRLÜK ETMEK İSTEMEYEN ÇOK DRAHOMA İSTER.

Kısaca mevcut durum işine geliyor ve değiştirmek istemiyor demektir.
Sebebi de   Talimatların İRAN'dan alındığı ve özellikle 17 Aralık Operasyonu ile alenen ortaya çıkmış olan AK mı KARA mı partisi ile İRAN para aklama / ALTIN ve ÜSTÜN dümenlerinin arkasındaki Mollaların hamas ilişkilerinde  Gazze Limanını açtırma dayatmalarına iktidar ve para hırsı ile destek veren bir AK/KARA Partinin sonucudur.

Mevcut durumun İsrael'in işine gelip gelmediği başka bir bakış açısı oluşturabilir kuşkusuz ama bu konuda henüz detaylı bir ibare mevcut değildir.


5- Peki Temsil seviyesi ne zaman yükseltilir 4 madde sonuçlanmadan bu  maddeye sıra gelmez. Diplomatlar maaş almaya devam etmelidirler.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.