Arınç: Öcalan mesaj verirse, örgüt silah bırakır

02 Şubat 2013 Cumartesi 17:30
Arınç: Öcalan mesaj verirse, örgüt silah bırakır






Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, örg ütün silah bırakmasının Öcalan'ın verdiği mesajlarla mümkün olabileceğinin anlaşıldığını belirterek, ''Eylemlerdeki düşüş oranına baktığımızda olumlu noktada gittiğimizi söylemek mümkün'' dedi.     Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Line TV'nin Uludağ'dan yaptığı özel haber programına konuk oldu. İmralı sürecini değerlendiren Başbakan Yardı mcısı Bülent Arınç, ''Dağa çıkmalar devam ettikçe, intihar saldırıları devam ettikçe sadece silah,bomba, uçakla bütün bunları çözmek mümkün değil. İnsan unsuru önemli. Terörle mücadele eden; asker olsun, sivil olsun herkesle konuş unca; bu sadece silahla başarılacak bir şey değil. Ekonomik ve siyasi tedbirlere ihtiyaç var. O y üzden hükümetimiz bir vesileyle örgüt ve lideri konumunda olan kişiyle görüşmek imkanı buldu. Bu görüşmelerle de amaç şudur, yani örgütün önce silah bırakması, eylemden vazgeçmesi, ikincisi mümkünse Türkiye dışına çıkması, üçüncüsü oradan da bir şekilde dağılmak suretiyle artık örgütün silahlı eylemde bulunmaktan vazgeçmesi. Bunun arkasında da şüphesiz başka tedbirler de var. Artık örgütün eylemlerinin sonuna geldiğini hepimizin bilmesi. Bu konuda MİT'in geçmişte de yaptığı çalışmalar var. Öcalan ile Suriye'de, Suriye dışında, belki Türkiye'de temaslar sağlanmış. Sonuç alınamamış. En son olumlu cerayan edeceği düşünülünce, biz bu konuda MİT'in çalışma yapması gerektiğini düşündük. Şu andaki gidişatı mız bir heyet gitti. BDP'li iki milletvekili, Öcalan'ın verdiği mesajlarla örgütün silah bırakmasının mümkün olabileceği anlaşıldı. Ondan sonraki aşamaların da görüşmelerin devam etmesi suretiyle temin edilmiş olacak. İşin hükümetin dışında olan yönüne bakıyoruz. Hükümet siyasi organdır. Bu hükümet bu sürecin iç erisinde değil. Sürecin içinde olan devletin istihbarat kurumu. Başkan, başbakanımızı n atadığı bir kişidir. Ama bu görev istihbarata verilmiştir. Eylemlerdeki düşüş oranına baktığımızda olumlu noktada gittiğimizi söylemek mümkün'' dedi.      ''YAŞADIKLARIMI ANLATSAM ROMAN OLUR''    Kendisine yönelik suikast planlarıyla alakalı tedirgin olmadığını anlatan Arınç, ''Tedirgin değilim, bu cesaret meselesidir. 'Kuştan korkan darı ekmez. Yaptığımız iş zor bir iş . Bebelere masal anlatmıyoruz. Ayaklarımızı uzatıp televizyon izlemiyoruz. Ya da işadamı gibi uçakta konforlu bir yolculuk yapmıyoruz. Bunların hiçbirinde de gözümüz yok. Ben 19 ya şından beri siyasetin içindeyim. Bulunduğum her nokta cesaret ve kararlılığı gerektiriyor. Siyaset hayatına başlayıp bitiren çok insan olmuştur. Ben iz bırakan biri olmak istiyorum. Ben meclis ba şkanı olunca kendime söz verdim. 'Milletim için söylemem gerekeni söylerim, yapmam gerekeni yaparım' dedim. Meclis başkanı olduğumda eşim başı örtülü diye hayatım ın büyük kısmı bu ithamlara karşı koymakla geçti. Biz kararlı olduğumuzu gösterdik. Yaşadıklarımı anlatsam roman olur. 2 sene sonra siyasete ara verirsem, yazarsam yol gö stermiş olurum'' dedi.      ''BİZ KİMLERİN KOMPLO KURDUĞUNU İYİ BİLİYORUZ''    Kimsenin 11 yıldır bileklerini bükemediğini ve kimlerin komplo kurup kurmadığını  çok iyi bildiğini belirten Arınç, ''Biz Allah'a dayandık, milletimizden güç aldık. Hepsi boşa çıktı. Bunların ilki 19 Aralık 2009'da evimin çevresinde iki kişinin yakalanmasıyla başladı. Sivil plakalı araçlarla 8-10 gün evin çevresinde keşif yapmışlar. Yakalandı, ellerinde evimin adresi çıktı. Tahkikatlar yapıldı ama soruşturma sonuçlanmadı. Savcı arama kararı alarak kozmik odada bile aramalar yaptı. En gizli sırların bulunduğu yerlere girildi. Bulabildikleri dosyalarda arama yapıldı. Şu ana kadar bu olayla ilgili açılan bir dava yok. Kozmik odalardaki bilgilerden başka davalar açıldı ama benimkini bir tarafa koyarsak başkalarına hayırlı sebep olduk'' diye konuştu.      ''RABB'İM BİZİ KORUDU, BUNDAN SONRA DA KORUYACAKTIR''    İzmir'deki askeri casusluk davasına da değinen Arınç, ''İzmir Emniyet Müdü rlüğüne fuhuş ihbarında bulunuluyor. Maalesef Türkiye'de böyle bir olay var. Genç kı zlar şu, bu sebeple tuzağa düşürülüyorlar. Kendi ceplerine 3-5 kuruş gidiyor ama onu  çalıştıran, daha çok para kazanıyor. Emniyet bu fuhuş ihbarını derinleştirdiğinde olayın iç yüzü ortaya çıkıyor. Askeriyenin içinde bu kızları kullanarak, bazı yerlere gelindiği, çirkin görüntülerin şantaj amaçlı kullanıldığı ifade ediliyor. Tam bir felaket. Emniyette bana bir saatlik sunum yaptılar, yüzüm kı zardı. Bu CD'leri kullanıp gizli bilgilerin elde edildiği de açıktır. Ayrıca benim ve Ali Babacan ile ilgili, aile hayatımıza yönelik bazı bilgiler de toplandığı yazıldı. Benim hayatım şeffaftır. Biz bunun yıpratma amaçlı olduğunu düşünüyoruz. Allah'a hamdediyoruz ki bunlar sonuca ulaşamadı, muvaffak olamadılar. Sadece benim şahsıma değil, Türkiye'de güçlü insanların yıpratılması konusu birilerinin işine yarayabilir. Rabb'imiz bizi korudu, bundan sonra da koruyacaktır'' dedi.      ''BİZ KİMSENİN BAŞINI ZORLA ÖRTMEK YA DA AÇMAK İSTEMİYORUZ''    Kamusal alanda baş örtüsü serbestliğiyle alakalı Memur-Sen'in başlattığı  imza kampanyası da sorulan Başbakan Yardımcısı Arınç, bu çalışmayı çok olumlu bulduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:    ''Buna göre millet ne istediğini gösterecektir. Onları fikri bizim için önemli. Bu bir demokratik hakt ır. Eşim ve kızım sebebiyle baş örtüsü zulmünü yaşayan bir aile reisi olarak, baş örtüsü bence kadınların bireysel tercihidir. Bizim eşimizin örtülü  olduğunu görenler, 'Bunlar herkesin başının örtülü olmasını istiyorlar. İrtica hortladı' diye hücum etti. Bir kadın, kendi iradesiyle başını örtse de kapatsa da biz buna saygı duyarız. Biz kimsenin zorla başını açmak ya da örtmek istemiyoruz. Zorla örtsek İran'a dönerdik. Biz onlardan farklıyız. Böyle bir şey yok. Bunun tam aksi, her kadının başı açık olacak diyen laikçi yobazlar varsa bu da çok yanlış. Bizim kanaatimiz şudur. Bir kadın başını açmak istiyorsa, biz onun eteğinin diz boyuna bakmayız. B ırakılım bunun tercihini kadın kendisi yapsın.''      ''TÜRKİYE'NİN DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ HAYLİ YÜKSELDİ''    Baş örtülü üniversite öğrencilerinin 28 Şubat sürecinde yaşad ığı sıkıntılardan da bahseden Arınç, öğrencilerin bone, şapkalarla, tuvalet pencerelerinden gizli olarak üniversiteye girmeye çalıştığını hatırlatarak, ''Bu zulmü yaşayan biri olarak, biz bunun demokrasiyle çözüleceğine inandık. Çok şükür bugün tüm üniversitelerde ba ş örtüsüyle okula girmek mümkündür. Bir kavga dövüş yok. Atatürk düşmanlığı yok. Eskiden bu vehimler vardı. Şimdi kalktı. Başı örtülü öğrenci ile açık olan birlikte okuyor. Baş örtüsü üç yerde karşı mıza çıkıyor. Birincisi üniversiteler. İkincisi kamuda. Başörtülü bir kadın parlamentoya girebilir mi? Bu tartışılıyor. Merve Kavakçı olayı üzücü bir olay olarak belleğimizde. Ben prensip olarak hepsine 'Evet' diyorum. Bu benim şahsi görüşümdür. Önüm üzdeki dönemlerde umarım başörtülü milletvekili de olur. Türkiye'de demokratikleşme  çıtası hayli yükseldi. İnşallah doğruysa, iyiyse, önümüzdeki seçimde ama gelecekte mutlaka parlamentodaki yasağın çözümünden yanayız'' şeklinde konuştu. 
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.