Erdoğan Putin'e küstü mü? 'Bir daha aramayacağım'

Türkiye Rusya arasındaki ilişkiler son 40 yılın en zorlu dönemlerine giriyor. Erdoğan Putin dostluğunun üzerinde soğuk rüzgarlar esiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin'i bir daha aramayacağını söyledi..

08 Ekim 2015 Perşembe 09:31
Erdoğan Putin'e küstü mü? 'Bir daha aramayacağım'






Erdoğan Putin'e küstü mü? 'Bir daha aramayacağım'

Türkiye ile Rusya arasında son 10 yılda gelişen ilişkilerin mimarı olarak kabul edilen Putin Erdoğan dostluğu, Suriye krizi yüzünden zor günler geçiriyor. Daha önce sık sık bir araya gelen iki lider arasında soğuk rüzgarlar esiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Putin'le görüşecek misiniz?" sorusuna, "Bu şartlarda benim tekrar aramamın anlamı yok." yanıtını verdi.

ARİFE GÜNÜ UZUN BİR KONUŞMA OLDU

Japonya'ya giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İki ülke arasındaki gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimalini bertaraf etmek için Putin'le görüşecek misiniz? Çatışma gibi bir endişe söz konusu mu?" sorusuna "Moskova'da Putin'le arife günü uzun bir konuşma yaptım. Ondan sonra neler yaşandı biliyoruz. Hava operasyonlarının başlaması akabinde telefonla görüştüm. Görüşmenin ardından hava sahası ihlali oldu. Bu şartlarda benim tekrar aramamın anlamı yok." yanıtını verdi.

1838'DEN BERİ BİR İLKE İMZA ATTI

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçen pazar akşamı, 1838'den beri bir ilke imza attı ve Kral Philippe'in davetlisi olarak, ikili temaslarda bulunmak üzere Belçika'yı ziyaret etti. NATO, AB yahut türlü uluslararası nedenle Brüksel'e pek çok kez gelinir, ama işte Belçika'ya Belçika için gelen daha önce olmamıştı. Ardından dün, Cumhurbaşkanı'nın Japonya ziyareti için Tokyo'ya doğru havalandı Türkiye uçağı. Yaklaşık 12 saatlik uzun yolculukta, Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gündem elbette Suriye krizine eklenen yeni baş ağrısı Rusya ile açıldı, terörle mücadele ve seçimlere kadar uzandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belçika ziyaretini özetleyerek söze girdi...

"Dolu dolu bir ziyaret oldu. Kral Philippe ile de bir araya geldiğimiz bu ziyaret, 1838'den, yani Osmanlı'dan bu yana Belçika'ya yapılan ilk devlet ziyareti niteliğindeydi. Daha sonra Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ile görüştük. Görüşülen meselelerin başında mülteciler vardı. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecini de görüştük. Açılması gereken fasıllardaki gecikmeleri gündeme getirdik. AB Komisyonu Başkanı Juncker, müzakere sürecinin hızlandırılması gerektiğini belirtti. Özellikle vize muafiyetini hızlandırma; 2017'den daha öne çekme gayreti içerisinde olduklarını gördüm.

Gerek Schulz, gerek Tusk, gerek Juncker'in, daha önceki temaslarımızdan çok daha olumlu bir yaklaşım içerisinde olduklarını müşahede ettim. Özellikle mülteciler konusunda, Türkiye'nin çok ciddi bir yükü olduğunu vurguluyorlar. Yükümüzün ne kadarını nasıl alacaklarını, kendi aralarında yapacakları görüşmeler akabinde belirleyecekler.

RUSYA'NIN AÇIKLAMALARI

NATO Konseyi, Rusya'nın ülkemizin hava sahasını ihlalleriyle ilgili sert bir açıklama yaptı. Verilen mesaj son derece açık: Türkiye'nin hava sahasını ihlal, NATO hava sahasının ihlalidir. Rusya'nın bu ihlallerle ilgili açıklamalarını ciddiyetle bağdaştıramadığımı belirtmek durumundayım. Arife günü Moskova'da kendisiyle yüz yüze görüştük (Rusya Devlet Başkanı Putin), ardından hava operasyonlarının hemen akabinde kendisiyle telefon görüşmemiz oldu. Tüm bunların ardından, halihazırda yaşananlar da hava sahası ihlalleri de ciddiyetle bağdaşmıyor. Yaşananlardan dolayı elbette kırgınlık içindeyiz.

'SOMUT BELGELER VERDİM'

Ziyaretimizde Belçika Başbakanı Charles Michel ile bir araya geldik, paralel devlet yapılanmasını da konuştuk. Kendisine somut belge, bilgiler verdim. 'Bu konuda bildiklerim, bilmediklerim vardı, verdiğiniz bilgilerle beni aydınlattınız' diyerek teşekkür etti. Konunun takipçisi olacağını belirtti. Biz de takipçisi olacağız."

"RUSYA'NIN ASIL DERDİ ÜS KURMAK"

-Türkiye-AB üyelik müzakerelerinde ilk fasıl 3 Ekim 2005'te açılmıştı. Tam 10 yıl sonra tekrar Avrupa'dasınız. 10 yıl sonra, gerek AB, gerek Türkiye hangi noktada?

Schulz, Tusk, Juncker ile yaptığım görüşmeler son derece olumluydu. AB kurumlarının en yetkili isimleri, Türkiye'nin öneminin giderek arttığı konusunda hemfikir. Bölücü terör örgütüne karşı tavırları çok net. Türkiye'nin istikrarının AB açısından da önemli olduğunun bilincindeler.

-Rusya da, ABD de, DEAŞ'la mücadele için PYD'yi destekleyeceklerini söylüyorlar. Bu hususta birleşmiş olmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'nin söz konusu olduğu bir meselede, ABD ve Rusya'nın tümüyle aynı çizgide olabileceklerini düşünmüyorum. Her şeyden önce Türkiye olarak biz ABD ile müttefikiz; NATO üyesiyiz. Türkiye'ye yapılacak bir yanlışlıkta her iki ülkenin aynı çizgide olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Böyle bir durum mümkün değil. PYD'yi PKK'dan ayrı görmek mümkün mü? Değil. Rusya, son açıklamasında, "Irak davet ederse, DEAŞ için orada da hava operasyonu yapabiliriz" diyor. Rusya, Suriye'de DEAŞ'ı vurmuyor ki! Bir keresinde ağızlarından kaçırarak, "Rejime karşı her unsur bizim için teröristtir" dediler, sonra toparlamaya çalıştılar. Görünen o ki bunların asıl derdi, Lazkiye'de üs kurmak, Suriye'de askeri varlıklarını güçlendirmek. Oraya 50 uçak gönderdiler, ciddi bir askeri oluşum içindeler. NATO Konseyi toplantısından sonra, başta ABD olmak üzere tüm ülkelerin ortaya farklı bir tavır koymaları gerekecek. Durumu bu haliyle kabullenemeyiz. Hava ihlalleri konusunda Rusya'nın izahatları inandırıcı değil.

"TEKRAR ARAMAMIN ANLAMI YOK"

-İki ülke arasındaki gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimalini bertaraf etmek için Putin'le görüşecek misiniz? Çatışma gibi bir endişe söz konusu mu?

Rusya'nın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum. NATO Konseyi'nin hemen bir olağanüstü toplantı yapması da işin ciddiyetini gösterdi. Moskova'da Putin'le arife günü uzun bir konuşma yaptım. Ondan sonra neler yaşandı biliyoruz. Hava operasyonlarının başlaması akabinde telefonla görüştüm. Görüşmenin ardından hava sahası ihlali oldu. Bu şartlarda benim tekrar aramamın anlamı yok.

-Rusya çok agresif hareket ediyor. Buna karşılık ABD'den karşı bir hamle de gelmedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye ile ilgili Türkiye-ABD görüşmeleri çok önce başladı. Gelinen son durumu dışişleri bakanlarımız, askeri yetkililerimiz görüştüler, görüşüyorlar. Muhtemelen önümüzdeki hafta, ben de Obama'yla bir telefon görüşmesi yapabilirim; bu şekilde konuyu teferruatlı biçimde de ele alabiliriz.

RUSLAR YAPMAZSA...

-Rusya, Türkiye için önemli bir ticari partner. Doğalgaz, Mersin Akkuyu Nükleer Santralı gibi projeler yaşanan süreçten nasıl etkilenir?

Mersin Akkuyu'yu Ruslar yapmaz ise bir başkası gelir yapar. Oraya 3 milyar dolarlık bir yatırım yaptılar. Dolayısıyla o konuda daha hassas olması gereken Rusya. Doğalgaz konusuna gelince, biz Rusya'nın bir numaralı doğalgaz tüketicisiyiz. Türkiye'yi kaybetmek, Rusya için ciddi bir kayıp olur. Dolayısıyla tüm bu konularda Rusya da iyi düşünmek durumundadır. Türkiye-Rusya arasında Üst Düzey İşbirliği Konseyi mekanizması var. Bu tür bir mekanizmayı kaybetmek herhalde Rusya açısından da yanlış olur. Biz kaybedilmesini istemeyiz elbet. Bu nedenledir ki, Rusya'nın bunların kaybedilmesine yol açacak adımlar atması bizleri üzüyor. Bu tür hadiselerde duygusal davranamayız.

-Suriye'de ABD'nin Türkiye'yi yalnız bıraktığı görüşüne katılıyor musunuz?

Bizler, ABD ile müttefik olmamızın yanı sıra stratejik ortağız. Devlet kurumlarımız sürekli temas halinde, etkin bir şekilde görüşüyor. NATO ittifakındayız. NATO Konseyi'nin son açıklaması bu hususlarda aynı zamanda bir yol haritasıdır.

-ABD pasif durumu devam ettirirse Türkiye'nin tek taraflı tampon bölge oluşturma girişimi gündeme gelebilir mi?

"Tampon bölge" yanlış bir ifade. Terörden arındırılmış güvenli bölge. Bununla, Suriye'nin kuzeyinde Suriyelilere güvenli bir yaşam alanı oluşturmak hedefleniyor. Görüşmelerimde, terörden arındırılmış güvenli bölgede özgün mimariyle konut projeleri gerçekleştirebileceğimizi söyledim. Muhataplarımız da bu konu üzerinde çalışmak istediklerini ifade ettiler. Bu hayata geçirilirse, eğit-donattan sonra en önemli adım olacak. Tabii bu, uçuşa yasak bölgeyi de beraberinde getirecektir.

"AB HESAPLA MEŞGUL"

-PYD'yi terör örgütü görme konusunda AB'nin yaklaşımı nasıl?

Görüştüklerimin hiçbiri buna "Hayır" diyemiyor. Kobani'yi anlattım. Sivil halk Türkiye'ye sığındı. Ama PYD'nin PKK ile alakalı olduğu apaçık ortada. Kobani'de PYD'lilerin olduğu mekânlarda bölücübaşının fotoğrafları asılı. Hani hiçbir alakaları yoktu?

-Brüksel ziyaretiniz, AB ile ilişkiler açısından tarihi bir ziyaret olarak nitelenebilir mi? Çünkü Türkiye'ye tekrar büyük önem atfedildiği yorumları yapılıyor...

Ne kadar samimi olduklarını bilemeyiz. Bu Türkiye'ye duyulan ihtiyaçtan kaynaklanan bir durum da olabilir. AB üyesi ülkeler şu an kendilerine ne kadar az mülteci gelebilir, bunun hesabını yapmakla meşgul.

"DOKTORA İÇİN İTALYA'DA"

-Türkiye'de ifade özgürlüğü konusunda AB medyasında eleştirel yayınlar yapılıyor. Muhataplarınızla bu konu da gündeme geldi mi?

Evet, kısmen de olsa gündeme geldi. Kendilerine açıkça söyledim. Türkiye'de Tayyip Erdoğan'a yapılan hakaretlerin hiçbiri, dünyada bir başka ülke medyasında bir başka lider için yoktur. Avrupalı muhataplarıma "Bütün gazeteleri, TV yayınlarını masaya yatırıp inceleyin" dedim. Ailemize saldırıyorlar. Oğlum Bilal Erdoğan hakkında yaptıkları tezvirata bakın. Kendisi doktora için İtalya'da. Yok efendim neymiş, 1 milyar doları İtalya'ya kaçırmış! Ya böyle bir yalan olabilir mi? Sosyal medya üzerinden de iftira ve tezvirat peşindeler. Bu tür alçaklıklar dünyanın hiçbir yerinde hoşgörülmez. Ama bizde bazı medya organları bu tür şeylere tevessül ettiği gibi, muhalefet partileri de iftiraları kullanarak siyaset yapabiliyor.

"ÖYLE BİR ŞEY OLMAMALI"

-(Aracın arkasından çekilen cenaze) Ayrıntıları bilmiyorum. Çeken kim, çekilen kim, tabii ki incelenmeli. Devletin polisi öyle bir şey yapmışsa, elbette ki yanlıştır. Öyle bir şey olmamalı.

-(Çözüm süreci) Ben "Çözüm süreci kaldırılmıştır" demedim, "Şu aşamada buzdolabına konulmuştur" dedim. İşler yoluna girerse, süreç yine gündeme gelir.

"SEÇİMDEN SONRA DA SÜRECEK"

-(Paralel yapı) Ulusal ve uluslarası hukukta ne gerekiyorsa yapılacak. Bu ülkeyi bunlara kaptırmayız. Seçimden sonra bu devam edecek. Kim bu vatanı seviyorsa, yerliyse, milliyse bu meselenin üzerine gitmek durumunda. Manipülasyon amacıyla gazeteleri, TV'leri var. Kaynağı nereden buluyorlar? Pennsylvania'daki kişi mi kazanmış bu paraları?
Son Güncelleme: 08.10.2015 09:36
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
osman 2015-10-08 09:52:02

erdoğan davaso da küsmüştü, cemaate küstü, eski milletvekillerine küstü obamaya bir ara küstü barıştı