Eve gidince televizyon açmıyorum

09 Temmuz 2011 Cumartesi 07:47
Eve gidince televizyon açmıyorum






 

Simge Fıstıkoğlu, spor programlarıyla başladığı televizyonculuğa şu sıralar habercilikle devam ediyor. Habertürk TV'de hafta içi her gün '1 Gün' programını sunmaya başlayan Fıstıkoğlu, bu değişiklikten oldukça memnun. Şu anda yaptığı işin daha derinlikli olduğunu söyleyen Fıstıkoğlu, farklı konularda konuklarına soru sormaktan zevk alıyor.

Televizyon dünyası galiba kapısını size çok cömert açtı.

Başlangıç itibarıyla evet, çünkü televizyonculuk eğitimi almama rağmen görüşmeye gittiğim ilk günden sonra "Hemen yarın gel başla!" yanıtını aldım. Kapı çabuk açıldı ama ben o kapının açık kalması için zaman içinde ayağımı, kolumu koymak zorunda kaldım.

Spor sunmaya başladınız önce. Bu sizin tercihiniz miydi, önünüze mi bu seçenek çıktı?

Bana önerilen spordu, ama benim beklentilerime ve isteklerime de o an çok uydu. Televizyonculuğa başlarken benim hedefim kendimi geliştirmekti ve kendimi gösterebileceğim bir alan istiyordum. Beklentilerime uygun olan da spordu; çünkü kendimi gösterebileceğim, mücadele edebileceğim ve kendimi ortaya koyabileceğim bir alandı. Ben hayatta zevk almayı seven bir insanım, spordaki tatlı rekabet, kazanıldığı zaman yaşanan mutluluk bana cazip geldi. Bu yüzden de hiç düşünmeden 'evet' dedim. İyi ki öyle başlamışım diyorum çünkü tecrübe edindim.

Sporda kadın ekran yüzü olmak da oldukça avantajlı bir durum.

Kesinlikle. Sadece şu avantajı var, erkek izleyici kanallar arasında dolaşırken kadın moderatörü, sunucuyu kolay ayırt ediyor. Kadın diye kolay hatırlıyor ama programın hepsini izlemesi için kadın olmak yeterli olmuyor. Kapıyı daha kolay açıyor bu durum ama o kapının açık kalması için birçok erkekten daha çok mücadele etmek gerekiyor.

Siz spordan habere transfer oldunuz. İzleyici transferi de yaptınız mı?

Sanırım yaptım. (gülüşmeler) Öyle dönüşümler alıyorum, eğer öyleyse ne mutlu bana...

Haber programına geçtikten sonra hâkimiyet noktasında sıkıntı yaşadınız mı? Bizim fark ettiğimiz ya da edemediğimiz acemilikleriniz...

Prof. Dr. İbrahim Kabaoğlu'nu anons ederken anayasa hukukçusu olmasına rağmen ceza hukukçusu demiştim. (gülüşmeler) Sanırım ilk haftamdaydı, bir de takılmalar olmuştur. Şu ana kadar çok dramatik bir hata yapmadım.

Spordan sonra sevdiniz mi '1 Gün'ü?

Çok sevdim. (gülüşmeler)

Zaten size iyi gelmiş, gözlerinizden belli. Haber programını sizin için daha cazip kılan ne oldu?

Derinlikli olması, beni besliyor olması. Sporda başarılı olmak benim adıma daha garantili, 4,5 sene o alanda çalışmışım, belli bir noktaya gelmişim, Habertürk TV spor müdürü olmuşum. Birçok kişi için ideal bir yer. Ama kendime derinlik katabilmek, kariyerime çeşitlilik katabilmek için habere 'evet' dedim. Bana iyi gelen yanı spor da, siyaset de, müzik de, sinema da konuşabiliyorum. Daha çok soru sorabiliyorum.

Müdürlük gitti mi?

Henüz bana iletilen bir şey yok.

Haber kanallarının genel durumunu nasıl buluyorsunuz?

Haber kanallarında çalışanların işinin zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü çok vahşi bir rekabet var, gündem sürekli değişiyor ve biz sürekli belli konularla ilgili konuk bulmak zorundayız. Alanında uzmanlaşmış konuklar ne kadar kıymetli olduklarının farkında. (gülüşmeler) Dolayısıyla vahşi bir konuk kapma mücadelesi yaşanıyor. Yorucu bir tempo var. Ben ekranlarda bu kadar son dakika bantlarının dönmesinden yoruluyorum.

Yorgun durmuyorsunuz...

İşime âşığım, o yüzden yorulmuyorum; 4,5 yıl yorulmak için henüz erken. Televizyonculuğu maraton koşuculuğuna benzetiyorum, kendime öyle telkin ediyorum.

Televizyonda kadınlar arasında farkı ortaya ne koyuyor?

İhtiras ve zekâ. Çünkü öyle bir pasta var ki herkes daha büyük bir pay almak istiyor. Bir yılda çok ünlü olup çok para da kazanabilirsiniz ama oraya nasıl gelirsiniz o önemli. Benim kariyer planım sürdürülebilir bir başarı. Kimisi hırsıyla hemen olsun der ve ona göre hareket eder, kimisi de hayır geç olsun güç olmasın diyor, sabrediyor ve çalışıyor.

Sizi bu işten ne vazgeçirir?

Çok güzel bir soru ama bunu hiç düşünmedim bugüne dek. Her şeyden bir anda vazgeçebilirim. Çok sabırlıyımdır, yüz yıl sabrederim ama bir anda her şeyden vazgeçebilirim. Sadece bir şeyin benim canımı çok acıtması lazım.

Haber dışında izledikleriniz...

Eve gidince televizyon açmıyorum. İzleyecek bir şey bulamıyorum. Sinemada film izlemeyi çok seviyorum ama kaçırdığım filmleri DVD'den izliyorum. Lost'tan beri hiçbir dizi beni açmadı. Onu da ikinci sezondan sonra bıraktım saçmaladığı için. Hiçbir Türk dizisi beni çekmiyor. r.sezgin@zaman.com.tr

***

Gencim, güzelim, seni üzerim hedonizmi beni ürkütüyor!

Stüdyodaki piyanoyu alıp eve götürmek gibi hain planlarınız olduğunu biliyoruz. Müzik aşkınız nereden geliyor?

Sürekli 'Bir gün bu piyanoyu kaçıracağım' diyorum. (gülüşmeler) En büyük hayallerimden bir tanesi, kendime beyaz kuyruklu bir piyano almak. Piyano aşkım var ama bunun daha kapsayıcı olanı müzik aşkı. Müzik, olmazsa olmazım, bir sürü şeysiz yaşayabilirim ama müziksiz asla. En kötü ihtimalle kendi kendime söylerim.

Sanal alemde Serdar Ortaç'la ilgili " Türk gençliği üzerindeki etkisi on yıl sonra anlaşılacak" diye yazdınız. Nasıl bir etkisi olacak?

Çok etkisi olacağına inanıyorum. "Seni çöpe atacağım poşete yazık" felsefesinin Türk gençliği üzerindeki etkileri bana göre endişe verici olacak gibime geliyor. (gülüşmeler) Genel olarak Türk toplumundaki 'birini unutmam bir dakika sürer', 'iki üç tur attım, sinemaya gittim' mantığına üzülüyorum. Gencim, güzelim, seni üzerim hedonizmi beni ürkütüyor! Çünkü insanlara bu kadar eğlenceli gelen şey, bir gün gelecek, o kadar eğlenceli olmayacak. Bu insanları ciddi bir bunalım bekliyor. Yoksa isteyen Serdar Ortaç dinler, dinlemez .

Makarna tarifini bile kitaptan bakan kadınlardan mısınız, marifet sergileyebilenlerden mi?

Yemek yapmayı severim. Hepsinde iyiyimdir. Son zamanlarda mutfakta çok vakit geçiremiyorum ama tatlılarla aram iyidir, çünkü tatlı yemeyi çok severim. Zeytinyağlıları, sıcak yemekleri yapmayı severim. Bir sürü şeyi pişirebilirim yani.

Hep ciddiyet bir yere kadar. Gülme krizine girdiğiniz anlar...

Arkadaşlarımla ve ablamlayken. Ben kız lisesi mezunuyum, kadınlarla ilişkilerim samimiyet ve sahiliğe dayanıyor. Ablamla ikimizin modu yüksek olduğu an gerçekten gülme krizi geçiririz. Kız arkadaşlarımla gerçekten çok gülerim. Ceyhun Yılmaz'la çok gülerdim. Cem Yılmaz'a çok gülüyorum, reklamlarına bayılıyorum. Çocukların çok saf ama zekice yaptığı hareketleri beni çok güldürüyor. İronik bir biçimde güldüğümse kendini akıllı zanneden insanların tavırları. (gülüşmeler)

***

Şike operasyonu yeni Türkiye'nin dönüşümü

Sporda son yaşanan şike operasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Güzel yorumlar yapılıyor, yeni Türkiye'nin dönüşümlerinden biri de bu deniliyor. Katılıyorum, Türk futbolunda hep konuşulan ama bir türlü ispatlanamayan bir bulanıklık söz konusuydu. Bir türlü somutlaştırılamayan ama bahsedilen şüpheler vardı. Bu şüphelerin ortadan kalkması adına çok cesur bir adım atılıyor. Tabii ki suçlular varsa dilerim cezasını bulur ki Türk futbolu bir temiz eller operasyonuyla kendi içindeki bulanıklıklardan kurtulmuş olur. Ben cesur bir adım olduğunu ve devamının geleceğini düşünüyorum.

Yani yeni Türkiye'de her alanda bir temizlik var ve futbol da bundan nasibini aldı.

Bence öyle çünkü bu organize suç kapsamında yürütülen bir operasyon, bu çok önemli bir ayrıntı. Herkes şike operasyonu diyor, evet kulağa daha kolay geliyor ama bu bir şike operasyonu değil, aslında organize suç kapsamında yürütülen bir soruşturma. Özel yetkili cumhuriyet savcısının yürütüyor olması da bence çok önemli.

 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.