KASTAMONU (CİHAN)- Türkiye Sakatlar Derneği Kastamonu Şube Başkanı Serhat Yolasığmazoğlu, engellilerin de toplumun bir parçası olduğunu söyledi. Yolasığmazoğlu, kamunun ortak kullandığı alanlarda engellilerin birçok sorunlar yaşadığını anlatırken, İnsanlar için yapıldığı söylenen binalarda biz engellilerin, insan olduğunu unutanlara ne demeliyiz? diye konuştu.
Türkiye Sakatlar Derneği Kastamonu Şubesi tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle sağanak yağmur altında dernek binası önünden başlayarak, Cumhuriyet Meydanı'na kadar yürüyüş düzenledi. Engelliler, Atatürk ve Şehit Şerife Bacı anıtlarına çelenk bıraktı. Türkiye Sakatlar Derneği Kastamonu Şube Başkanı Serhat Yolasığmazoğlu, yürüyüşten önce yaptığı basın açıklamasında, Türk toplumunun yüzde 10'unun engelli olduğunu hatırlatarak, engellilerin de toplumun bir parçası olduğunu söyledi.
Türkiye Sakatlar Derneği Kastamonu Şube Başkanı Serhat Yolasığmazoğlu, yürüyüşten önce yaptığı basın açıklamasında, Türk toplumunun yüzde 10'unun engelli olduğunu hatırlatarak, engellilerin de toplumun bir parçası olduğunu söyledi. Yolasığmazoğlu, kamunun ortak kullandığı alanlarda engellilerin birçok sorunlar yaşadığını belirterek, şöyle konuştu: ''Okullara, resmi dairelere, bankalara, düğün salonlarına, alışveriş merkezlerine ve daha birçok kocaman kocaman, anlı şanlı, süslü binalara hatırlanmamışsak nasıl girebiliriz- İnsanlar için yapıldığı söylenen binalarda biz engellilerin, insan olduğunu unutanlara ne demeliyiz- O binaları yaparken, yaptırırken uymak zorunda oldukları standartların engellilerle ilgili kısmını es geçiveren, binaları bitirdiklerinde anlı şanlı törenlerle açılışlar yapan, açılış maliyeti kadar tutmayan, engelli ulaşım önlemlerini almayanlara ne demeliyiz- Bizlere, nüfusun yüzde 10'unun engellilerden oluşmasına rağmen engellileri göremediklerini söylüyorlar. Şimdi cevap veriyoruz, 'O insanlar yüzünden görmüyorsunuz biz engellileri.' Onlar yüzünden bizi potansiyel ihtiyaçlı görüyorsunuz. Çünkü engellilerin okuyabileceği okullar olmadı, okutulmadık. Tedavi imkanlarımız ve sosyal güvencemiz olmadığından tedavi olamadık. İstihdamımız kontenjana tabiydi, kontenjanımız da bütçeye. Nedense bu hususta bütçe hep açık verdi. Çırak olamadık, dolayısıyla meslek sahibi de olamadık.''
CİHAN
