Komplo teorisi mi? Gerçek mi? Terör saldırılarında ağır ihmaller

Paris'i kana bulayan son terör saldırıları öncesi ve sonrası ortaya çıkan bilgiler okuyanları hayrete düşürüyor. Tüm uyarılara rağmen teröristlere karşı önlem almayan hükümetlerin terör eylemlerinden ne gibi çıkarı olabilir ki?

01 Aralık 2015 Salı 02:07
Komplo teorisi mi? Gerçek mi? Terör saldırılarında ağır ihmaller






Komplo teorisi mi? Gerçek mi? Terör saldırılarında ağır ihmaller

Dünyayı sarsan son terör olaylarında birbiri ardına dizilen ihmaller, tesadüfler, ilginç rastlantılar ve dudak uçuklatan bilgiler, teröristlerin Avrupa ülkeleri hatta Amerika'da bile elini kolunu sallaya sallaya dolaştığı, kimilerinin adeta kendi pasaportlarıyla dünya turuna çıktığını gösteriyor. AKŞAM Gazetesi'nden Kayahan Uğur'un kaleme aldığı 'Terörle mücadelede akıl tutulması' başlıklı analizde önemli detaylar gözler önüne seriliyor. Amerika Birleşik Devletleri'ni Ortadoğu ve Afganistan'a askeri müdühaleye, işgal ve katliamlara varan saldırılara sürükleyen 11 Eylül olaylarından son Paris saldırısına kadar ortaya atılan komplo idialarını bir kenara bırakan Kayahan Uğur'a göre kanlı eylemler adeta geliyorum diye haykırmış.


FRANSA'YI GAZETELER, AJANSLAR, POLİS VE ÜLKELER UYARMIŞ...

Paris'teki kanlı saldırılar öncesi aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda ülkenin, gazetelerin hatta haber ajanslarının bile uyardığı ortaya çıktı. Uğur'un analizinden çarpıcı notlar:

Son yıllardaki terör eylemlerini yakından izleyenler birbirinden tuhaf ve anlaşılması güç olaylarla karşılaşıyor. O kadar inanılmaz gelişmelere, akılla izah edilemeyecek olgulara rastlanıyor ki, tüm bunlar insanlara "yok artık" dedirtiyor. Reuters haber ajansı bile, 22 Kasım tarihli bülteninde, Fransa Hükümeti'nin 13 Kasım saldırısından önce defalarca uyarılmış olmasına rağmen "hiçbir kırmızı uyarı bayrağına aldırmamasını" kuşkuyla karşılıyor. Bu uyarıları yapanlar arasında, teröristleri önceden tutuklayıp Belçika’ya gönderen Türkiye de var. Ama Avrupa’da serbest bırakılmışlar, onlara adeta yol verilmiş ve şimdi sanki istenilen hedefe ulaşılmış gibi. İşte son yıllarda aklın sınırlarını zorlayan olaylar:

TERÖRİSTLER PASAPORLARIYLA GEZMİŞ TOZMUŞ

Paris saldırılarıyla ilgili soruşturmada, Stade de France yakınlarında öldürülen bir eylemcinin üzerinde hemen bir Suriye pasaportu bulunuverdi (15 Kasım 2015 - Le Monde). Olaydan sonra Suriye’deki bombardımanlara hız vereceğini söyleyen Fransa Devlet Başkanı François Hollande bunu bir dayanak yaptı. Paris saldırısına katılan eylemciler neden kuşkulu bir belge olan Suriye pasaportuyla dolaştılar ve böylece çabuk bir şekilde kimliklerini belli ettiler?

KATLİAM SİLAHINI SATMAK İSTEYEN TERÖRİST

Buna benzer onlarca inanılmaz olaydan biri de 24 Mayıs 2014 tarihinde Brüksel’de meydana gelir. Mehdi Nemmouche adlı Cezayir asıllı bir Fransız, Yahudi Müzesi’ni basarak 4 kişiyi öldürür. Sonra elini kolunu sallayarak çıkar ve sürekli kontrol altındaki Amsterdam-Brüksel-Marsilya enternasyonal hızlı trenine biner. Silahı da yanındadır ve nasılsa kontroldan kurtulur ama Marsilya Garı’nda  tesadüfi! bir gümrük kontrolünde sırf o silah nedeniyle yakalanır. Nemmouche’un ifadesine göre silahı Brüksel’de atmamasının nedeni onu satmak istemesidir.

TERÖR SALDIRISINDAN ÖNCE DÜNYA TURU

Bir teröristin kirli silah satmayla neden uğraştığı bir yana, tren biletinin fiyatı hesaba katıldığında bu çok saçma bir gerekçedir. (1 Haziran 2014, La Liberation) Kaldı ki bu Cezayir kökenli genç eylemden hemen önce Londra, İstanbul, Malezya, Bangkok, Beyrut, Suriye derken neredeyse dünyayı birkaç kez kez dolaşmış.

ATEŞ KRATERİNDE YANMAYAN PASAPORT

Aynı şekilde 11 Eylül’de Pensilvanya Shaksville’de araziye düşen dördüncü uçağın enkazı arasında bulunduğu iddia edilen kısmen yanmış pasaportta terörist zanlısının adı, soyadı, fotoğrafı belirgindi. Sorun şuradaydı ki, uçağın düştüğü yerde büyük bir krater ortaya çıkmıştı ve orada uçağın değil motoru veya gövdesi en küçük parçası bile erimişti (10 Eylül 2002 ABD Kongresi Raporu).

OTOMOBİLDE KİMLİĞİNİ BIRAKAN TERÖRİST!

Charlie Hebdo olayında polis,  Kuaşi kardeşlerin en büyüğünün kimlik kartını Paris’in kuzeydoğusunda terk edilmiş olan otomobilde buldu. Bu belgeyi bulur bulmaz da hemen eylemi yapanların ‘Fransız cihatçılarının öncüleri’ olduğunu açıkladı. O kadar soğukkanlılıkla eylemler organize eden ve tamamen profesyonelce davranan teröristler nasıl olmuştu da en basit hırsızın bile yapmayacağı hataları yapmışlardı? (8 Ocak 2015, Le Point).

İKİZ KULELER ERİDİ PASAPORT YANMADI!

11 Eylül saldırılarından sonra da ABD polisi FBI, yerle bir olmuş ikiz kulelerin yakınında sapasağlam vaziyette bir pasaport bulmuştu. Bu bir mucizeydi. Uçağın çarpış şiddetinden binaların taşıyıcı çelik kolonları erirken bu sıradan kâğıt belge tutuşmadı bile (10 Eylül 2002 ABD Kongresi Raporu). Hani halkın kimi zaman inandığı hurafelerdeki yangında tutuşmayan muska gibi!

Yorum yapmadan İNANMAK MI?

11 Eylül’den sonra inanılmaz olaylar günlük yaşamımızın parçası oldu. Komplo teorilerini savunanlar veya teröre basit açıklamalar getirenler adeta kışkırtılıyor. Ama soru soran herkes ‘komplo teorisi’yle suçlanıyor. Mantık yürütmek yasak, bize söylenenlere inanmamız bile değil, sadece söylenenleri hiç düşünmeden tekrarlamamız empoze ediliyor. George Orwell’in "1984" romanındaki totaliter bürokratik rejim çağına girmiş bulunuyoruz. Organize terör, beynimizi felç etmek, her türlü araçla bizi kontrol etmek ve robotlaştırmak isteyenlerin yöntemi olmalı.

POLİS EVİNİ SARDI, KAÇTI, TELEFON KLÜBESİNDEN GAZETELERİ ARADI GERİ DÖNDÜ!

Fransa’da 11 Mart 2012’de Muhammed Merah adlı Cezayir asıllı bir genç,  bir araba satışı sırasında tanıdığı yine Müslüman kökenli bir askeri öldürür. Bir terör olayı gibi gösterilen bu cinayetten sonra Toulouse’daki evi onlarca polis tarafından sarılan Merah, onları atlatarak dışarı çıkar, bir telefon kulübesinden medyaya seslenir, sonra yine gizlice evine girer. Merah, evinde pencere yanındayken uzaktan ateş eden keskin nişancı bir özel tim mensubu tarafından öldürülür. Mahkeme keskin nişancının meşru müdafaa için ateş ettiğine hükmeder. (28 Mart 2012, ‘Le Parisien’)

O DERGİYE 200 BİN EURO'YU KİM VERDİ?

İlginç hatta cok dikkat çekici bir açıklama ‘Le Parisien’ adlı gazetenin 18 Ekim 2015 tarihli sayısından. 7 Ocak'ta öldürülen Charlie Hebdo ekibinin en önemli siması Charb’ın (Stéphan Charbonnie) 4 yıldır birlikte yaşadığı Valérie M, şaşırtıcı gerçeği açıkladı. Aslında Charlie Hebdo ekonomik kriz nedeniyle kapanacaktı. Charb herkese başvuruyor, yardım istiyordu.

ŞÜPHELİ RENAULT POLİS ARABASI MI?

En son 200 bin euroluk açık kalmış ve saldırıdan bir müddet önce Ortadoğulu çok zengin ve tanınmış biri bu parayı bir kalemde Charb’a elden vermişti. Eğer Charb bu parayı almasaydı, muhtemelen Charlie Hebdo kapanacak, saldırı olmayacaktı. Bu kişi bu parayı neden vermişti? Saldırının olduğu sabah kruvasan almaya giden Charb'ın gördüğü camları karartılmış Renault polise mi aitti?
Son Güncelleme: 01.12.2015 02:11
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.