"Müslümanlara eşit hak İslam düşmanlığını önler"

06 Aralık 2012 Perşembe 12:55






BERLİN (CİHAN)- Alman İslam Konferansı (DIK), Berlin'de düzenlediği iki günlük sempozyumda Müslüman ve İslam düşmanlığı sorununu masaya yatırdı. Bu sorunla mücadele ve çözüm önerileri üzerinde kafa yoran katılımcılar, Müslüman olduğu için Müslümanlara düşmanlık beslenmesini ırkçılık ve insanlık düşmanlığıyla eşit tuttu. Çoğulcu toplumun bu sorunun çözümünde kilit rol oynadığı belirtilirken, İslam'ın devlet tarafından tanınması ve diğer dinlerle eşit seviyede kabul edilmesi gerektiği vurgulandı.

İslam Konferansı'nın bünyesinde kurulan çalışma grubu, Müslüman düşmanlığı fenomeni ve mücadele stratejisi başlıklı iki günlük sempozyumda Müslüman ve İslam düşmanlığı sorununu ele aldı. Bielefeld Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andreas Zick, sempozyumun açılışında Almanya'daki İslam düşmanlığı sorunuyla ilgili bir sunum yaptı. Zick'in eğitim seviyeleri, okul notları aynı olan 3 bayanla ilgili yaptığı araştırma dikkat çekti. İsim ve resimleri farklı, ancak karnenin içeriği aynı olan Alman, Leh ve başı örtülü bir Müslüman bayanın başvuru formunu değerlendiren deneklerin büyük çoğunluğu, Müslüman bayanın başvuruda bulunduğu psikoloji fakültesini tamamlayamayacağını, eğitimde başarısız olacağına inandığını belirtti. Zick'in paylaştığı diğer bir veri ise Almanların yüzde 53'ünün İslam'ı `hoşgörüsüzlük dini' olarak görmesiydi.

MÜSLÜMAN DÜŞMANLIĞI İNSANLIK DÜŞMANLIĞIDIR

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Din ve İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü Prof.Dr. Heiner Bielefeldt ise İslam ve Müslüman karşıtı eylemleriyle gündeme gelenlerin kendilerini `İfade özgürlüğünün son kahramanı' olarak lanse etmeye çalıştıklarını söyledi. Geert Wilders veya Thilo Sarrazin'in hiçbir kahraman tarafları yok. diyen Bielefeldt, Müslümanların bilgilendirme yaparak ve kamuya çıkarak nefret dolu konuşmalara karşı mücadele etmeleri gerektiğini belirtti. Almanya'da Müslüman düşmanlığının yaygınlaşmaya başladığını gözlemlediğini ifade eden Bielefeldt, Müslümanlara Müslüman olduğu için düşmanlık beslemenin ırkçılık ve insanlık düşmanlığı olduğunu vurguladı. Bielefeldt, sünnet tartışmalarını dile getirerek, Müslümanlara karşı dini ayrımcılığın `agresif laiklik' belirtisi olduğunu söyledi. Bu tartışmaları `tamamen uygunsuz' diye değerlendiren Bielefeldt, yasa çıkartılmasına rağmen Müslümanlara karşı oluşan önyargıların ortadan kaldırılamayacağına dikkat çekti.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Federal İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Klaus-Dieter Fritsche, toplumdaki aşırı eğilimlere karşı mücadelenin DIK'nın hedeflerinden biri olduğunu ifade etti. Alman devletinin burada yaşayan Müslümanlara yönelik olumsuz tavırları gidermekle yükümlü olduğunu söyleyen Fritsche, ifade özgürlüğünün bir bine ve din mensuplarına saldırıda bulunmak için suistimal edilemeyeceğini vurguladı. İslam düşmanlığına karşı mücadele etmek ve bu sorunu önlemek için Fritsche şu iki çözümü önerdi: Çoğulcu toplumda çok kültürlülük ve çok dinliliğin pozitif algılanması desteklenmeli. Bu ise bilgilendirmek ve insanların bu konuya duyarlı olmalarını sağlamakla olur. Fritsche'nin diğer önerisi ise İslami kuruluşların kendilerini aşırılıktan arındırması oldu.

MÜSLÜMANLARA EŞİT HAK İSLAM DÜŞMANLIĞINI ÖNLER

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Hamburg Eyalet Teşkilat Başkanı Dr. Zekeriya Altuğ ise Sorunun ana faktörü çoğulcu toplulukta İslam'a karşı mevcut olan önyargılar. Bu şiddete kadar uzanan düşmanlık seviyesinde ortaya çıkıyor. Bu aynı zamanda da kendilerini ırkçı saymayan kişilerde de Müslümanlara karşı antipati olarak kendini gösteriyor. Toplumda bu dışlamalar olduğu müddetçe Müslüman düşmanlığı yenilemeyecek. dedi. Aşırı uçların bu önyargılardan beslenmeye çalıştığına dikkat çeken Altuğ, şöyle devam etti: Örneğin başörtüsü yasağı, her ne kadar da bazı eyaletlerde az sayıdaki öğretmenleri etkiliyorsa da, bu yasağın topluma verdiği mesajdan dolayı bayanlar başörtülerinden dolayı iş bulmakta zorlanıyor. Aynı şekilde de sünnet tartışmaları Müslümanların barbar gibi algılanmasına yol açtı.

Müslüman ve İslam düşmanlığına karşı çözüm yolu öneren Altuğ, İslam ve Müslümanların Almanya'nın bir parçası olduğuna dair güçlü mesajların verilmesi gerekiyor. Müslümanların buranın vatandaşı, bu toplumun bir parçası olduğu söylenmeli ve İslam dini diğer dinlerle eşit tutulmalı. Bu güçlü mesajlarla toplumdaki algı yavaş yavaş olumluya dönecektir. dedi. Altuğ, bunun söylemlerle sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak, Müslümanlara aynı haklar verilmeli. Federal ve eyaletler düzeyinde İslam'ın Hristiyanlıkla eşit bir din olduğu net bir şekilde ortaya konmalı. şeklinde konuştu. CİHAN
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.