Güneydoğu Anadolu bölgesi ile ilgili düşüncelerimde; bir insanı zorla Türk yapmak, Türkleştirmek gibi bir arayış içinde olmadığımı öncelikle vurgulamak isterim.  Ve tekrar altını çizerek belirtmeliyim ki, Türk olduğum için gurur duymakla beraber ırkçılığın her türlü ifade şekline de karşıyım.

Bizim bakış açımız, şudur, şu olmalıdır:

“...En büyük ödevimiz, milli bütünleşmedir... Milli sınırlarımız içerisinde yaşayan, bölücü olmayan, milli değerlerimizi kabul eden her şahsı Türk biliyoruz... Bu kutsal vatan; doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine yüzyıllar içinde aynı potada yaşamış, karışmış insanların vatanıdır!..

Bu bakış açısı, aslında bu vatanı seven herkesin ortak bakış açısı olmalıdır! Böyle olduğunda zaten sorunlar da kendiliğinden çözülmeye başlayacakır.

Aslında Kürt ve Türk halklarının yaşantısına, gelenek ve göreneklerine, ezgilere, kullandığı sözcüklere baktığınızda aynı köke mensup olduklarını, aynı kültürün parçaları olduklarını rahatlıkla görmek mümkündür. Benzerlikleri örneklendirirsek siz de şaşıracaksınız:

--Zazalar, Göktürkler’de “Yer Tanrısı” adı olan (Omay)a “Homay”, (Oda)ya ise “Hode-Hude” derler. Göktürkler’de bir çeşit çocuk ayakkabısı olan (Edike)ye, “Hedik” derler. (İbrişim)e, “Hevrişim”, (Hendeke)ye, “Endek” derler.

--Kıpçaklarda da olduğu gibi Kürtlerin (Y) sesini yutarak konuştukları görülür; Yiğit’e “Eğit-Igit” denir. Yem’e “Em” denir. Yemiş’e “Emiş” denir. Yurt’a “Urt”; Yelek’e “Elek”, Yılan’a ise “İlan” derler.

--Kürtler; “Gelin”e  “Bük-Buge” derler. Çağatay ve Kazak Türkçesinde de “Biyge-Biğe”denir. Kazan Türkleri de “Bike” der.

--Çocuk “Çocukh”dur, Dernek “Dirnek”tir, Duvak “Duvakh”tır, Hanım “Khanum-Khanim”dir, Hısım “Khızım-Khuzum”dur, Boy “Boy”dur, Beşik “Beşik-Pişik”tir, Baldız “Balduz-Baltuz”dur, Başlık “Başlıkh”tır

Bu tür yüzlerce karşılaştırmalı örnekler sıralanabilir. Kürtçe’de kullanılan sözcüklerin yaklaşık % 35’nin eski Türkçe’de var olduğu görülür. Nitekim Petersburg  Akademisi tarafından yayınlanan sözlükteki 8388 kelimenin 3080’nin eski Türkmence olduğu yazılıdır. Gerek Türkçe, gerekse diğer dillerden (2000 kelime Arapça, 1030 kelime Farsça vs) alınan kelimelerin zaman içinde bazen şeklini, bazen de anlamını değiştirdiği, böylece her şeyi ile karm karışık bir dil ortaya çıkmıştır. “Örneğin “Varmak” mastarından oluşan “Var” emri değişmiş, “Vere=Vara=(gel)’ye dönüşmüş ve bundan da Vira (bura, burayı), Virda (burada, buraya) sözcükleri oluşmuştur. (Em.Kur. Alb. Necati Ökse, Van Gölü ve Fırat Nehri Çevresinde Yaşayan Türkler, sh. 41, Genkur Basımevi 1976 Ankara)

Yine yanlış anlaşılmasın, benimki sadece tespitleri sizlerle paylaşmaktır. Maksat havasını, suyunu paylaştığımız, nimetlerinden faydalandığımız vatanın bütünlüğünü ortaya koymak ve çok fazla farkımız olmadığını hatırlatmaktır...

(*) Konuyla ilgili tesbitlerimizi bir sonraki yazımızda paylaşacağız. Ya da takdirlerinize bırakacağız.  İSMAİL CENGİZ
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.