Diyarbakır Barosu'ndan Cizre raporu: İç güvenlik paketinin pilot olarak uygulandığı yer

Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, () - ŞIRNAK'ın Cizre İlçesi'ndeki olaylara ilişkin Diyarbakır Barosu'nun çeşitli derneklerle hazırladığı rapor açıklandı. Raporda "Devletin gücünü yaşam hakkı ihlali ile sonuçlandıracak şekilde...

30 Ocak 2015 Cuma 14:19
Diyarbakır Barosu'ndan Cizre raporu: İç güvenlik paketinin pilot olarak uygulandığı yer






Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, () - ŞIRNAK'ın Cizre İlçesi'ndeki olaylara ilişkin Diyarbakır Barosu'nun çeşitli derneklerle hazırladığı rapor açıklandı. Raporda "Devletin gücünü yaşam hakkı ihlali ile sonuçlandıracak şekilde kullanan kamu görevlilerinin bir an önce tespit edilerek yargılanması gerekmektedir. Cizre İç Güvenlik Paketi'nin pilot olarak uygulandığı yerdir. Bu nedenle hiçbir tartışmaya yer bırakmadan bu paketin Meclis gündeminden çıkarılması gerekiyor" denildi.
Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde meydana gelen olaylarla ilgili Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Mezopotamya Hukukçular Derneği ve Asrın Hukuk Bürosu tarafından oluşturulan inceleme heyeti çalışmalarını tamamladı. Heyet üyelerinin Cizre'de yaptığı görüşmeler sonucu hazırlanan rapor bugün bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. Basın toplantısında raporu okuyan avukat Mehmet Öner, inceleme sırasında Cizre ve Silopi'de 7 kişinin hayatını kaybetmesi ile ilgili çalışma yaptıklarını belirterek, "Cizre Kaymakamı Şamil Horasanlı, soruşturmayı yürüten savcılar, tanıkları ve mağdur ailelerle görüşülmüştür" dedi.
"BİRİLERİ ORTAMI GEREREK FARKLI ŞEYLER YAPMAK İSTİYOR"
Cizre Kaymakamı Şamil Horasanlı ile yaptıkları görüşmede olaylarla ilgili bilgi aldıklarını söyleyen Öner, "Kaymakam olayların başında kimseye müdahale etmediklerini, birilerinin ortamı gerdiğini ve farklı şeyler yapmak istediklerini belirtmiştir. Yapılan görüşmede yine özellikle çocukların öne sürüldüğünü, çocukların kullanıldığını, bu yüzden ellerinin kollarının bağlı kaldığını açıklamıştır. 6-7 Ekim günü tüm taşlamalara rağmen inatla gaz attırmadıklarını, emniyet güçlerine müdahale etmemeleri için talimat verdiğini, yaşanan olaylar devlet içinde herhangi bir birim tarafından çıkarılıyorsa, bunu ortaya çıkarmanın boyunlarının borcu olduğunu belirtmiştir. Zırhlı araçların plakalarının 3 gün dayanabildiğini, araçların plakasız olması gibi kasti bir davranışın bulunmadığını, araçlarda plaka bulunmamasından dolayı halkın rahatsızlığı söz konusu olduğunda plakaların takılması talimatı verdiğini, bundan sonra bu konuda hassas olacaklarını söylemiştir. Kaymakam, Nihat Kazanhan olayı için ekip oluşturulduğunu, bunun için 14 Ocak 2015 tarihinde gece 02.00'ye kadar telsiz konuşmaları üzerine bizzat kendisinin çalışma yaptığını, polislerde bulunduğu iddia edilen pompalı tüfekler konusunda da araştırma yapıldığını, ancak çocukların ellerinde de Kobani olaylarında yağmalanan pompalı tüfeklerin bulunduğunu, Barış'ın ölümünün de bu şekilde olmuş olabileceği, ilçedeki elektrik kesintilerinin Kaymakamlık talimatı olmadığını, bu hususun TEDAŞ'ı ilgilendirdiğini belirtmiştir" dedi.
"SAVCI ISRARLA GİZLİLİK KARARINI GÖSTERMEDİ"

Olaylarla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı ile görüştüklerini de belirten avukat Mehmet Öner, "Görüşmede dosyalara dair gizlilik kararları bulunduğunu, araştırmalarının devam ettiğini ve bunun için dosyaların poliste olduğu belirtmişlerdir. Savcılık bu görüşmede ısrarlara rağmen gizlilik kararını heyette yeralan avukatlara göstermemiştir. Daha sonra gizlilik kararına rağmen gösterilmesi zorunlu olan belgelerin ısrarla talep edilmesi üzerine, gizlilik kararı olmadığı anlaşılmıştır. Dosya incelemelerinde, dosyaların, pratisyen hekim tarafından düzenlenen ölü muayene tutanakları ve olay esnasında yaralanan iki kişinin ifadesinden ibaret olduğu görülmüştür. Tutanaklarla ölümün ateşli silah yaralanmasından meydana geldiği belirtilmiştir. Soruşturmada olay yeri incelemesi yapılmamış olması nedeniyle olay yeri inceleme tutanaklarının olmadığı, kamera kayıtlarının tespitine ilişkin araştırılmaların yapılmadığı, tanık beyanlarının bulunmadığı ve herhangi kriminal incelemenin yapılmadığı görülmüştür. Soruşturmayı yürüten savcı yaşanan olayların kesintisiz devam etmesi nedeniyle, can güvenliği riski kaynaklı kolluğun olay yerine gidememesi gerekçesi ile etkin bir soruşturma yapılamadığını belirtmiştir.Ümit Kurt'un ölümünü soruşturan savcı herhangi bir gizlilik kararı olmamasına rağmen dosyayı incelememize izin vermedi. Başsavcı ile yapılan görüşme ve talebimizi yazılı olarak sunmamız üzerine dosyayı incelememize izin verildi" diye konuştu.
"POLİS DAHA ÖNCE KULLANDIĞINDAN FARKLI SİLAH KULLANIYOR"
Bütün ölümler incelendiğinde olayların faillerinin polisler olduğu yönünde izlenimler edindiklerini belirten Mehmet Öner, "Yaşamını kaybeden kişilerde, ateş edilen bölgelerde derin ve geniş yaraların oluştuğu, polisin daha önceki kullandığı silahlardan farklı silahlar kullandığı yönünde izlenimler edinilmiştir. Ayrıca ilçede çok sayıda yaralının gözaltı ve soruşturma tehdidi altında hastaneye dahi gidemedikleri tarafımıza iletilmiştir. Vatandaşlarca tarafımıza iletilen akşam başladığı gibi elektriklerin kesildiğini, polis araçlarının plakasız olduğu şeklindedir" dedi.
"CİZRE İÇ GÜVENLİK PAKETİNİN PİLOT OLARAK UYGULANDIĞI YERDİR"
Cizre'de halkın ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının güvenlik güçlerince engellendiğini iddia eden Öner, "Kolluğun hedef gözeterek rastgele ateş saçtığı ve yaşam hakkını ihlal ettiği tespit edilmiştir. Ölüm olaylarına ilişkin yürütülen soruşturmaların, özen ve titizlikle yürütülmediği gözlemlenmiştir. Kolluk görevlilerinin tutum ve davranışlarıyla olayların büyümesine sebep oldukları gözlemlenmiştir. Cizre olaylarında kolluk kuvvetlerinin yaklaşımı ve hükümetin açıklamaları Kürt toplumunda çözüm sürecine yönelik samimiyette dair inancı zedelediği gözlemlenmiştir. Cizre'de 1990'larda yaşanan ve bugünlerde yaşanan olaylar arasındaki benzerlik toplumda derin kaygılar uyandırmıştır. Durumun tüm yönleriyle açığa çıkarılması, faillerin yargılanması ve tüm aşamalarda şeffaflığın sağlanması bir zorunluluktur. Bunun için öncelikle milletvekillerinden oluşan araştırma heyetinin kurulmasını ve bu heyetin bir an önce Cizre'ye giderek gerekli çalışmaları yapması gerekmektedir. Devletin gücünü yaşam hak ihlali ile sonuçlandıracak şekilde kullanan kamu görevlilerinin bir an önce tespit edilerek yargılanması gerekmektedir. Cizre İç Güvenlik paketinin pilot olarak uygulandığı yerdir. Bu nedenle hiçbir tartışmaya yer bırakmadan bu paketin meclis gündeminden çıkarılması gerekiyor. Kürt meselesinin çözümüne yönelik başlatılan diyalog ve müzakere sürecine karşın yaşanan olaylar vatandaşta, devletin ve hükümetin soruna yönelik bakış açısının değişmediği algısını uyandırmıştır. Bu husus sürece yönelik hükümet yaklaşımının sorgulanmasına yol açmakta, hükümetin çözüm sürecinde samimiyetine yönelik kuşkular doğurmaktadır. Bu konuda çözüme yönelik hükümetten yana pratik adımların atılması sürece ivme kazandıracağı gibi hayatın normalleşmesini de sağlayacaktır" diye konuştu.

FOTOĞRAFLI

 

 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.