Çok olmuş yazmayalı dedim kendi kendime….
Araya biraz aile sağlık sorunları girdi. Bütün fabrika ayarlarımı kaybettim desem inanır mısınız… 

Ben dedim 
Beeeeen…
Uğruna 
Neredeyse yirmi yılını veren
Bi yirmi yıl daha olsa onu da vermeye hazır olan
Dünya ya meydan okuyan
Uğruna
Benim diyen sözüm ona efelere  kafa tutan
Prens Albert'e bile Merciii diyen
Uğruna
Günlerce sabahlara kadar ağlayıp bir sonra ki güne hazır asker olan
Uğruna
Bazı geceler yarı aç değil onun fotoğrafı ile tok uyuyan
Uğruna
Kabullenilmeyecek şartlara eyyvallah  eden
Ama yılmayan ben!!!
Yenilmeyen ben…
Onun gücü ile ayakta kalıp Panter olan ben
En zor şartlarda bile ne sigara ne sakinleştirici almayan ben
Alkolik bile olmayan ben…
Fatih bey amcamın köprüsünden geçerken bunların hepsini yitirdim bir an…..
İntiharın geçiş kapısıydı sanki orası ve ben nerdeyse kapıyı çalıyordum….
Neredeyse hayata karşı frene basıyor
El frenini çekiyor arabadan iniyor ve kendimi boşluğa bırakıyordum….
En zor şartlarda bile bir an kendimi bırakmadığım
zihnimi
bedenimi
kalbimi
ailemi
mücadelemi
kim olduğumu
ne olduğumu 
düşünmeden kendimi boşluğa bırakıyordum….
Birgün bile intiharı düşünmeyen ben
Neredeyse….
çeyrek kala da değildim
salise kaladaydım….
Biricik 
Bi tanecik
Zeytin gözlü
Su damlası
Yüreğimin tınısı
Gülüşümün akarsuyu
Kader oyunumun zarı
Burnumun sızısı
Kalbimin davulcusu
Tek kullanımlık yaşamımın en güzel hediyesi
Kızım
Yarım
Yarın'ıma kanser demişlerdi.
Ve noktayı koymuşlardı.

Yaşam şeridim hızlıca akmıştı önümden o an. Nasıl oluyorsa kırk yıl saniyelere sığmıştı. Acıları tatlıları kaçışları yatışları gelmeleri gitmeleri sevişmeleri oynaşmaları ağlaması gülmeleri
hepsi
her bişeyi saniler içinde akıp geçmişti gözümün önünden ve film bitmişti.

Eee bile diyemedim…
soluğum içime kaçmış
biri gırtlağıma oturmuş o da çıkamıyordu sanki...

Evet azrail sanki intihar hissi ile gelmişti bana. 
Al canımı git demeye hazırdım.
Kanıra kanıra bağıra bağıra göz yaşlarımdan önümü göremiyor gözlerimi silmeye çalışıyordum ki köprü bitmişti bile. 
Evin önüne getirmişti arabam beni. Sanki ben ağma,  arabam da benim eğitimli köpeğimdi. Tam kapıdan giriyordum... dünya tatlısı komşum gördü kör halimi. Kendim gibi uçuk kaçık olan komşum
buraya fazla olan komşum
her şeyi ile tadında kıvamında olan komşum o an beni hayata döndüren melek olacağını bilmiyordu oysa.
Perişan halimi görmüş kapısını sonuna kadar açıp içeri çekmişti beni. 
İntihar etmeyi düşündüm köprü de dediğim de
içimde ki panterim arslanım kaplanım hepsi tüm yırtıcı hayvanlar sanki ona geçmişti.
Yerle bir etmişti beni kendi sağlık hikayesi ile…
Ve sonuna şunu eklemişti;
O köprüyü kızınla birlikte geçiceksin…
sımsıkı tutucaksın elini
ve yolun sonuna kadar soluğunu sümüğünü tutup 
sana yaslanan omuzuna destek olup geçiceksiniz o yolu…
onun şu an sadece sana ihtiyacı var. En çok sana bir tek sana ihtiyacı var…

Bana kahve vermişti ama sanki içine taşları kayaları koymuştu. Yüreğim taş kesmişti çünkü o an.
Gözyaşımlarım kurak bir çöl deryası gibi kurumuştu anında….
Benim tek korkum kızımın böyle bir durumu duygusal olarak kaldıramayacağını hissetmekti. Altından kalkamayacak kadar zayıf oluşuydu duygusal oluşuydu. 
Ve onu o halde göremeyecek kadar onu çok seviyor oluşumdu. 
Ama haklıydı Nilgün…
Ona o gücü ben verecektim
Düştüğünde üstüme düşmeliydi
Ve ben onu yumuşacık kaldırmalıydım tekrar

Ardından imdadıma dostalrım yetişmişti…
Dördü beşi bir olmuş tek bir yürek olmuş işlerinden güçlerinden mutfaklarından zamanlarından bereketlerinden ceplerinden çalıp çalıp bana destek olacak zemini yaratıyorlardı. Onların bu davranışları sanki allahın eli gibiydi…
Nasıl garip bir ikilem arasında kalmıştım size anlatamam…
bir tarafta acımdan ölüyorum kızım için
bir taraftan da mananın bittiği bu düzende 
bakıldığında sadece benden ders alan öğrencilererimin ( can dostlarımın ) karşısında mutlulktan ölüyordum…
İçim de hem acım büyüyor
Hem sevinç büyüyordu….
O sevinç sayesinde bir artı bir eksiyi götürüyordu.

whatsapp  denilen teknolojik buluş aramızda tek bir dil olmuştu. Sabah akşam her biri sürekli soruyor tahlilleri istiyor araştırıyor yemek gönderiyor doktor randevusu alıyor uyarılarda bulunuyor moral veriyor…… Tek bir dil olmuşlardı elimin altında ve her an….
Bunun yanında akrabalarım diğer arkadaş ve dostlarım da yalnız bırakmamışlardı….
Her birinin her gün bitmek bilmeyen duaları kızımın üzerinde bulut oluşturmuştu. Onu koruyan sakınan bir bulut.

Nihayet…
sayısız doktor ziyaret ve kontrollerinden sonra operasyon kaçınılmaz olup Dalak denen ümmin organ alınmış ve içinde ki 11 cm büyüklüğünde ki  kist de patolojiden temiz gelmişti. Kanser değil epidermal bir kist denmişti. 

Koro halinde herkes derin bir ohhh çekti sanki….

Hayatın acı şakası gibi bi şii olmuştu bu….
Elbette, herkes kendi payına düşen dersler çıkarmıştı ama nasıl yaniiii demekten de alamıyordu insan kendini.
Bir süre donuk kaldım dona kaldım
Olay geçti bitti ama ben bomboş kaldım 
Kimim neyim oldum
Böle işte dostlar….
Hal böle olunca ben de bir süre kapattım dünyaya kendimi…
Bedenimi
Kalbi mi
Dişiliğimi
Seksimi
Sesimi
Soluğumu
Taaa kiiii! 

HAYATIMDA SADECE SEN OLSAN YETER BANA 
başlığını yazıncaya kadar :)))
Aynen böyle dedi bana…
O an nasıl etkilendiğimi size anlatamam….Hani filmlerde olur ya bir çekim vardır hani her şey döner…döner döner döner
Öle oldu bir an işte :) başımı değil yaşamı döndürdü bir cümle…
Ya biz kadınlar ne safız di miii ( tamam beyler şeytanız da aynı zaman da sizden tarafım hala unutmadım )
Bi cümleye etekler havaya ay şey yelkenler fora :)
Ne var şimdi bu cümlede soluğunu kesicek…Bi ameliyata alalım bakalım bu cümleyi :)
HAYAT
SADECE
SEN
OL
YETER 
BANA
bi de devrik cümle yani… Hani düşünün halimizi eğrisine doğrusuna bile bakmıyoruz içinde ki kelimeler yetiyor… Spor Loto'da ki üç rakam gibi burda da üç kelime amorti oluyor :)) Hele benim gibi yukarıda anlattığım savaştan çıktıysanız…..
HAYAT
içinde kendi baharatı aroması olan
aslında başlı başına yemek gibi…
Canlı ya da cansız yiyecekleri önce yakalıyoruz koparıyoruz kesiyoruz öldürüyoruz ( yaşam amacımız ya da mücadelemiz )
Sonra onları belli bir ahenk de pişiriyoruz ( korunma alanımız )
İçine içimizden nefsimizden geçen her karışımı atıyoruz ( duygularımız ve mantığımız )
Ve pişmesini bekliyoruz ( sabır sürecimiz )
Ve oluyor…
Belli bir tat ve kıvam da mis gibi oluyor… ( başarılı sağlıklı ve mutlu bir serüven )
Kokusu baharatı aroması şekli şemali her şeyi bizim eserimiz bizim bir yansımamız oluyor… ( hayatı nasıl yaşadığımız )
Bazılarımızın ki kötü de olabiliyor :( tuzsuz tatsız ya da acı 
Yine bazılarımız yakabiliyor yemeğin altını… ( yanlış kararlar ve mutsuz tablolar )
Sizce de öle değilmi gerçekten ? Hayat kendi kendine pişen ve kendi baharatı olan bir yemek gibi değil mi?
Adam güzel bi laf söyledi lafın içine ettim yani…Bu da biz kadınlar işte…Hani o güzel lafı bile didik didik ederiz böleee :) Amcam içinden geldi dümdüz söyledi geçti gitti bittiii oooohh! mis gibi uyuyor :)) ben de sabahın kör vaktinde kalkmış üzerinden bilmem kaç saat geçmiş bir cümleyi didiklemeye çalışıyorum… fenayız biz kadınlar gerçekten :)
Neyse yapacak bi şii yok buyuz :) devam ediyim barii 
SADECE
Sadece olmuyor anacım 
Sadece olmuyor siz erkekler de :( sizden tarafım sıkıntı yok ama eğriyi eğri doğruyu doğru konuşalım şimdi…
Size ööle bi format atılmamış…hattaaa kullanma kılavuzunuza da şöyle bir not düşülmüş koca harflerle… Okuyan her kadının gözüne girecek şekilde :)
NOT: . SADECE NİN KELİME ANLAMINI BİLMEZLER 
KADINLARI İKNA EDERKEN KULLANDIKLARI YALAN KELİME OLARAK KAYITLIDIR
daha ne desinler :) 
SEN
Bu da iki türlü kullanılıyor sanırım bu erkekler de :(
hayatım böceğim çiçeğim dedikleri anlarda yani bi tek bize anlam yükledikleri anlarda ( bizim de saf saf inandığımız )
bir de hep sen senin yüzünden sen şöylesin sen böylesin dedikleri anlar…
böceğin çiçeğin tüü kaka olduğu zamanlar yani :(
OL
olmak fiili…gelecek zaman da ki çekimleri
baharım ol!
güneşim ol!
ayım gecem gündüzüm ol!
eşim ol karım ol! ( Biz safların duymaktan en çok mutlu olduğu şey )
çocuğumun anası ol!
şimdi de geçmiş zaman da ki çekimleri .)
defol!
beter ol!
gözümden kaybol!
YETER
sahip oluncaya kadar hiç bi şiii yetmez siz erkeklere…
gözümüzü boyuyacaksınız ya onun için hiç bi şiii az olmasın …
abartmanız lazım gelir…
telefon konuşmaları yetmez…
buluşmalar yetmez…
koklaşmalar yetmez…
yer de yetmeeeezz…
sevişmeler de yetmeezzz…
ama sonra yeteeeeer!
sesini duymak yeter…
görmek istemek yeter…
sıkı fıkı yapış yapış olmak yeter…
yeter artıklar alıverir sırayı ( bak vallahi öle olduğunuz anlarda gebertesim geliyor sizi :( sinir oluyorum )
BANA
hııı önemli  bu da :(
Hep bana hep bana sizin akan kanınızın rengi gibi zaten :(
her türlü bencillikler de bana kelimesini çok iyi kullanırsınız…
Ayy! didiklemek istemiyorum artık içim karardı :( şiştim…. Adama aşık olasım vardı o da gitti… Ne hale getirdiniz aşkı meşki bee :(  Maymun oldunuz bizi de şizofren ettiniz sonunda.
Zaten hayatımda sadece sen ol yeter bana cümlesi bana göre değil ki! 
Evet duymak beni mutlu eder belki ama böle bir şeyin olamayacağına inandığım için olmaması gerektiği için gerçekçi olmayan cümleler de beni pek bağlamaz….
Beni öbür türlü de bağlayamaz :)) 
Dişi yanımı yani….
Oynaşan koklaşan yanımı :))
Şu sıralar pek bi keyifliyim…. Mart ayına yaklaşıyor kalbim :))) 
( bi çoğunuz aaaa nasıl yani sen bi tek mart ayında mı öle şey olursun deyip kıs kıs gülüyor galiba :)
Kedidir kediiiiiii :)))) 
Hepinize tekrar sevgi dolu merhaba….
İyi bir yıl
sağlık dolu bir yıl
aşk dolu 
barış dolu
sevişme dolu
koklaşma
oynaşma 
yardımlaşma dolu bir yıl dilerim hepinize….
Hep söylerdim çok zenginim diye bir kez daha söylüyorum…..
Yüce yaradanım sağlıklı bir bedenim olduğu için en zenginim ve bunun için sana sana minnettarım.
Durun yaa mal varlığımı sayayım öle bitsin yazı :)

Tertemiz atan  aşk dolu bir kalbim…
Böbreklerim aslanlar gibi…bir bardak suya bakar :)
Ciğerlerim pespembe bulutlar üzerinde….sigara içmem çünkü :) İçeni de hayatıma almam, öpüşmem ( arada bir fire verdiğim oldu tabi )
Midem hayat arkadaşım gibi, birbirimizin sözünden hiç çıkmayız, beni hiç üzmez
onun hazmedemeyeceği hiç bir konuğu evimize almam çünkü :)
Barsaklar on numara :) bir kez olsun teklemediler en uzun seyehatim de bile :)
Tansiyon mansiyon uğraşmaz benle
Benim aşk adranalim yetip artıyor hepimize :)
Şeker mi :))) ha haaaa böle şeker gibi hatun da şeker???

Başka ne var yaaa….

Yok işte bi şiiiiciiim 
Yaşam sevincim var bol bol
Aşk dolu atan kalbim var….
Bir tek kalp doktoruna ihtiyacım var….
Aaaa kalp doktoru dedim bir hikayem geldi aklıma :)
bir sonra ki yazım o olsun gülelim biraz….
Sizi seviyorum
Hadi gidin başımdan :)
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.