Her aileye 300 koyun dağıtılacak!


Hızlı kentleşme ile birlikte tarım ve mera alanlarının yağmalandığı Türkiye'de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, her aileye 300 koyun dağıtacağı müjdesini verdi. Müjdenin içeriği henüz net değil. Küçükbaş hayvan yetiştiriciğili yapanlar iyi bilir, 300 baş koyuna bakmak öyle uzaktan görüldüğü gibi kolay değil. Hatta büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinden daha zor ve daha zahmetlidir.

Köyde yaşayan 10 kişlik bir ailenin bile 300 baş koyuna bakması oldukça çor ve pahalı bir yatırım. Kaldı ki, köylerde 10 kişilik aile bulmak ta neredeyse imkansız..

Köyden kente hızlı nüfus akışının ardından, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, geri dönüşü cazip hale getirmek için iyi niyetli bir girişim başlatmış olabilir, ancak ne İç Anadolu Bölgesi'nde ne Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri'nde binlerce koyunu otlatacak mera, ve çoban bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değil.

BAKANLIK ÜRETİCİYİ YILLAR ÖNCE KÜSTÜRDÜ

Küçükbaş hayvan üreticilerine yönelik uygulamalar yıllardır üreticiyi canından bezdirdi. Kendi yağıyla kavrulan yörükler, göçerler turistik ögeler haline gelirken, İç Anadolu bölgesindeki yaylalar hızlı yapılaşma ile piknikçilerin yazlığı oldu.

Koyunların otlak alanları dağlar ise madenler taş ocakları ve benzeri yatırımlarla işgal edildi.

Su kaynaklarının başına gelenleri yazmaya gerek bile yok. Kuruyan, baraj uğruna el konulan dereler su yatakları, su kaynakları sürü sahiplerini dağlardan ağıllara doğru indirdi.

Bu süreçde koyun sürüleri taze otlara değil pahalı yemlere mahkum oldu. Sayın Fakıbaba, koyun  dağıtmadan önce, projenin uygulanabilir bölgelerinin bir haritasını muhtemelen çıkarmıştır.

Yoğun ve plansız sanayileşme ile birlikte gazetelere konu olan "Çoban aranıyor" ilanları aslında koyun üreticiliğinin son çırpınışlarıydı.

Bakan Fakıbaba muhtemelen koyunu sadece etinden ve sütünden yararlanılan bir canlı hayvan üretim modeli olarak görüyor.

Oysa koyunculuk bir yaşam biçimi, Türk toplumunun geleneksel üretiminde en önemli kültürel dayanaklarından biriydi. Yayla kültürü ise muhafazakar hayat tarzı içinde bir besin zinciri ile sağlıklı beslenmenin belki de kaynağıydı..

Özal, Demirel, Çiller iktidarlarının yanlış tarım politikaları sürü sahiplerini önce yaylalarından, otlaklarından, sonra da koyunlarından etti.

Türkiye'nin dağlarını süsleyen geleneksel koyun ırkları neredeyse kaybolmaya yüz tutarken, her aileye 300 damızlık koyun dağıtılacağını söylemek, bir zamanlar dağlarda koyun otlatan çobanların zekasıyla alay etmektir.

Bugün başvurular başlasa, on bin aileye verilecek olan koyun sayısı 3 milyon canlı küçükbaş hayvan demektir ki, bunu temin edilecek kaynak muhtemelen sorunludur.

Sayın Bakan'ın iyi niyetli projesini aklı başında makul rakamlarla sürdürülebilir hale getirmesini beklemekte fayda var.

Bu arada 300 koyun projesini Sayın Fakıbaba'ya sunan danışman arkadaşın, besicilikle ilgili bilgilerini gözden geçirmesini tavasiye ediyorum...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.