7.104    x  1.500  =  10.656.- TL.

Eski parayla on milyar altı yüz elli altı milyon lira…

Vatandaşlarımızın büyük bir kısmının yaşamları boyunca bir araya getiremedikleri bir tutar bu.

Peki, nedir bu para, nedir bu hesaplamalar?

Suçu sadece doğmak olan bir bebeğin, anne karnından çıkar çıkmaz borçlandığı meblağ!..

Ülkemizde doğan her çocuk 7.104 dolar borçla yaşama başlıyor çünkü.

Al sana serbest piyasa düzeni!..

Kapitalizmin ve sistem partilerinin Vatanımızı getirdiği nokta burası işte!

    xxx    xxx      xxx

AKP’nin iktidara geldiği 2002 sonunda 221.2 milyar dolar olan toplam borç stoku, 2010 sonunda 518.6 milyar dolara ulaşmış.

Tüm Cumhuriyet dönemi boyunca yapılan borcun iki misli, sadece sekiz yıllık AKP iktidarı tarafından yapılmış!

Ortada ne baraj var, ne tek bir fabrika…

Peki, nereye gitti bunca para?

Uzmanların afra tafralarına bakmayın; kimse bir halt bilmiyor!

Unutmadan; özelleştirme ihanetinden gelen paralar da havaya uçtu; dolar milyardeki sayımızdaki bu artış uzaydan mı kaynaklanıyor sanıyordunuz!

xxx     xxx     xxx

2.000.000 dolar…

2.000.000 dolar…

2.000.000 dolar…

Nedir bu?

Türk halkının uykudan uyanıp kahvaltı ederken her sabah ödediği faiz!

Her sabah, her sabah, her sabah!..

Kime?

Bana değil herhalde; emperyalizme tabii.

Allah’ın faizi yasaklamasının bir nedeni olmalı; alçakça bir dümen çünkü!

xxx    xxx     xxx

Dün gazetelerin birinde vardı:

Uyanık bir “yatırımcı”, “doğru yerlere yatırım yaparak” 400 dolarını üç ayda 2.300 dolara çıkarmış!

Borsada “oynamış”…

Yılın yatırımcısı” diye paye veriyorlar bir de!

Peki, borsa ne?

Faiz imparatorluğu…

Peki, borsa kazançlarından ne kadar vergi alınıyor?

İçinizi çekmeye hazır olun:

Ne vergisi; beyan bile edilmiyor!

xxx    xxx     xxx

Hep şikayet, hep şikayet diye eleştiriyor ya bazı dostlar; alın size önlem paketi; bakın, bu kirli savaş düzeninde kalınarak bile neler yapılabilir:

1) Tobin Vergisi (Döviz hareketlerine vergileme. Y.Y.)

2) Gümrük Birliği alıklığından çıkmak. (Açıklamaya gerek bile yok.Y.Y.)

3) İthalata % 5-10 vergi. (Çikita yerine yerli muz yemek mesela.Y.Y.)

4) İç tasarrufu artırmak için vergi reformu. (Vergilerin azaltılması.Y.Y.)

5) KOBİ’lere ve tarıma devlet desteği. (Üff!.. Komünist midir, nedir! Y.Y.)

6) Stratejik plan ve ithal ikamesi. (Evet evet; komünist ulan bu hoca!Y.Y.)

Üstelik bu önlemler kapitalizmin içinde kalınarak yapılabilecek şeyler; benim dünya görüşümle uzaktan yakından bir ilgisi yok.

Bunu öneren de saygın bir hoca olan Prf.Dr.Gülten Kazgan.

Bunları yapmazsak cari açık giderek büyür, Yunanistan’a döneriz!” diye uyarıyor.

Dinozora bak!

Bir önlem de benden: Faiz ve borsa kazançlarına yüksek vergi…

(Mazallah, sistem bir anda çöker; ne sıcak para kalır ortada, ne yabancı yatırımcı(!); sonra gelsin enflasyon… Uzun hikaye; sıkıcı olur…)

    xxx    xxx     xxx


Bir tarihte yazdığım bir makalede “kapkaç neden yasak?” diye sormuştum.

Aynı soruyu tekrar ediyorum:

Gerçekten, kapkaç neden yasak?

Borsacı yatırımcılar da özel yeteneklerini kullanıyorlar, kapkaç yapanlar da; biri “doğru yere yatırım yaparak” hinlik becerisini kullanıyor, diğeri hızlı koşarak bedensel beceresini…

İkisinde de mangal gibi yürek olmalı; birincisi tüm parasını bir gecede kaybedebilir(!), ikincisi yakalanarak hapse girebilir.

İkisinde de ciddi bir risk var yani!

İyi de, soru orta yerde kaldı birader:

Neden ikincisi yasak?

(Milli sanayici, milli üretici, KOBİ’ler perişan, tarım ve hayvancılık çökmüş; emperyalistlerin dudak uçuklatan faiz kazançları vergi dışı; düzene bakın!)

Peki, son yıllarda en çok kazanan kuruluşlar hangi kuruluşlar?

Bankalar!

Faizle para alıp satanlar, faizciler yani…

xxx    xxx    xxx

Konu dağıldı gibi, değil mi?

Hayır, dağılmadı.

Beyan dahi edilmeyen borsa kazançlarının % 75’i gavurlara gidiyor; bu ve benzer “operasyonlarla” yürütülen dümenler nedeniyle her bebek 10.656 lira borçlu doğuyor işte!

Emperyalizm ve işbirlikçileri kazanıyor, anne karnındaki cenin her gün 38 lira borçlanıyor; inanılacak gibi değil, değil mi?

Müşahade edilebilecek en büyük mucize olan anne karnındaki cenin, büyümeye başladığı her gün 38 lira borçlanıyor!

Tek suçu, Yaratıcı’nın ona yaşam bağışlaması…

    xxx    xxx    xxx

Burada temel soru şu:

Zekalarını ve becerilerini kullanarak para kazanan bu sülüklerin bu kazançları meşru mu?

Bunun iki cevabı var:

Birinci cevap serbest piyasa düzeni cihetinden:

Evet, meşru, yani helal; hem de analarının ak sütü katar helal!

Öylesine helal ki, beyan bile edilmiyor…

İkinci cevap Kuran cihetinden…

Ne diyor Bakara 278 ve 279:

Ey iman sahipleri! Allah’tan korkun! Ve eğer inanıyorsanız ribadan geri kalanı bırakın. Eğer bunu yapmazsanız, Allah’tan ve resulünden bir harp ilanı duymuş olun!

Dikkat: “harp ilanı” diyor Yaratıcı; harp ilanı!..

Bu ayetleri okuduktan sonra birkaç ayet geriye dönüp Bakara 275’i okumamak olur mu:

O ribayı yiyenler, şeytanın bir dokunuşla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar. Bu böyledir, çünkü onlar, ‘alışveriş de riba gibidir’ demişlerdir. Oysaki Allah, alışverişi helal, ribayı haram kılmıştır. Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah’a kalmıştır. Yeniden ribaya dönene gelince, böyleleri ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.”

Nasıl bitiyor ayet:

“Sürekli kalacaklardır orada!”

Peki, “riba” ne?

İçinde faizi de barındıran, servette haksız ve makul olmayan artış.” (Öztürk)

xxx    xxx     xxx

Neden ikincisi yasak?” diye sormuştum ya.

Çünkü kuralları egemenler koyuyor, kanunları onlar çıkarıyor da ondan!

Kadının çantasını kapıp şiş göbekleriyle koşacak halleri olmadığından (yani ikinci seçenek için yetenekleri olmadığından) birinci seçeneğin kurallarını ve kanunlarını bunlar koyuyorlar, kapkaç bu nedenle yasak işte! (Kanunları kapkaççılar yapsaydı, eminim onlar da borsayı yasaklarlardı.)

Tabii, her şey bu kadar basit değil; çünkü kapkaça kurban giden yaşlı kadının çantasındaki emekli maaşı olsa olsa 600-700 lira, oysa borsada para sınırsız!

Ofer’i hatırlayın; herifçioğlu bir gecede 600.000.000 milyon dolar kazanmıştı…

xxx    xxx     xxx

Çalışma arkadaşlarımdan üçü hamile ve karınlarında büyümekte olan o mukaddes canlıların her gün 38 lira borçlandıklarını bilmiyorlar.

Çünkü egemenlerin propogandalarıyla beyinleri öylesine yıkanıyor ki, bu fakirin sözlerini “bir mecnunun hezeyanları” olarak algılıyorlar artık.

Sahi be:

Sörvayvırda (böyle mi yazılıyor?) Fatmagül ne suç işlemişti de Hürrem Sultan onu Ezel’e şikayet etmişti ?..



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.