''Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür.''

                                     Albert Camus


Son yıllarda kişisel gelişim, farkındalık hakkında oldukça bilgi sahibi oluyoruz. Çevreme baktığımda bir çok insanın kendini yeniden keşfettiğini görüyorum.

Yıllar geçtikçe, geçmişe bakıp ne kadar hatalar yaptığımızı, yanlış kararlar aldığımızı görüyorum. Bazı yanlış tutum ve davranışlar sonucu da kıymetlerimizi kaybettiğimizi.... En zoruda bu değil midir? Hayatımızda olması gereken insanları kaybetmek...

Benim, hayata dair serüvenimde gördüğüm, bazen insanların ikinci bir şans yakalayabildikleri.  İşte bu, insana yaşadığını hissettiren umutlar. Şunu anladım ki, bazen de umut kendin olmalısın. Yani diyorum ki, ikinci şansı, değecek kişiye veren sen olmalısın. İnsanlar tecrübe edindikçe, zorda olsa değişebilir. Karşındaki kişi eğer değişebilme olgusuna sahipse ve buna değerse, ikinci şansı hakediyor demektir. Çaba... Çaba... Çaba...

Seneler önce bir ablam vardı. Eşinden ayrılmış, ancak hala eşini hayatında görmek istiyor, onunla yaşamaya devam etmek istiyordu. Bu konuda çok sabit fikirliydi. Söz konusu eşi olunca, aklı uçup gidiyordu. Sanırım bu onun için inat konusu olmuştu ve bu inat onun gözlerini kör etmişti. Kendisi kamu çalışanıydı. İş arkadaşı sürekli onun yanında oluyor, ona dostça destek veriyordu. İş arkadaşı erkekti ve o zamanlar ayrılık aşamasında olan bir kadının yanında duran erkek arkadaşı toplum farklı algılamaya hazırdı. Yani devreye ön yargı girdiği için, ''Dedikodu olmasın, insanlar bu durumu yanlış anlamasın'' diye hayli dikkat ediyorlardı.

Ablam eşiyle uğraşırken ne kadar boş çaba sarfettiğinin farkında değildi, çünkü eşi başka bir kadınla hayatını çoktan kurmuştu. Boşandılar... Buna rağmen sevgili ablam hala çabalıyordu. ''Dönecek! Olamaz! Başkasına kaptırmam'' diye yıllarını kolayca harcadı. Eşinin ise çocukları oldu ve adam mutlu mesut hayatına devam etti. Bizim sevgili ablamıza gelince, öfkesi artmış, mutsuz, hırsları olan birine dönüşmüştü. İş yerindeki kafa dengi, anlayışlı ve kendisini çok seven arkadaşına da kalbini kapatarak kaybetti. Aradan yıllar geçti. ( Bu olaylar olurken biz aynı mahallede oturuyorduk, sonra biz taşındık)  

Birgün karşılaştık ve yanında küçük bir kız çocuğu vardı. Kendi kızıymış. Bir kafede oturduk. Çok değişmiş diyemem. Düşüncelerinden kurtulunca özüne geri dönmüş. ''İşte!'' dedim. ''Benim tanıyıp, sevdiğim ablam''  O aynı kurumda çalıştığı yakın arkadaşıyla evlenmiş, çok mutluymuş. Bana dedi ki, ''Yıllarca düşüncelerimin getirdiği hırsın esiri olmuşum, gözümün önünde duran huzuru, sevgiyi görememişim, neredeyse onu kaybetmiştim, ancak bana birgün ikinci bir şans verdi. Tabii ben de hatalarımı gördüm ve onlardan kurtuldum. Düşünebiliyormusun? Hayatımın erkeği yakın iş arkadaşım kılığına girmiş, mutluluğu bana vermek için bekliyormuş. Ya onu farkedemeseydim? '' dedi.

Umarım her zaman birlikte mutlu bir hayat sürerler. Eskilerin dediği gibi, ''Hayatta bazen bir şeyleri atmayı bil, at ki yerine iyisi gelsin'' Doğru, hayatımızdan bir şey, bir kişi çıkmak için bu kadar ısrar ediyorsa, bırak gitsin, bazen de gideni tutmamak gerekir. Sen otur ve yerine gelenin güzelliğini düşün.

Bazen gerçek mutluluklar, ikinci şansların içinde saklanır. İşte, eğer bunu bulabilirsen, mutluluk ve huzur sana eşlik edecektir. Eğer bakmayı ve görebilmeyi becerebilirsen ikinci şansı hakediyorsun demektir.

''Saklambaç oyununda huzurun saklandığı yeri merak ediyorsan, ikinci şansın içindeki mutluluk sandığını aç...''

                                                    Semra Kara


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.