Çok kolay alışıyor insan, yalnızlığa bile. Çok kolay unutuyor insan, her gün ciğerini deşseler bile. Çok kolay güler oldu insan, başkasının acısına bile. Gibi sıralansa da kolaylıklar, aslında kolay olmamalı, insan olana...

Ne değişecek cümlesinin arkasına sığınarak, değiştirilmesi gerekenleri değiştirmemeye inat ediyoruz. Çevreye karşı beslenen vurdumduymazlığı, zamanla kendimize döndürüyoruz. TV’lerdeki yayınlarda aşılanması amaçlanan sevgiyi kenara itip nefreti ve şiddeti alarak en yakınlarımıza bile kan kusuyoruz. Her yeni güne bir yenisini ekleyerek acılarla uyanıyoruz. Kendi yarattığımız lanetlerle dolu dünyaya…

Bilindiği üzere Türkiye’de, adına tarım politikası diyerek hem tarımı hem de hayvancılığı yok eden kişiler var. Bilindiği üzere Türkiye, tarıma ve hayvancılığa elverişli topraklara sahip olmasına rağmen İsrail’den tohum, Hollanda ve Avustralya’dan damızlık ithal edecek hale getiren kişiler var. Bilindiği üzere Türkiye’de, Güneydoğuya yardım adına PKK’ya, Türkmenlere yardım adına da IŞİD ve El-Kaide’ye para toplayan kişiler var. Bilindiği üzere Türkiye, Avrupa ülkelerine iyi görünmek ve onlardan para alabilmek için kendi vatandaşını doyuramıyorken Suriye’den göç eden garibanlarında aç kalmasını sağlayan kişiler var. Bilindiği üzere Türkiye’de, insan kanı, insan canı bir hiçmiş gibi kirli oyunlar düzenleyen kişiler var.

Yok, bu sefer değil. Yok, bu yazıda siyaset olmayacak. Yok, siyasetçilerin yaptıkları bir kerecik olsun görmezden gelinecek diye başlanmıştı, aslında yazıya. Ama olmuyor be üstat, görünenleri söylemeyince olmuyor. Susmak çare değil be üstat. Söz gümüş ise sükût altındır demişler ama bunlar o sükûttaki altını da satıyorlar üstat.

İnsanlar daha çok uyutulsun diye yarışma programları düzenleniyor. Bilgi sıfatı taşıyan yarışmalar, bilgisizlikleri ortaya çıkartıyor. Ders almak, bilgisizliği yok etmek yerine komediye malzeme yapılıyor, komik skeçlerin olduğu izlenimi verilen programlarda…

Rekabet temasını barındıran evlilik programları yapılıyor. Kanallar birbirleriyle yarışıyorken kişiler de evlenmemek için yarışıyor. Bakalım bugünde çıkacak talipliyle ne gibi atışmalar olacak, kim daha çok aşağılayacak…

Eskiden tiyatrocular çıkardı ekrana, sanatlarını göstermek için. Şimdi ise gerçekler tiyatro olarak sunuluyor. Nerde o Nejat Uygurlar, Zeki-Metinler, Bir Demet Tiyatrolar, Olacak O Kadarlar! Güldürürken düşündüren, düşünmeye başlarken insan gibi yaşamak için uyandıran skeçler. Barış demenin bile yasaklandığı ülkede, halkı uyandıracak tiyatrocuların gösterilmesi tabii ki yürek ister. Ama bir sorsan, onlardan yüreklisi de yoktur. Tabii yersen!

Farkında mısınız, yandaşlık diye bir kelime yaygınlaştı ülkede? Yandaş olmak bir nevi ortak olmak değil midir? Suçuna, günahına ortak olmak değil midir? Bazı haber kanalları bu yandaşlığı o kadar çok sahiplenmiş ki yalan haber yapma yarışına girmiş gibiler. Kim daha çok yalan haber yapınca, o daha çok yandaş mı oluyor? Dünyanın gözündeki karakterimiz umurlarında değil. Neden olsun ki bugün karınları doldurdularsa, onlar için gerisi boş.

Ne yapmalıyız acaba “ insan “ mı ithal etmeliyiz? Yüreğiyle, aklıyla, düşünceleriyle insan olabilen “ insan “ mı ithal etmeliyiz. Eskiden misafirperver, güler yüzlü, cana yakın, dürüst diye anılan toplum, şu anda görünen yanlışa ses çıkartmayan, düşene yardım etmeyen, sokak ortasında dövülen kadına bir tekme daha atmak için el uzatan, çıkarcı bir toplum haline dönüşmesine engel olamadık, olmadık. Peki, şimdi insan mı ithal etmeliyiz. Hani, ülkede yok edilen tarım ve hayvancılık için ithalat yapılıyorsa yok edilen “ İnsanlık “ için insan mı ithal etmeliyiz!


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.