“ANKARA”NIN, IRAK’A ASKE

Rİ MÜDAHALE HAKKI BULUNMAKTADIR
Hepimizin gözü önünde devam eden Irak’taki gelişmeler, endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Yüzlerce masum insan, sorgusuz sualsiz infaz edilmeye başlanmıştır. Dün itibariyle Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Telafer’de gözümüzün içine baka baka Irak Türkmenleri katledilmeye başlanmıştır. Musul Konsolosluğu’nu ele geçirerek buradaki diplomatlarımızı ve güvenlik güçlerimizi tutuklayan ve hiç bir müdahalenin olmamasından dolayı cesaretlenen güçler; burnumuzun dibinde bir “Türk Soykırımı” gerçekleştirilmeye başlamışlardır.
Özellikle sırf Türk oldukları için gerçekleştirilen yargısız infazlar karşısında, diplomatik girişimleri bahane gösteren ”Ankara”nın suskunluğuna alışmış olmakla birlikte, “Müslümanım” diyen mü’min kardeşlerimizin, İslami STK’ların bu katliam karşısında seyirci kalmalarını maalesef anlamakta zorluk çekiyoruz.
Mübarek Ramazan arefesinde Müslümanın, başka mezhepten bir Müslümana, Müslüman Türk’e reva gördüğü bu manzara karşısında suskun kalmanın İslamiyette bir yeri omadığını düşünüyoruz… Burnumuzun dibinde cereyan eden bu hadiseleri değerlendirdiğimizde, bugün Irak’ta, Türkmeneli Bölgesi’nde yapılanların, yarın da aynı örgüt tarafından ülkemizde yapılmak üzere planlama içinde oldukları bilgisini paylaşmak istiyoruz.
Irak’ta “Merkezi Hükümet”in kontrolü kalmamıştır. “Ankara’yı mukaddes başkent” olarak gördükleri için yıllardır her dönemde cezalandırılan, hakir görülen Türkmen kardeşlerimizin can ve mal güvenliklerinden Türkiye sorumludur… Türkiye, Türkmenlerin “imdat” çağrısına kulak vermelidir.
Suriye iç savaşından kaçan Araplar’a kucak açan “Ankara”, evlerini terk etmek zorunda kalan Türkmen kardeşlerimize de kucak açmak, onların can ve mal güvenliklerini sağlamak mecburiyetindedir.
İŞİD saldırısı, Telafer’den sonra Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Tuzhurmatu ve Kerkük’e ulaşmadan Ankara devreye girmeli, soydaşlarının can ve mal güvenliklerinin kalmadığı gerekçesiyle, “1926 Ankara Anlaşması”ndan yola çıkarak müdahale hakkını kullanmalıdır.
Çok geç olmadan, Barzani ile görüşerek, soydaşlarımızın kendilerini koruyabilmeleri için silahlandırılmaları sağlanmalıdır. Türkmen halkının bulundukları veya sığındıkları yerlerde barınma, gıda, su ve diğer insani ihtiyaçlarının karşılanması sağlanmalıdır.
            Özetle ifade etmek gerekirse; “Devlet otoritesinin kaybolduğu bölgede silahsız ve sahipsiz kalan Türkmenlerin, başta Türkiye’nin, Türk halkının acil insani yardım, siyasi destek ve himayesine her zamankinden fazla ihtiyaç duyduklarını” kamuoyuna duyurmak isteriz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.