Bu çalışma, bu fakir gibi sıradan Müslümanları değil, özellikle Kuran konusunda uzmanlaşmış din bilginlerini hedef almaktadır.
 Evet, kelimenin tam anlamıyla “hedef almaktadır”; çünkü “bildiğiyle sorumlu olma” prensibi doğrultusunda, İslam bilginleri ne yazık ki sınıfta kalmışlardır!

    Çalışmanın ayrıntısına girmeden önce, -fırsat kollamakla yaşamlarını sürdüren çatlak seslerin devreye girmemesi için- söylenmesi gereken şey, Hristiyan veya Musevi bilginlerin sınıfta kalıp kalmadığı meselesinin bu çalışmanın sınırları dışında olduğudur. Yine de bir cümleyle dokunmak gerekirse, sözü edilen ehli kitap bilginleri de sınıfta kalmışlardır ve kısmet olursa bu mesele de bir gün masaya yatırılacaktır.

    İslam alimleri feci biçimde sınıfta kalmışlardır ve bu bilginlerin bunun bedelini bir gün o veya bu biçimde ödeyecekleri kuşkusuzdur; çünkü O, böyle söylemektedir.

    xxx     xxx     xxx

    Kanaatimce,  içinde yaşadığımız şu son yıllar göz önüne alındığında, Kuran’ın  en önemli ayetlerinden biri de Kalem Suresi’nin 9. ayetidir.

    Bu ayet, çeşitli bilginlerce şu şekilde meallendirilmektedir:

    “Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar. (Diyanet Vakfı)

    “(Onlar sana indirilen ayetlerden beğenmediklerini bırakman suretiyle senin) kendilerine yumuşak davranmanı isterler; böyle yapsan, onlar da seni över, yumuşak davranırlar. (Diyanet İşleri)

    “Onlar arzu ettiler ki sen yumuşak davranasın da kendileri de yumuşaklık göstersinler.” (Hasan Basri Çantay)

    “Onlar senin (kendilerine) yumuşak davranmanı isterler ki kendileri de (sana) yumuşak davransınlar.” (Muhammed Esed)

    “Onlar yumuşaklık göstermeni arzularlar, öyle hareket etsen onlar da yumuşaklık gösterirler.” (Abdülbaki Gölpınarlı)

    “Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp uzlaşacaklardı.” (Ali Bulaç)

    “İstediler ki sen, alttan alıp gevşek davranasın da onlar da yumuşaklık göstersin.” (Yaşar Nuri Öztürk)

    “İsterler ki yağcılık yapasın da onlar da sana yağ çeksinler.” (R.İhsan Eliaçık)

    xxx    xxx     xxx

    Bu ayet kime hitap ediyor ve neyi anlatıyor?

    Şüphesiz genelde tüm Müslümanlara, ama özelde kime hitap ediyor?

    Sorunun doyurucu cevabı için, R.İhsan Eliaçık’ın, “yaşayan Kur’an” adlı meal/tefsirinden yararlanabiliriz:

    “… Şu halde müdâhene sırf karşı tarafa yaranmak için gerçeği gözden çıkarmak, gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi dile getirmektir. Bir çıkar şebekesinin kendi aralarında kurduğu düzene ‘Al gülüm ver gülüm’ dememizi çağrıştırır. Demek ki Hz.Peygamber’e Mekke’de kurulmuş böylesi bir düzene yanaşmaması, onların çıkar şebekesi içine girmemesi, bu düzenin bir parçası olmaması, bilakis bu düzeni deşifre edecek tarzda kafaları çatlatırcasına gerçeği ortaya koyması emrediliyor…” (Cilt 3, sayfa 242)

    İşte, bu fakirin, Müslüman alimler sınıfta kaldı derken kastettiği şey tam olarak budur!

    Müslüman alimler sınıfta kalmışlardır ve bunun bedelini bir gün o veya bu biçimde ödeyeceklerdir!

    xxx    xxx    xxx

    Bu ayetin öncesi ve sonrası ise şöyledir:

    Kalem, 7- Senin Rabbin yolundan sapanın ve doğru yolda yürüyenin kim olduğunu en iyi bilendir.

    Kalem, 8- Yalanlayanları tanıma, itaat etme onlara!

    Kalem, 10- Şunların hiçbirine itaat etmeyesin: Çokça yemin eden aşağılık âdiye.

    Kalem, 11- Küçük görene, dedikoducuya.

    Kalem, 12- İyiliği engelleyene, günahkâr zorbaya.

    Kalem, 13- Kaba saba ve asalak tiplere…

    Kalem, 14- Zenginliğine zenginlik katmış da ne olmuş!

    Kalem, 15- Karşısında ayetlerimiz okunurken, “Eskilerin masalları” diyor.

    Kalem, 16- Yakında onun burnunu yere sürteceğiz!

    xxx    xxx     xxx

    “Müslüman alimler sınıfta kalmışlardır ve bunun bedelini bir gün o veya bu biçimde ödeyeceklerdir!” derken, dayanağımızı da vermiş olduk böylece…

    Ne diyor Kalem/16: Yakında onun burnunu yere sürteceğiz!

    xxx     xxx     xxx

    Peki, Müslüman alimler ne yapmışlardır da -ya da ne yapmamışlardır da- sınıfta kalmışlardır?

    Ali Bulaç’ın meallendirmesinden yola çıkarsak; hakim sınıflarla, kapitalizmle ve emperyalizmle uzlaşmışlardır; bu zalimlere karşı Müslüman vicdanı bilinçlendirmek yerine, tam tersini yaparak bu çıkar şebekeleri ile uzlaşmışlardır!

    Diyanet Vakfı’nın meallendirmesinden yola çıkarsak; hakım sınıflar, kapitalizm ve emperyalizm kendilerine yumuşak davransın diye, kendileri de bu uğursuz zalimlere yumuşak davranmışlar, onları deşifre edecek herhangi bir faaliyetin içinde yer almamışlardır!

    Çalışma uzamasın diye yukarıya almadığımız Edip Yüksel’in meallendirmesinden yola çıkarsak; kendilerine ödün verip uzlaşabilsinler diye, kendileri de bu uğursuz zalimlere ödün verip onlarla uzlaşmışlardır!

    Ve sevgili Eliaçık’ın meallendirmesinden yola çıkarsak; İslam alimleri, hakim sınıflar, kapitalizm ve emperyalizm kendilerine yağ çeksinler diye, Allah’ın emirlerini bile bile çiğneme pahasına, kimi zaman susarak, kimi zaman da açıktan destekleyerek bu uğursuz zalimlere yağ çekmişlerdir!

    Bu İslam alimleri bunun bedelini bir gün ödeyeceklerdir!

    xxx     xxx      xxx

    Somut konuşalım mı?

    İslam alimleri, dünyevi çıkarları uğruna, mal nimet ve rızıklarda eşitliği reddedenlerle uzlaşmış, bu kirli organizasyonun bir parçası olmayı içlerine sindirebilmişlerdir! (Ayetin siyak ve sibakını bir kez daha okuyun.)

    İslam alimleri, gerçeği herkesten daha iyi bildikleri halde, dünyevi çıkarları uğruna; kitleleri açlıktan inletir duruma düşüren, itin kopuğun maskarası haline getiren, çoluk çocuğunun nafakasına el koyan (Kalem, 14) kesimlerle uzlaşmış (kapitalizmle); kendilerine iyi davranılsın diye (makam, mevki, para, televizyon programları, gazete köşeleri vb.) kendileri de bu uğursuz zalimlere iyi davranmış, onlara yağ çekmiş, onları temize çıkaracak biçimde ağızlarını kapalı tutmuşlardır!

    İslam alimleri, eşitliği ahlâksızca reddeden kapitalizmin kuyruğunda, Kuran ayetlerini terk etmiş; cinden karı edinilir mi, açık giyinen kadına tecavüz edilir mi, köpek giren eve melek girer mi gibi eften püften konularla Müslümanları afyonlayarak (Marx) uyutmuş, böylelikle mücadele güçlerini baltalamışlardır!

    İslam alimleri, seri katil Irak’a girip çoluk çocuk demeden 1.000.000 Müslümanın kanını oluk gibi akıtırken, bu uğursuz işgali destekleyenlerle dalaşmaktan korktukları için Allah’ın dinine bile bile ihanet etmiş ve emperyalizme temize çıkaracak biçimde ya susmuş, ya da hiç utanıp sıkılmadan seri katil lehine fetvalar vermişlerdir!

    Bunun en somut örneği günümüzde yaşanmaktadır:

    Seri katil yaklaşık bir aydır Libya’yı bombalamakta, bu ülkenin yüzlerce yıllık altyapısını mahvederken, bir taraftan da çoluk çocuk demeden önüne geleni katletmektedir. Son olarak, Kaddafi’nin üç küçük torunu bu ahlâksız seri katilin bombalarıyla paramparça olmuştur; ama İslam alimleri emperyalizm ile dalaşmamak için bu konuda da tek kelime etmemeyi içlerine sindirebilmişlerdir!

    Müslüman vicdan, bu din bilginlerine (yalaka medyadaki kıçıkırık yazarlara veya ahmak birtakım çapsızlara değil) şu soruları bıkıp usanmadan sormak zorundadır:

    1) Kapitalizm, Kuran’ın şiddetle reddettiği bir sistem midir; ve bu böyleyse, tüm sistem partileri bu organizasyonun birer üyesi midir? Eğer böyleyse, bu İslam alimleri bu sistemle neden mücadele etmemektedirler, onlara neden yumuşak davranmaktadırlar? Bu İslam alimleri, Kalem Suresi’nin yukarıda verdiğim ayetlerini neden inkâr etmektedirler?

    2) “Eşitlik”, Kuran’ın ısrarla vurguladığı bir emir midir; ve bugünkü sistem “zenginliğine zenginlik katan” (Kalem, 14) uğursuz tipler nedeniyle Allah’ın bu en önemli emrinin uygulanmasına engel bir sistem midir? Eğer böyleyse, bu İslam alimleri bu sistemle neden mücadele etmemektedirler, onlara neden yumuşak davranmaktadırlar? Bu İslam alimleri, Kalem Suresi’nin yukarıda verdiğim ayetlerini neden inkâr etmektedirler?

    3) Emperyalizim (seri katil, NATO, AB), özelde Vatanımızın, genelde tüm insanlık aleminin iliğini emen bir sülük, kanını akıtan bir savaş makinesi, çoluk çocuğunun ırzına geçen bir sapık mıdır? Eğer böyleyse, bu İslam alimleri bu sistemle neden mücadele etmemektedirler, onlara neden yumuşak davranmaktadırlar? Bu İslam alimleri, Kalem Suresi’nin yukarıda verdiğim ayetlerini neden inkâr etmektedirler?

    Müslüman vicdan, Muhammedî vicdan, bu üç soruyu bu İslam alimlerine sormak ve cevabını alana kadar bunların yakalarını bırakmamak zorundadır!

    Eşitlik, kapitalizm ve emperyalizm…

    İslam alimleri bu üç konuda Müslüman vicdana hesap vermek zorundadır!

    Ne diyordu Eliaçık:

    “Demek ki Hz.Peygamber’e de Mekke’de kurulmuş böylesi bir düzene yanaşmaması, onların çıkar şebekesi içine girmemesi, bu düzenin bir parçası olmaması, bilakis bu düzeni deşifre edecek tarzda kafaları çatlatırcasına gerçeği ortaya koyması emrediliyor…

    Allah, Kitap indirdiği sevgili Elçisi’ne dahi böyle bir ültimatom verirken, Elçi’in her adı geçişinde sahte gözyaşları döken İslam alimleri nasıl olmaktadır da bu göstergeden gereken dersi çıkaramamaktadırlar?!.

    İslam alimleri yukarıdaki üç sorunun cevabını vermek zorundadırlar!

    Kalem Suresi’nin 9. ayeti, Kutla Doğum Haftasında timsah gözyaşları döken Müslüman alimlere Tanrısal bir ihtardır!

    Müslüman alimler bu ihtarı iyi değerlendirmelidirler.

    Yoksa yakında burunları yere sürtülecektir! (Kalem, 16)    

    

   

   

   

   


   
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.