Emperyalizme karşı dünyanın en şerefli mücadelesiyle, İstiklâl Harbi’yle  (Türkçe karşılığı “Bağımsızlık Savaşı”dır) kurulan bu kutsal Vatan’da böyle bir yazı yazmak zorunda kaldığım için, emperyalizmle kaderlerini birleştirip bu topraklara ihanet eden odaklarca buna zorlandığım için utanç duyuyorum.

    Vatanımız Türkiye bu hale getirildi işte!

    Vatanseverlik adeta küfür gibi algılanır oldu!

    Yazıklar olsun!

    Ve seri katille gönül ve çıkar işbirliği yaparak Vatanımı bu hale getirenlere lânet olsun!

    (Zalime ve haine lanet okumak Kuranî bir görevdir.)

    Ey Türk halkı, ey vatanseverler; bu kahrolası işbirlikçilerin suratına bir tokat olarak indirmeniz için Nisa Suresi’nin o tüyler ürpertici 105. ayetini dikkatinize sunuyorum:

    “Sakın hainlere yardakçı olma!

    Allah’ın bu tüyler ürpertici uyarısına muhatap olanların bu fiillerinin sonucu bir gün o veya bu biçimde tecelli edecek, hainlere yardakçı olanlar bunun hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir; bundan hiç kuşku duymuyorum.

    xxx    xxx     xxx

    Halkımızın büyük çoğunluğu, Kuran’da “vatan sevgisi ve savunması” diye bir kavram olmadığı görüşünde. Hele sözüm ona İslamcılar emperyalizmle kol kola girdikten sonra bu kavram iyice uzaklaştırıldı zihinlerden. Çünkü “vatan sevgisi” devreye girdiğinde, isteseniz de istemeseniz de, genelde tüm mazlum milletlerin özelde ise vatanımızın düşmanı “seri katil”i karşınızda buluyorsunuz ve Kuran verilerine göre, vatanınızın düşmanı bu alçaklarla savaşmak gibi bir olguyla karşılaşıyorsunuz.

    “Savaşmak” sözcüğünü boşuna kullanmadığımı tahmin etmiş olmalısınız.

    xxx    xxx    xxx

    Bakın Allah’ın Elçisi (O’na selam olsun) ne diyor:

    “Vallahi sen bana Allah’ın yarattığı yerlerin en hayırlısı, Allah’ın katında en sevgili olanısın. Bana senden daha sevgili, daha güzel (yurt) vatan yoktur. Çıkarılmaya zorlanmamış olsaydım, senden asla ayrılmaz, senden başka yerde vatan (yurt) ve yuva tutmazdım.” (Suruç, Peygamberimizin hayatı, 1/128)

    Allah’ın Elçisi bu sözleri, Mekke’den göçe zorlandığında, Hezeve denen yerde devesini durdurarak ve ayrılmak zorunda kaldığı topraklara hüzünle bakarak söylüyor.

    Ve şunu ekliyor:

    “Vatan sevgisi imandandır.”

    xxx    xxx      xxx

    Yukarıdaki bölümde “vatan” sözcüğünden önce parantez içinde “yurt” sözcüğünü kulandım; çünkü gerek Kuran meallerinde olsun, gerek hadislerde olsun genellikle “yurt” sözcüğü kullanılıyor. (Bu çalışmada, Yaşar Nuri Öztürk’ün, “Surelerin İniş Sırasına göre Kur’an-ı Kerim Meali/Türkçe çeviri/Yeni Boyut, 1997” adlı eserinden yararlanılmış olup; mealde “yurt” sözcüğü geçen yerler tarafımca “vatan” olarak yazılmıştır.)

    Neden?

    Çünkü “vatan” sözcüğünün Türkçe karşılığı “yurt” da ondan!

    Bakın, Ferit Develioğlu’nun Aydın Kitabevi tarafından 1999’da yayınlanan muhteşem eseri “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat” ne diyor:

    Vatan: Arapça, isim.

    Vatan: Yurt.

    Vatanperver: Yurtsever

    xxx     xxx     xxx

    Mehmet Akif Ersoy’un Müslümanlığından kim kuşku duyabilir.

    Ne diyor bu büyük şair:

    “Sahipsiz olan vatanın batması haktır,
    Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.

    Aynı Akif, İstiklâl Marşı’nda (Bağımsızlık Marşı’nda) ne diyor:

    “Kim bu cennet vatının uğrunda olmaz ki feda!
    Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!

    “Şüheda” sözcüğünü neden bu kadar vurguluyor Akif?

    Çünkü “şüheda” sözcüğü “şehit” sözcüğünün çoğulu; “şehitler” demek!

    Peki bu Vatan ve İslam şairi “şehit” sözcüğünü neden bu denli vurguluyor?

    Bunu “Kuran’a geçtiğimizde daha iyi anlayacaksınız; bakalım Kuran’da “Vatan sevgisi” ve “Vatan savunması” denen bir şey var mıymış yok muymuş! Bakalım, bir ölümlünün elde edebileceği en yüksek paye olan “şehitlik” kimlere özgüymüş! Ve bakalım vatan savunmasında şehit düşenlerin ödülü neymiş!

    xxx    xxx     xxx

    Mümtehine Suresi ile başlayalım; çünkü “mümtehine” sözcüğü “imtihan edilen” anlamına geliyor. Bakalım müminler ne ile imtihan ediliyormuş:

    8. ve 9. ayetler:

    8) Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi vatanlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever.

    9) Allah sizi; ancaka din hakkında sizinle savaşan, sizi vatanlarınızdan çıkaran, çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmaktan yasaklar. Böyleleriyle dost olanlar, zalimlerin ta kendileridir.

    Ne diyor Allah: “Böyleleriyle dost olanlar, zalimlerin ta kendileridir!”

    Yukarıdaki iki ayetten, bir toplulukla din ve vatan konusunda anlaşmazlığa düşüldüğünde nasıl davranılması gerektiği meselesinde gerekli uyarıyı aldıktan sonra, Enfâl Suresi’ne geçebiliriz. Size, bu Surenin 55. ayetinden 60. ayetine kadar olan kısmı kelimesi kelimesine veriyorum. Bakın sizi vatanınızdan çıkarmak isteyenlere nasıl davranılması gerekiyormuş:

    55) Allah katında canlıların en kötüsü gerçeği örtenlerdir. Bunlar iman etmezler.

    56) Bunlar, kendileriyle antlaşma yaptığın kişilerdir. Ama her defasında antlaşmalarını bozarlar. Hiç çekinmez ki bunlar…

    57) Eğer onları harpte ele geçirirsen, onlarla birlikte arkalarındakileri de ürkütüp dağıt ki, ders alabilsinler.

    58) Eğer bir topluluktan hıyanet kuşkusu duyarsan, antlaşmaya bağlı kalmayacağını aynı şekilde sen de onlara bildir. Allah, hainlik edenleri sevmez!

    59) Küfre sapanlar sakın öne geçtiklerini düşünmesinler. Onlar bizi aciz bırakamazlar.

    60) Onlara karşı, gücünüz yettiğince kuvvet hazırlayın. Ordugâhlarda atlar besleyin. Böylece hem Allah’ın düşmanını hem kendi düşmanınızı hem de bunlardan başkalarını korkutabilirsiniz. Siz onları bilmezsiniz ama Allah hepsini bilir. Allah yolunda harcadığınız her şey size tam olarak ödenir; hiçbir haksızlığa uğratılmazsınız.

    Burada dikkat edilmesi gereken husus “ordugâhlarda atlar besleyin” kısmıdır. Ayetin bu kısmını bugünkü dille okursanız, vatanımızın düşmanlarına özellikle seri katile (abd emperyalizmi) karşı “ordugâhlarda tanklar, füzeler, uçaklar, uçaksavarlar vb. bulundurun” anlamı çıkar.

    (Eliaçık, 60. ayeti meallendirirken, “Düşmana karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın ve askeri hazıklıklar yapın.” diyor.)
(Yaşayan Kur’an/Türkçe Meal-Tefsir/R.İhsan Eliaçık/İnşa Yayınları, 2007)

    xxx     xxx      xxx

    Şimdi lütfen dikkat edin; bakın “zalimler” kimlermiş!

    Bakara Suresi’nin 246. ayeti aynen şöyle:

    246) Musa’dan sonra İsrailoğullarının kodomanlar meclisini görmedin mi? Kendilerine gelen bir peygambere şöyle demişlerdi: “Bize bir kral gönder, Allah yolunda çarpışalım.” Peygamber dedi ki: “Üstünüze savaş yazılır da savaşmazsanız ne olacak?” dediler ki: “Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayız! Vatanlarımızdan çıkarıldık, oğullarımızdan uzak düşürüldük.” Nihayet üzerlerine savaş yazıldığında pek azı hariç yüz çevirdiler. Allah, zalimleri çok iyi bilir.

    Ayetin bitiş cümlesine dikkat edin:

    “Allah zalimleri çok iyi bilir.

    Kim bu zalimler?

    Vatanlarından çıkarıldıkları halde savaşmayanlar!

    İhsan Eliaçık, Bakara 246’yı meallendirirken çok daha veciz ifadeler kullanıyor; bakın ne diyor: … “Ya savaş emri gelince cayarsanız?” dedi. “Ülkemiz işgal edilmiş, memleketimizden sürülmüşüz; böyleyken Allah yolunda neden savaşmayalım?” dediler.

Nasıl meallendiriyor Eliaçık: “Ülkemiz işgal edilmiş, memleketimizden sürülmüşüz!

Vatan savunmasının/ülke savunmasının” aynı zamanda “Allah yolunda savaşmak” olduğu bundan veciz nasıl anlatılır!

Vatan için savaşıyorsanız, bilin ki aynı zamanda Allah için de savaşıyorsunuz demektir.

(Böylece, seri katille omuz omuza verenlerin “vatan savunması” meselesini neden sulandırdıklarını da anlıyoruz.)

    xxx    xxx      xxx

    Sevgili vatanseverler!

    Şimdi hepinizden özel bir dikkat rica edeceğim.

    Özel bir dikkat rica edeceğim, çünkü Ali İmran Suresi’nin 195. ayetini okurken, Mehmet Akif Ersoy’un “şehitler” üzerine neden bu denli vurgu yaptığını da anlayacağız.

    Bakın, “Allah katında muhteşem ödüllere layık görülecek olanlar” kimlermiş:

    195) Rableri onlara cevap verdi: “Ben sizden, erkek kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, vatanlarından çıkarılanlar, yolumda işkenceye uğratılanlar, çarpışıp da öldürülenler var ya, onların kötülüklerini yemin olsun örteceğim. Ve yemin olsun ki onları, Allah katından bir karşılık olarak, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım.” Allah katından karşılıkların en güzeli.

    “Vatanlarından çıkarılanlar ve bu uğurda çarpışıp da öldürülenler!

    Vatan savunmasında şehit düşenlere verilecek ödülleri gördünüz mü!

    (Eliaçık, bu ayetin ilgili kısmını “ülkelerinden sürülenlerin” diye meallendiriyor.)

    xxx    xxx     xxx

    Bakın; “hain”, “nankör” ve “vatan için savaş”  arka arkaya üç ayette nasıl birarada açıklanıyor.

    Hacc Suresi’nden söz ediyorum:

    38) Allah, iman edenleri savunur. Şu da kuşkusuz ki, Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez.

    39) Kendilerine savaş açılanlara savaşma izni verilmiştir. Çünkü onlar zulme uğratıldılar. Allah onlara yardıma elbette kadirdir.

    40) Onlar sırf “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için vatanlarından çıkarıldılar. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmnını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah’ın adı çokça anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler her halde yerle bir edilirdi. Allah, kendisine yardım edene elbette yardım eder. Allah elbette Kavî’dir, Azîz’dir.

    xxx    xxx    xxx

    “Vatan sevgisi”ni örneklemeye sevgili Peygamberimizle başlamıştık, Kuran’dan okuyacağımız şu iki ayetle, yine sevgili Peygamberimizle bitirelim.

    Bu kez, Tövbe Suresi’nden iki ayet okuyacağız ve Vatanımızın düşmanlarına karşı ne yapmamız gerektiğini yine açık biçimde göreceğiz:

    13) Yeminlerini bozan, resulü vatanından çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız! Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah’tır.

    14) Savaşın onlarla ki, sizin elinizle Alah onlara azap etsin, onları rezil etsin. Onlara karşı size yardım etsin. Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa ulaştırsın.

    Ne diyor Yaratıcı:

    “Resulü vatanından çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız! Savaşın onlarla!

    Ve ne diyor Yaratıcı?

    “Korkuyor musunuz onlardan?”

    Alacağım cevabı bilerek, aynı soruyu tüm vatanseverlere ben soruyorum:

    Vatanımızın düşmanı seri katilden ve onun yardakçılarından korkuyor musunuz?

    xxx    xxx     xxx

    Sevgili vatanseverler!

    Sevgilerin en kutsalı olan vatan sevgisinde ve savunmaların en yücesi olan kutsal vatan savunmasında Allah ve Resulü bizimle beraberdir!

    Bu ülke, yeryüzünde yaşanmış en muhteşem İstiklâl Savaşı’yla kurulmuş ve bağımsızlığını yedi düvel emperyalistten söke söke kazanmıştır.

    İstiklâl Savaşı’mızda şehit düşen o yüce ruhlara selam olsun.

    (Arz’da insan olarak yaşayan bir ölümlünün elde edebileceği en yüksek paye şehitliktir; ve yukarıda gördüğünüz gibi, şehitlik, “Allah katından bir karşılık olarak, altlarından ırmaklar akan cennetlere” konulmak için yeterli bir payedir.)

    Bu ülkeyi kurup bu toprakları “Vatan” haline getiren kahramanlar, “Kahrolsun emperyalizm; ya istiklâl, ya ölüm!” ilkesinden hareket etmişlerdi.

    Bu ilke bugün için de geçerlidir.

    Tüm vatanseverlere selam olsun…

  

   
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.