Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sınır ötesi harekat için izin verdi. Yıllardır Meclis'in rutin uygulaması haline gelen Tezkere'nin okunuşu bu yıl biraz farklı.

Malum. Komşumuz Suriye yangın yerine döndü. Yangın sınırlarımızı zorluyor..

Demokrasi taleplerinin yerini kanlı çatışmaların aldığı Suriye'de kimin, hangi amaçla kimlerle çatıştığı tam olarak belli değil. Bilinen tek şey komşumuz Suriye kardeşin kardeşi boğazladığı, kör kurşunların kadın, çoluk çocuk demeden sıkıldığı bir coğrafya haline geldiğidir.

Şam yönetimi kendi yasalarını, hukukunu korumaya çalışıyor. Ağır silahlara sahip muhaliflerle ordu birlikleri arasında çıkan çatışmalarda onbinlerce insan can verdi. Yönetim karşıtı muhaliflere Türkiye ile birlikte ABD ceserat veriyor.
Dışişleri Bakanlığı "Silah vermedik" dese de, üniformalı muhalifler Hatay yakınlarında kurulan kamplarda hatta İstanbul'un göbeğinde batılı gazetecilere poz veriyor. Bu durum 1996 yılında Şam'da seçkinler semtinde Türk gazetecilerle kucaklaşan terör örgütü şefi Abdullah Öcalan'ı hatırlatıyor.

Petrol kaynakları iştah kabartan Libya'ya 2-3 ayda demokrasi getiren batılı ülkeler, Suriye işini belli ki Ankara'ya havale etti.

Söğüşlenecek, talan edilecek enerji kaynakları bulunmayan bir ülke olunca, demokrasi ölçüleri değişiyor.

Pekin, Tahran, Bağdat, Moskova, Şam hattında önemli bir süreç başlatan AK Parti hükümetini eksen kaymasıyla suçlayan batılı ülkeler, yeni dönemde ekseni kucağımıza verdi.

19 ay öncesine kadar can-ciğer kuzu sarması olduğumuz Esad yönetimine Ankara'nın düşman kesilmesi Türk kamuoyunda hala tam olarak anlaşılabilmiş değil.

Esad Yönetiminin 19 ayda canavara dönüşmüş olmasını kimse izah edemiyor.

Ortak Bakanlar Kurulu'ndan, ortak askeri tatbikatlara, vizesiz geçişlerden pasaportsuz seyahatlere varan süreç nasıl olur da savaşın eşiğine geldi?

Dışişleri bürokratlarının dışında kimse bilmiyor.

Ulus devletlerin diz çökertildiği coğrafyada ihalaye çıkarılan başkentler arasında Şam en zor lokma. Atlattığı badireler hem Suriye halkına hem de Suriye yönetimine önemli tecrübeler verdi.


Irak'ın Kuzey'inde yeşeren Kürt devletini,  Suriye'yi bölerek Akdeniz'e ulaştırmayı hedefleyen bu kirli oyunda Türkiye'nin aktif rol oynaması yüz kızartıcıdır.

Kardeş kanının dökülmesini önlemenin binlerce yolu yöntemi dururken, Ankara'nın tercihini emperyalist yönetimlerden yana tavır alması, Türk diplomasisi adına da utanç vericidir.

Kayan eksenin altında can veren her Suriyeli müslümanın vebalini bu milletin omuzlarına yüklemeye kimsenin hakkı olmamalı.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.