KERKÜK EMEKÇISI NEFİ DEMİRCİ

Bazı insanlar vardır ki, isimleri söylendiğinde temsil ettikleri davaları da akla gelir. Çünkü bu insanlar, mücadele ettikleri milli davaları ile özdeşleşmişlerdir.

İsa Yusuf Alptekin denince, Osman Batur denince Doğu Türkistan’ın akla gelmesi gibi…  Necdet Koçak, Ata Hayrullah denince nasıl Kerkük akla geliyorsa, Nefi Demirci adını duyduğumuzda da “Kerkük Meselesi” hatırlanır hemen.

Daha genç yaşta iken, okumak amacıyla  ata topraklarını terk ederek Türkiye’ye gelen “Türkmen emekçisi” Nefi ağabey, 1934 yılında Kerkük’ün Çay mahallesinde dünyaya gelmiş.

Ben bir yaşıma girdiğimde İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitiren Nefi bey, 1960 yılında ülkesine geri dönmüş. Ne var ki bu durum çok kısa surer ve 1967’de tekrar Türkiye’ye döner. Çünkü 1959 katliamından sonra Türk gibi yaşamanın mümkün olmadığı ata topraklarında yaşanan dramı birilerinin anlatması gerektiğine karar vermiştir. “Her Türkmen gibi o da “Ankara”dan umutludur.  

İhtisasını tamamlayarak doktorluk vazifesine başlayan Nefi bey, aynı yıl 1959 yılında Enver Yakupoğlu ve arkadaşları tarafından kurulan  Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’ni Remzi Doğuelli’nin uzattığı bir ÇANTA İÇİNDE devralır. Çantanın içinde derneğin defterleri, para makbuzu, derneğin mührü, tüzüğü vardır. 1978 yılına kadar dernek başkanlığı görevini sürdüren Nefi Demirci 1960 yılından bu güne kadar geçen 55 yıllık sure içinde yaptığı mücadele ile “Kerkük emekçisi” ünvanını kazananlar safında yer almıştır.

O’nun 1970-73 döneminde arkadaşlarıyla birlikte yayınladığı “Kerkük Bülteni”, elden ele gizlice okunuyor, okurken yakalananlar yargılanıyorlardı. İşin en acı olan tarafı ise “Ankara”nın iki ülke ilişkilerine zarar verdiği(!) gerekçesiyle “Kerkük bülteni”nin yayınlanmasına gizli yasak getirmesi olmuştu. Türklüğe hizmetin ne kadar zor ve cetin olduğu hakikatini yaşayan Nefi Demirci ve dava arkadaşları, “Ankara”dan yedikleri bu darbeyi dillendirememiş, bu utancın gözyaşlarını İzzettin Kerkük ile birlikte, Enver Yakupoğlu ile birlikte sessizce yüreklerine akıtmışlardı…

Bu dava adamı bugün  tam 81 yaşında… Hala “Men bir Türk’üm, denim cinsim uludur” derken göz yaşı dökmeye devam ediyor… Hala on yaşındaki Kerkük kızına hediye etmek için Kerkük kitaplarını yanında getirdiği poşette taşıyor… Kimi zaman bir “delikanlı” kimi zaman bir “dede” kimi zaman da bir “Ak Sakallı” olarak ön saflarda hizmet etmeyi devam ettiriyor.  20’nin üzerinde ulusal ve uluslararası etkinliklerde Irak Türkmen davasını temsil eden Nefi ağabeyin yayımlanmış 6 eseri bulunuyor.

O’nu her gördüğümde “nasılsınız” dediğimde, “Nasıl olacak İsmailciğim, Kerkük’ten her gün kötü haberler geliyor, ne olacak bu durum, nereye gidiyoruz, kim bizim derdimize derman olacak” diye dert yanar. Bazen takılırım kendisine “Nefi Amca ben sizin sağlınızı sordum” derim. O da “İsmailciğim sen bir çanta gibi İsa beyin (İsa Yusuf Alptekin) yanında dolaştın durdun. Hiç kendi derdinden dert yandığını duydun mu?” der ve kızar bana…

Kerkük’ü hiç unutamadım, hiç unutmadım… Bu yaşıma kadar gecem de, gündüzüm de Kerkük oldu, gözümü kapayıncaya kadar, son nefesimi verinceye kadar da Kerkük ile yatıp kalkacağım… İnan geceleri uyuyamıyorum…  Gözümün önünden 1959 sonrası hapishanelerde gördüklerim gitmiyor… Karakollarda ağababam hıdır Molla’ya reva görülenler gözümün önünden gitmiyor… Her gece Kerkük’te dolaşıyorum, Her gece Musalla mahlalesinde, Çay mahallesinde dolaşıyorum. Kerkük benim içimde yanan bir kor ateş… Kerkük benim bir parçam…” diye dert yanıyor karşılaştığı her dostuna…

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın 20 yıldır sürdüregeldiği Türk Dünyası Çocuk Şenliği kapsamında düzenlenen yürüyüşte ve sonrasında İstanbul Kültür A.Ş.’nin mekanında, Nefi Demirci’nin sergilediği mücadele azmini, çocukca heyecanını görünce “hissiyatımı”kaleme alarak siz dostlarla paylaşmak istedim.

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.