Bahar vakti… Yeryüzünün Yaratıcı adına konuştuğu kutlu zaman dilimi. Tabiattaki yeniden doğuşun heyecanı tüm yüreklere sirayet ediyor ki, insan bir emsalsiz enerji takviyesiyle canlılık kazandığını hissediyor.

Baharı fırçamla resmetmek isteyen ben… Cıvıldaşan neş’eli kuşlar… Yemyeşil tarlaların süsü, yeniden dirilmeye çalışan ağaçlar… Onların narin dalları gölgesinde nefes almaya çalışan kalabalıklar…

Hepimiz değişkeniz. Değişmeyen ise sadece kainata biteviye hayat sunan emsalsiz tek Yüce El… Bütün bu taze güzellikler zatında, sıfatında asla değişme olmayan Muhterem Varlığı, kullarına hatırlatmak ister gibi..
Devamlı  kaos ortamlar içinde, ruhen dahi değişken yaşamaya alışmış biz insanları, bu değişmez elin varlığı korkutmalı.

Beşeri daha muhterem bir hayat sürmeye teşvik etmeli. Fakat ne gezer? Bazen gündelik yaşamda öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki, ümitsizliğe kapılmamak elimizde değil. “İnsanlık bir gün insanca yaşamayı öğrenebilecek mi?” diye şüphe duyuyor insan. Mesela, size geçen hafta yaşadığım hazin bir olayı anlatmalıyım.

Ailecek Beyşehir Gölü kıyısına gidiyorduk. Bahardan nasiplenmeye. Çünkü ne zordur bilirsiniz. Kuşları, çiçekleri bahçelerden uzak, resimlerde sevmek. Baharın Yegane Cömert Sahibi, biz dünya sakinlerine mevsim hediyesi olarak papatyalar, gelincikler, mis kokan kekikler vs  hiçbir güzelliği esirgemeden sunmuş. Yenidoğan Kasabası’nın civarlarında yolun bir tarafında elektrik direklerini kendilerine yuva bellemiş leyleklere rastlayınca, onların masum beyazlıklarına hayranlıkla, arabadan inip, seyre koyulduk. Az ötemizde bir leylek kâh yuvasına konup, kâh çevresinde dolanıyordu. Gagasındaki balığı yuvadaki yavrularına yedirmeye çalışıyordu.
Belli ki gölden avlamış. Daha sonra uzaklara havalandı yine. Birden silah sesleri duyduk. Ardından o bembeyaz kanatlarını açarak mutlu uçan leyleğin top gibi yere düştüğünü gördük. Tarlalarda gezinenlerin bazısı uçarak kaçtı, bazısı onunla aynı akibete uğradı. Eşim dehşet içinde arabaya koşup, kornaya bastı. Uzaktan tam seçemediğimiz leylek katillerini uyarmak için. Mümkün olsa engebeli vadilere aracıyla dalıp, yanlarına gidecek. Ama umursayan kim? Silahlar tekrar peşpeşe patlamaya başlayınca bir maganda kurşununa hedef olmamak için yola devam etmek zorunda kaldık.

* * * * *

İşte böyle dostlarım. Karmaşık, ama harika bir doğa düzeni. Çiçekler kokular salıp, arıları davet ediyorlar. Arı bal yapıp, insana ikram ediyor. Ama insan bu!.. Çok nankör. Hiç sebebsiz leylekleri dahi öldürüyor. Daha önceki yıllarda da görev nedeniyle bulunduğumuz Hüyük’te, komşu çocuklarının devamlı serçe avladıklarına şahit olmuştum. Sebebini öğrendiğimde şok yaşamıştım. Dedelerinin, babalarının teşvik ettiğini söylemişlerdi. O minicik kuşun bir damlacık etinden gençlik iksiri ya da şifa kazanacaklarını uman insanların aklına şaşarım. Ya leylekler? Onları niye öldürürler? Etleri dahi yenmez ki. Çileli gurbet kuşları bunlar. Kilometrelerce uzak yollardan misafir gelmişler. Hacı demiş atalarımız. Hicazları dolanıp, Arafat Tepe’lerinde de uçtuklarını hayal ederek. Varlıklarını her bahar sabırsız beklemişler. Hacılara bir selam vereceksin. Hepsi bu! Selamdan mahrum bıraktığın yetmezmiş gibi, onları acımasızca öldüreceksin. Olacak şey mi bu? Zaten nehirlerimizi, göllerimizi kurutmuşuz. Kuşlarımızın yaşam alanlarını mahvetmişiz. Bir de üstüne onları katletmekten utanmıyoruz.

İnanın, bu travmatik manzaraya tanık olmamın bende bıraktığı iz, aradan günler geçmesine rağmen hiç kaybolmadı. Hatta geçmiş aylarda arkadaşlarım Gaziantep’ te yaşanan bir hadiseden bahsetmişlerdi. “Adam yavru kazını yiyen kediyi pompalı tüfekle vuruyor. Kedinin sahibi de buna kızarak, adamı döner bıçağıyla öldürüyor.“ Bana olay inanılmaz gelmişti. Ama bugün, o kırların sultanlarının kanatlarını kanlar içinde bırakan zalim ruhlu insanlar aklıma geldikçe, içimde kabaran negatif duygulara engel olamıyorum.  

* * * * *

Ey insan! Edep nedir diye arar, sorarsan eğer. Bil ki, edep ancak her edepsizliğe sabır ve tahammül göstere bilmektir.” der Mevlana Rumi. Zarif leylekler tek tek düşsün kırmızı gelincikler üzerine. Yavruları öksüz kalsın. Gel de bu edepsizlere tahammül göster, sabır göster!..

 
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.