Türkiye son çeyrek yüzyılın en acı trafik terörüne ev sahipliği yapıyor.
Sık sık haber bültenlerine konu olan, binlerce kişinin canını yakan 'Vurup kaçan' trafik magandalarının neden olduğu ölümler, sakat bırakmalar ve yaralanmalar.

Bu tür kazalarda maddi hasarlara 'Çok şükür cana gelmedi' diyerek teselli edenlerin sayısı küçümsenemeyecek kadar çok.

Olayın vahim boyutunu gözler önüne sermenin en kolay yolu istatik bilgileri. Geri doğru şöyle bir göz atmak, hem yola çıkacak olanları, hem de yetkililer için belki faydalı olabilir.

Türkiye'nin trafik kazalarında acı tablosu 1990 ve 1993 yıllarına ait.  TUİK verilerine göre Türkiye 1990 yılında trafik kazalarına tam 6 bin 315 can vermiş. O tarihte Türkiye nüfusunun binde 11'ine tekabül ediyor bu rakam.

Benzer bir durum 1993 yılında yaşanmış. 6 bin 454 vatandaşımız trafik canavarının aramızdan alıp götürdüğü listeye adını yazdırmış. 1990'lı yılların nüfusuna oranla verdiğimiz can kaybının yüksekliği dönemin siyasilerini dehşete düşürmüş, yollarda denetimlerin artmasını sağlasa da kazaların önüne bir türlü geçilememişti.

Kolay ehliyet alımının başladığı yıllarda, yollar kan gölüne dönmüş. Ölümlü kazalarla ilgili haberlerde insafsızlığın, vicdansızlığın ulaştığı korkunç görüntüler çoğumuzun hala hafızasında tazeliğini koruyor olabilir.

Aynı yıllarda trafik kayıtlarına giren "Vurup kaçan şüpheli araç" sayısı her geçen gün hızla arttı.
Cahil gençlerin, hiç bir kayda gerek duymadan aldığı otomobiller yollarda terör havası estirmeye başladı.

2012 yılına geldiğimizde yayalara yönelik çarpma rakamlarında büyük artış oldu. TUİK'in jandarma ve polis bölgelerinden derlediği rakamlarla hazırladığı istatistik bilgilerine göre 2012 yılında 25 bin 543 yaya vatandaş trafik magandalarının hedefi oldu. Bu kazaların büyük bölümü, kaldırımda yürüyenlere, yayalara ayrılmış bölümlerde, hatta üst geçidi kullanırken yaralananlar bile bu istatistik rakamlarının içinde yerini aldı.

Ölüm kazalarda yoğun olarak karşımıza çıkan nedenlerin başında kurallara uygun olmayan şerit değiştirme, uykusuzluk, alkol, kırmızı ışık ihlali, hatalı park, araçların girmesinin yasak olduğu yollarda seyir, geçme yasağı olan yollarda seyir.. Bu listenin tamamı sürücü hatası olarak karşımıza çıkarken, trafik terörünün içimizi acıtan, yüreğimizi burkan yanıyla ilgilenelim biraz.

Vurup kaçanlar;

Trafik kazalarıyla ilgili tutulan istatistiklerde, vurup kaçan trafik teröristleriyle ilgili ilk rakamlar 2015 yılında yerini almaya başlamış. Türkiye genelinde meydana gelen 1 milyon 313 bin trafik kazasında 7 bin 500 kişi can verirken, aynı dönemde yaralananların sayısı 304 bin kişi olarak kayıtlara geçmiş. Yollarda kimliği belirsiz sürücü, plakası bilinmeyen araçlar tarafından çarparak can verenlerin sayısı ise 193.

2015 yılında okul ve hastane önlerinde meydana gelen ve doğrudan yayaları hedef alan kazaların sayısı bile trafik terörürün geldiği boyutu göstermesi açısından Türkiye için utanç verici bir durum. Tam bin 40 trafik kazası, okul ve hastane önlerinde meydana gelmiş.
En basit trafik kuralıdır, okul önlerinde, hastane yakınlarında duyarlı olunması, yavaş gidilmesi, trafik kuralından çok daha öte, insani bir hassasiyettir. Direksiyon başında bu hassasiyeti unutarak canavarlaşan sürücülerin psikolojik olarak nasıl bir tanımlama gerekiyor, konuyu işin uzmanlarına bırakıyorul.




Bu vahim tabloyu çok sayıda istatistik bilgileri ile detaylandırmak, binlerce ailenin acısını dindirmeyecektir.



Otomobil sayısı hızla arterken, trafikte vicdanlarımızı evde bırakmayalım. Her trafik kazasının ardından, cankurtaran görevlilerine, görüntü alan basın mensuplarına saldıran magandaların çoğunun alkollü olması bir tesadüf mü, tam olarak bilmiyorum. Ancak ortada acı bir tablo var. Türkiye'de sayıları azımsanmayacak kadar büyük bir sürücü grubu altındaki otomobili, her an saldırıda kullanabileceği silah olarak görüyor, bunun da üstünde ayrıca düşünülmesi gerekiyor.

 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.