"Müslüm" filmi rekora koşuyor
Arabesk müziğin efsane ismi Müslüm Gürses'in yalamını konu alan "Müslüm" filmi rekora koşuyor.Arabesk müziğin 2013 yılında vefat eden efsane ismi Müslüm Gürses'in yaşamını konu alan 'Müslüm' filmi, 26 Ekim'de seyircisiyle buluştu. Ketche ile Can Ulkay'ın yönetmen koltuğunda oturduğu sezonun iddialı yapımı, 954 salonda gösteriliyor. Vizyona girmeden büyük yankı uyandıran film, izlenme rekoru kırmaya hazırlanıyor.Başrollerini Timuçin Esen ve Zerrin Tekindor'un paylaştığı film, 17 günde 3 milyon 423 bin 161 seyirciyi sinema salonlarına çekmeyi başardı.Hafta sonu 644 bin 720 kişi tarafından izlenen 18 milyon bütçeli yapım, 17 günlük sürede 46 milyon 150 bin 473 TL hasılat elde etti.
Dört yıl önce hayatını kaybeden Müslüm Gürses'in hayatını anlatan film, konserleri gibi yediden yetmişe, toplumun her kesiminden insanı gişelerin önünde, beyaz perdede buluşturmayı başardı. Beş yıl önce 3 Mart 2013 tarihinde karaciğer ve böbrek yetmezliği sonucu başgösteren enfeksiyonla hayatını kabyeden Müslüm Gürses'in şarkıları o günden sonra bile sosyal medya platformlarında milyonlarca kez dinlendi, filmlerde kullanılan müzikleri bile sadece hayranlarının değil milyonlarının kalbine işledi.
Gerçek adı Müslüm Akbaş olan Müslüm Baba 7 Mayısz 1953 tarihinde Urfa'ya bağlı Halfeti ilçesinin Fıstıközü Köyü'nde doğdu. Henüz üç yaşındayken Adana'ya göç eden Akbaş Ailesi burada adeta felaket ve acılarla sarsıldı. Annesi, babası tarafından katledilen Müslüm Gürses, Adana'da kundurucalık, terzi çıraklığı da yapsa, müzik onun hayatının adeta vazgeçilmezi haline geldi.
Babası'nın karşı çıkmasına rağmen önce bağlamayı öğrenir. Adana'da bir çay bahçesinde düzenlenen ses yarışmasına katılıp birinci seçildiğinde Müslüm Gürses henüz 15 yaşındadır.
Müzik yolculuğuna gazinolarda sahne alarak devam eden Müslüm Gürses'in ikinci büyük acıyı, kardeşinin ölümü haberiyle yaşadı. Müslüm filminde bu büyük acı seyirciyi, şarkıcının hayatında bilinmeyen sırlara da götürdü.
Müslüm Gürses hayatının dönüm noktalarından birini Adana'dan konser turnesi sırasında yaşadı. Sahne almaya hazırlanırken, aynı turnede yer alan dönemin ünlü şarkıcısı Muhterem Nur ile aralarında yaşanan 'sıra' kavgası büyük bir aşka dönüştü. 'Sahneye ilk kim çıkacak' tartışması, Muhterem Nur ile Müslüm Gürses'i bir daha hiç ayırmayacak, aralarındaki sevgi ve saygının üstüne gölge düşürmeyecek büyük bir aşk, ünlü şarkıcının müzik yolculuğuna adımını attığı Adana'da kendini gösterdi.
'Esrarlı Gözler' şarkısını Muhterem Nur için besteleyen Müslüm Gürses'in isteği üzerine, Muhterem Nur sanat hayatına son vererek evinin kadını olurken, Müslüm Baba'nın müzik yaşamı adeta zirveye taşındı. Acı çeken, hor görülen, işsiz, yoksul milyonlarca gencin sesi soluğu olan Müslüm Gürses bu dönemde kendisine yöneltilen 'Gençleri karamsarlığa intiharlara sürüklüyor' ithamlarına karşı sessizliğini bozdu. Şarkılarının umut veren nakaratları, o dönem adeta sloganlaşarak gençlerin aşk defterlerine, kamyonların, minibüslerin camlarına kazınarak Baba'ya en büyük desteği verdiler. Arabesk Müziğe karşı İstanbul elitlerinin başlattığı ağır eleştiriler 2000'li yıllara kadar devam ederken, Müslüm Gürses'in sözleri dönemin entelektüel isimleri tarafından ilk kez keşfedildi. Gürses'in bugün bile youtube başta olmak üzere internet üzerinde milyonlarca kez dinlenen ve paylaşılan müzik parçalarından unutulmaz replikler sosyal medyada kaps olarak toplumun her kesimi tarafından paylaşıldı.
Muhalif tarzı ile siyaset üstü bir yere konumlandırılan, 'Yakarsa dünyayı garipler yakar' sözleriyle asi tavrını adeta milli bir üslüp haline getiren Müslüm Gürses müzik hayatı boyunca en çok kendi bestelerini seslendirdi. 1967 yılında TRT Çukurova Radyosu'nda ses sanatçılığı sırasında 4 albüm yaptı. 1968 yılında ilk 45'liği ile adını daha geniş kitlelere duyurdu. 1968 yılından itibaren piyasaya ilk 45'likleri çıkarmaya başladı. İlk plağı 1968 tarihli "Emmioğlu - Ovada Taşa Basma" plağıdır. İlk türkülerinin yer aldığı eserleri Ömür Plak markası adı altında Adana basımıdır. Ömür Plak ile toplam 4 adet 45'lik yaptı.
