Marifet Sayı Artırmak Değildir?
Marifet, üniversite sayısını artırmakla olmaz! Asıl marifet; üniversitelerin kalitesini artırıp mezun olanlara istihdam sağlamaktır... Makalenin sonunu bekleyin!
Cennet ülkemin güzel çocukları okusun, hepsi de yüksek tahsil yapsın kim istemez. Lakin üniversiteler fabrika gibi seri üretim yapar ve mezun olan insanlar iş bulamazlarsa, işte o zaman yapılan işin kalitesi düşer ve kurumların da imajı…

İnsan insanın kurdudur!
Kalabalık toplumlarda hakkaniyet duygusu oturmamışsa, herkes kendi bildiğini okur, bu da hayatın tüm alanlarına kalitesizlik olarak yansır ve yaşam standartı düşer…
Bir örnek verelim hayatın pratikliğinden;
Türkiye’de 81 ilde Mühendislik Fakültesi var. 
Öncelikle şunu söyleyelim; Türkiye her yıl mezun olan mühendis sayısında Dünya'da ilk 10'da bile değildir. Fakat olaya her yıl mezun ettiği mühendis sayısının mühendislere ihtiyaç duyulan iş alanlarına oranlarsak; bu oranın en yüksek çıktığı ülkelerden birisi olduğunu görürüz!
2015 verilerine göre Türkiye'de yılda 85 bin mühendis mezun olmuş. 2014 yılında bu rakamın 75 bin olduğunu göz önünde bulundurursak her sene mezun olan mühendis sayısında bir artış olduğunu görürüz. Dolayısıyla günümüzde, 2017 yılında yaklaşık 92-93 bin mühendisin mezun olduğunu söyleyebiliriz.
Ve bu rakam her sene gittikçe artıyor. Peki, bunların hepsi de iş bulabiliyor mu? Hayır!
O zaman ne yapıyor bu çocuklarımız;
KPSS den ya da tanıdık vasıtasıyla sözleşmeli olarak devlete girebilenler 4-5 bin lira maaşla çalışmaya başlıyor. Âlâ ama kaç kişi? 
Peki devlete kapağı atamayanlar? Onlarda özel sektörde mesleği ile ilgili asgari ücretle iş bulabildilerse şükrediyor! Gerisi? Allah yardımcıları olsun…
Öğretmenlerin durumu da aynı, diğer mesleklerden örnekleri çoğaltabiliriz.
Bir tek sağlık alanında iş garantisi var; o da malumunuz, hastaneler tıklım tıklım…

Üniversitelerimiz malumunuz; Dünya başarı sıralamasında üniversitelerimizin durumu da ortada!
Ülkeyi uçuracak bilimsel çalışma yok, birçoğu da yurt dışına gidiyor?  
Bu sene KPSS ye başvuru sayısı beş milyon, dikkat!...
Buna rağmen her sene üniversiteye başvuru sayısı da katlanarak artıyor?
Mezun olan öğrencilerin çoğunluğu mesleğinden memnun değil, çünkü dört sene boyunca severek okumamış, sadece diploma almışlar… 

İnsan insanın yurdu olmalıdır!
Halbuki biz kökleri sağlam bir milletiz. Örflerimiz adetlerimiz, milli ve manevi değerlerimiz bize yardımlaşmayı, dürüstlüğü, kaliteli ve güzel insan olmayı öğütlüyor. Meritokrasi!
Hayatın tüm alanını saran üniversitelerimizin kalitesi artırılmalıdır.
Şimdi biri çıkıp bize, “Neye göre kalite? “Diye sorabilir. Cevap makalenin genelindedir. Yani kaliteli eğitim ve mutlu insanlar, işini severek yapan insanlar…

Üniversitelere giriş kolay, mezuniyet ise zor olmalıdır!
Bir insanın karakteri 25 yaşına kadar oturur. Maalesef mevcut eğitim sistemimiz, o karakterin doğru yönde oturmasını sağlamıyor. Zekâ ve yeteneğe göre lise ve üniversitelere yerleştirme yapılmıyor, tek bir tane duvar koyuyoruz, yeteneğine bakmadan herkese bu duvarı aş diyoruz. Aşan aşıyor ama aştıktan sonra da başka sorunlar başlıyor.
Çocuklarımız istedikleri bölüme yönlendirme yetenek sınavları ile girebilmeli hem de herkes… Üniversitelerin kalitesi o kadar yüksel olmalıdır ki, teorik eğitimin yanında pratik eğitimde verilerek iyi yetiştirilmeli ve mezuniyet zor olmalı. 
İyi öğretmen yetiştirilmelidir... 
Ve bilinçli ebeveynler… 

Sosyal Medya ninnileriyle büyütüp elevizyonun emzirdiği çocuklar değil…

Hatta bu sistem ta ilkokuldan başlamalıdır, tıpkı Sezai Karakoç üstadın (bana söylediği) dediği gibi:
‘Öğretimin’ yanında ‘Eğitim’de verilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı Müfredatının başında ne yazıyor: 'Eğitim ve Öğretim yılı' değil mi? O zaman gereğini yapalım! Mehmet Emin Ballı