Devleti 80 gün tayakkuzda tuttular

Devletlüler 80 gün boyunca diken üstünde durdular, koca imparatorluğun her tarafından her an bir isyan patlak verebilirdi.

20 Mart 2014 Perşembe 10:56
Devleti 80 gün tayakkuzda tuttular






Devletlüler 80 gün boyunca diken üstünde durdular, koca imparatorluğun her tarafından her an bir isyan patlak verebilir, daha önce yaşanan acı tecrübe tekrarlanabilirdi. Neyse ki, bu sefer başarıya ulaşıldı. Devletin kuruluşundan beri nice fetihlere imza atmış Yeniçeri Ocağı, Hayırlı Vakıa denilecek bir olayla tarih sahnesindeki yerini alacaktı. 

 

 

Devleti  80  gün tayakkuzda tuttular

Osmanlı Devletinin kuruluşunda ve büyük ve sürekli fetihlerin yapılmasında takdire şayan bir ordunun bulunduğu herkes tarafından bilinir. Ancak Devletin yaya ve müsellem olarak kurduğu ilk ordu çalışmalarından sonra hatta Avrupa ülkelerinde bile örnekleri   olmayan Yeniçeri  Ocağı’nın kurulması 1324 yılına rastlar. Seferlerde elde ettikleri  başarılarla sayıları ve etkileri artan Yeniçeri Ocağı’nın devletin başına bela olup kaldırılması tarihte tam bir ibret vak’asıdır.

İlk zamanlarda yapı gelişerek devam ederken sosyal karışıklıkların getirisi olarak Yeniçeri Ocağı’na ehliyetsiz kişilerin alınması hem ocağı, hem devletin seferlerini sıkıntıya sokmuştur. Yeniçeri Ocağı’nı kalkırmak isteyen bu amaçla Nizam-ı Cedid adlı bir ordu kuran 3. Selim ne yazık ki, bu teşebbüsünden dolayı hayatını kaybetmiş yerine gelen II. Mahmut gizlice yürüttüğü bir plan ve program çerçevesinde bu ocağa son vermiştir.

İşte Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması dolayısıyla bir isyan beklentisi hasıl olmuş ve Sancak’ı Şerif 80 gün Darüssaade’de (bugünkü Kutsal Emanetlerin bulunduğu bölge) asılı bulundurulmuştur. Devletin Yeniçeri kültürünün toplumun her katmanına olan etkisinden dolayı bir isyan beklentisi vardır ve bu devletin tayakkuz halidir.

İlk kurulduklarında Yeniçeri’lerin insan kaynaklarını esirlerden,  Osmanlı tebası Hristiyan devşirmelerden oluşturduğu görülür. Sonradan ocağa Müslümanlar da alınmıştır.

Yeniçerilerle ilgili ilk bozulmadan ‘Ocağa alım usulüne aykırı’ olarak insan kabul edilmesi gösterilir. Hatta Padişaha yararlılık gösterenlerin ödüllendirilmek maksadıyla ocağa alınmaları sözkonusu olmuştur.  Kurallara aykırı olarak ilk ocağa alınan kimselerin Sultan III. Murat’ın oğlu Şehzade Mehmet için Atmeydanı’nda düzenlenen sünnet düğününde beğeni kazananlar olduğu belirtilir. Yeniçerilerin bir yeniçeri kültürü oluşturup tüm toplumu etkilemeleri biraz da ulufe denilen maaşları yetmeyen Yeniçerilerin esnaflık yapmaları ve zaman zaman da ticaretle iştigal etmeleri nedeniyledir. Osmanlı toplumunda esnaf ile Yeniçeri birbirine girmiş durumdadır. Ayrıca askerin maaşını alması esnafın satış yapabilmesi için gerekli bir husustur.

Ancak en büyük bozulma askerin askerlik mesleğini bırakıp ya da ikinci plana atıp siyasete bulaşmasıdır. Sadrazamların belirlenmesi Padişahların tahta çıkarılması veya tahttan indirilmesinde Yeniçerilerin güç dengelerinden önemli bir kesimi oluşturdukları hatta sonucu belirleyecek kadar etkili oldukları görülmektedir.

1324 yılında kurulan Yeniçeri Ocağı 1658 yılından itibaren tüm önemini kaybetmiş ve bir ayaklanma yuvası haline gelmişti. Sürekli ayaklanan Yeniçeriler istemedikleri padişahları ve devlet adamlarını indiriyor, hatta öldürüyorlardı.

Yeniçeri Ocağı’ndaki bozulmanın en büyük etkisi mafyalaşma eğilimlerinin ortaya çıkmasıyla görülmüştür. Askerlere yakışmayan davranışlar içine giren sarhoş Yeniçeriler, zaman zaman halkın canına ve malına zarar vermeye başlamıştır. Bu nedenle de halkın nefretini kazanmışlardı.

Ancak Yeniçeri ocağı III.Sultan Selim devrindeki teşebbüslere rağmen II.Sultan Mahmut dönemine kadar kaldırılamadı. Bu yıllarda tüccar bedestenlerinden Kapalı Çarşı esnafından haraç alan Yeniçeriler iyice gemi azıya almıştı. Sultan II.Mahmut tahta çıktığından beri  devletin ve toplumun başına bela olan Yeniçeri ocağını kaldırmayı planlıyordu. Ancak kendinden önceki sultan III.Selim’in akıbetine uğramak istemiyordu. Sultan III.Selim  Nizamı Cedid adını verdiği yeni bir ordu kurmak için çalışmış ancak kaldırılacaklarını anlayan Ocaktaki yeniçeriler isyan edip onu tahtından indirmişlerdi.

Sultanları tehdit etmek yeniçerilerin gündelik işlerindendi. 1810 kışında gece sokaklara astıkları bir el ilanında Sultan II.Mahmut’a bir şiirle tehdit ve gönderme vardı.

Seni eder ramından beter

Yeniçeri tükenmez mantar gibi biter

Çok genç yaşta tahta çıkan Sultan II.Mahmut’ta  kendinden önce Ocağı kaldırmaya teşebbüs eden ancak bu adımı hayatıyla ödeyen Sultan III.Selim’den dolayı  ilk gençlik yıllarında bir travma yaşamıştı. Bu konuda yapacağı hatanın hayatına mal olacağını biliyordu.

Ocağı kaldırmak neden hayırlı vak’a olarak kabul edildi?

Tüfekle talimi kabul etmeyip kazan kaldıran Yeniçerilere karşı Sancak-ı Şerif çıkarılıp, halk kutsal bayrak altına çağrıldı. Boğazlar Muhafızı Hüseyin Paşa, Topçu Karacehennem İbrahim Ağa, Yeniodalar’ı topa tuttular. Yeniçerilerin çoğu öldürüldü, kaçanlar yakalandı. II.Mahmud yeniçeriliğin kökünün kazınmasını buyurdu. 16 Haziran 1826 tarihinde Vaka-i Hayriye denen bu olayla Yeniçerilik son buldu.  

Ocağın kaldırılması planı tam bir gizlilik içinde yürütülüyor.  Sultan II.Mahmut Beşiktaş’taki sarayından Topkapı’ya gizlice gelerek devlet erkanı ile buluşuyor.  Alınan kararlar neticesinde 21 dakika süren top atışı ile şu an İstanbul Müftülüğü’nün bulunduğu yerde bulunan Yeniçeri Ocağı ve Yeniçeri Ağası yer ile yeksan ediliyor. Yeniçeri Ağaları ve İsyanlarda ileri gelenleri boğdurularak Sultanahmet Meydanı'ndaki Çınaraltına gömüldü. Bu olayların sonucunda 6.000 kişinin öldürüldüğü 20 bin Yeniçerinin de sürgüne gönderildiği kayıtlıdır. Böyle bir büyük operasyon öncesi Sultan II. Mahmut'un gizlice hazırlık yaptığı ve askeri birliklerden olan Topçu birliğini kendine yakın tuttuğu belirtilir. Böylece Yeniçeri ile uğraşırken yanında bir güç tutmuş oluyor. Süleymaniye’den Fatih Vatan Caddesine kadar olan bölgenin topa tutulduğunu o dönemin kaynaklarından öğreniyoruz.

 

Yeniçerilerin ele geçirilen elebaşları sadrazam tarafından yargılanarak boğduruldu ve cesetleri Sultanahmed Meydanı’ndaki Çınaraltı’na gömüldü. bu olayların sonucunda 6.000 kişi öldürüldü, 20.000 kişi de sürgüne gönderildi. II. Mahmud daha sonra Yeniçeri Ocağı’nın kaldırıldığını, bir fermanla halka bildirdi.

Devletin tarihçisi Vakanüvis Esad Efendi bu olayı Vaka-i Hayriye(Hayırlı Vaka) olarak nitelendirdi. Gülzar-ı Fütuhat(Bir Görgü Tanığının Kalemiyle Yeniçeri Ocağının Kaldırılışı) eserinde bu Hayırlı Vaka biraz mizahi bir uslupla değerlendirilir. Yeniçerilerin Kuranı Kerim sayfalarını yırttıklarından bahçedilir. Tarihçi Daniş Efendi olayı anlatırken şu an Vatan Caddesi dediğimiz bostan ve bahçelerin olduğu cadde olan yerde de derenin olduğu yerden günlerce insan kanı kolu veya insan başı akmıştır şeklinde biraz abartılı anlatır.

Tarih kitaplarına giren Yeniçerilerin kaldırılışı ile ilgili diğer bir husus 75. Orta olayıdır. Topa tutulan kışlalara girildikten sonra Ortalardan oluşan Yeniçeri Ocağında bazı Yeniçerilerin vücudunun mahrem yerlerinde kefere haçı dövmelerinin bulunduğu anlatılır. Bu da ocağın insan kaynağının getirdiği tabi bir sonuç olabilir.

Ocağın kaldırılmasının meşruiyet zeminine oturtulması

Yeniçerilik aynı zamanda toplumda bir kültür de oluşturmuştu. Gerek etkin olmaları gerek esnafla içiçe girmiş ilişkileri onların toplumsal hafızadan silinmelerinin kolay olmadığını göstermektedir. Sancakı Şerif 80 gün Darüssaade’te tutularak devlet toplumsal isyanlara karşı tayakkuz halinde oldu. Taşraya fermanlar, buyruklar ve fetvalar gönderilerek olayın meşruiyyet zemini oluşturulmaya ve taşradan tepkilerin yükselmesinin önüne geçilmeye çalışıldı.

Dini meşrulaştırma çabalarında en kayda değer olanı zamanın Şeyhülislam’ının Hulasetül Burhan fi itaatil Sultan adlı 25 hadis içeren bir eser yayınlaması; Buradaki amaç Sultana itaati sağlamak.

16 Haziran 1826 Yeniçerilerin tarih olduğu gündür. Sultan öteden beri üzerinde çalıştığı Asakir-i Mansure-i Muhammediyye’yi kurdu.

İlk Türk kadın romancı olarak kabul edilen Fatma Aliye Hanımın da babası olan Ahmet Cevdet Paşa, bir dönem resmi devlet tarihçiliği de yapmıştır. Tarihi Cevdet ve Tezakir-i Cevdet adlı  tarih çalışmaları ile tarihçilerin başvuru kaynağı olan Ahmet Cevdet Paşa, Olayla ilgili olarak şu değerlendirmesi dikkate değerdir.

‘Yeniçeri Ocağı kaldırıldı ancak Yeniçeri zihniyeti kaldırılmadı. 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.