"Her canlı ölümü tadacaktır." diyor Kuran. (Enbiya, 35)

    Tadıyor da.
   
    Bugüne kadar hep böyle olmuş, bundan sonra da hep böyle olacak.

    Ölüm denen bir şey var.

    İnsanoğlu bunu bilerek yaşamalı.

    Peki, biliyor mu?

    Daha doğru bir ifadeyle, bunu idrak edebiliyor mu?

    Buna göre mi yaşıyor?

    ***   ***   ***

    Kin, nefret, kıskançlık, zulmetme, hor görme, ezme, hakkını yeme...

    Tüm bunlar insan elinin ürünü.

    Peki, nereye kadar?

    Yaşamın ve ölümün bir anlamı olmalı.

    Yoksa her şey bir hiçlikten ibaret olur.

    Oluyor da...

    ***   ***  ***

    Aynı ayet, "Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz." diye devam ediyor.

    Deneniyoruz.

    Bazen bir şer çıkıyor ortaya ve bizi sıkı bir şekilde imtihana tabi tutuyor.

    Çoğunlukla kaybediyoruz sınavı.

    Hayır geldiğinde de aynı akıbet çıkıyor ortaya.

    Kıymetini bilmediğimiz için kaybediyoruz bu kez.

    Peki, ne yapmalı?

    Soru bu:

    Ne yapmalı?

    ***   ***   ***

    Bu fakir, içimize üflenen Tanrı'nın Nefesi'nin (Sâd, 72) "bilinç" ve "merhamet" olduğu kanaatinde.

    Canlılar içinde -sanıyorum- sadece insan bir gün öleceğinin bilinci içinde.

    Bir gün öleceğiz, bunu biliyoruz.

    O halde merhametli olmalıyız.

    Bunu nereden çıkarıyoruz?

    Çünkü Allah Kuran'ı böyle başlatıyor ve bize önemli bir mesaj sunuyor:
  
    Kuran, "Hep merhametli, çok merhametli Allah'ın adıyla" diye başlıyor.

    Merhametli olduğumuzda sanırım yaşamımıza önemli bir "anlam" yüklemiş oluyoruz.

    ***   ***   ***

    İnsana davranış biçimimiz, doğaya, kurda kuşa...

    Hep merhametle ilgili.

    Sürekli olarak mal biriktirme güdümüz mesela.

    Biliyoruz ki, biz biriktirdikçe, birileri yoksun kalacaktır.

    Onu bunu hor görme mesela...

    İnsanları kırma, ezme, sömürme mesela...

    Bu sütunda daha önce sözünü ettiğim o yaşlı teyze mesela... Keder içinde ağlarken ne diyordu: "Her an, her saniye üşümekten yoruldum evladım." Neden böyle söylüyordu; çünkü doğalgazını kesmişti şirket, parasını ödeyemiyordu, fakirdi.

    Bundan anlamlı deneme olur mu?

    Kimimiz merhametsizlik içinde mal putunu biriktirdikçe, kimimiz de bunun doğal sonucu olarak işte bu teyze gibi her an üşümekten yoruluyor.

    Kuran herkese eşitlik öneriyor; sıkça tekrarlıyor bunu.

    Oysa hepimiz ölümlüyüz ve en büyük eşitleyici şey ölüm.

    İster zengin olun, ister fakir; ister zalim olun ister mazlum; ister iyi olun, ister kötü; ister sürekli ısının, ister sürekli üşüyün...

    Sonumuz aynı olacak...

    Mı?

    ***   ***   ***

    Ayet nasıl devam ediyordu:

    Deneniyorsunuz...

    Deneniyorsak eğer, bu dünyada pek bir şey ifade etmese de, tüm bunlar diğer tarafta önemli şeyler ifade edecek.

    Bir tarafta sınavı kazanmak, diğer tarafta kaybetmek.

    Bu böyle; çünkü yukarıdaki ayet, "Sonunda bize döndürüleceksiniz" diye bitiyor.

    Sınavdayız...

    Bir gün O'na döndürüleceğiz.

    Ve sanırım sınavın sonucunu belirleyen şey merhamet.

    Bazen ne kadar zor olsa da...

    Merhamet dostlarım...

    İnsana, hayvana, doğaya, kurda kuşa...

    Sanırım bunun için buradayız.

    Sanırım bizi "insan", bizi "halife" yapan şey bu.

    Ve sanırım sınav da bu...



Not: Sevgili dostlarım. Kış geldi. Her yer, her şey kar altında. Özellikle kediler, köpekler ve kuşlar perişan. Allahaşkınıza merhamet... Biraz kuru mama, biraz ekmek kırpıntısı, biraz kemik... Lütfen bir şeyler yapalım...
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.