Tarih 4 Şubat 1992… Venezüella Halkı, televizyonların başına geçmiş, pürdikkat ülkede darbe teşebbüsünde bulunan bir yarbayın konuşmasını dinliyordu. Kırkbeş yaşındaki subaya bu bir dakikalık konuşmasının izni, teslim olması karşılığında verilmişti. Hapishaneye gönderilmeden önce, kendisini dinleyen kitlelerin ihtiyaçları ve beklentilerine göre tek bir cümle sarfetti adam. Daha liderlik isteğinin başlangıcında, gerçekten de halkının barışını, huzurunu ön planda tuttuğunu ve ileride varlığını onların mutluluğuna adayacağını tek cümlesiyle ispat etti. “Tüm sorumluluğu üzerime alıyorum. Şimdilik!..” dedi. Bu kısacık konuşmasıyla esas niyeti, ülkesinde zerre kan dökülmesini önlemekti. Devrime destek için sokakları işgal edenler ve diğer subaylar evlerine döndü. Onun davetiyle gerçekten sükunete erdiler. Lakin Yarbay Hugo, o bir dakikalık eyleminin sıcaklığı içinde, binlerce vatandaşının gönlüne girebilmeyi başarmıştı.

                  İki yıl hapis hayatından sonra kendi partisini kurdu Hugo. Seçim kampanyası boyunca insanlara; “Ayaklar baş olacak!..” sözü verdi. Halkın  yüzde sekseninden fazlası yoksulluk içindeki Venezüella ona inandı. Bir işçinin evladı olan Chavez, devlet başkanı oldu. O'nun icraatlarını isteyen araştırabilir. Ben sadece şu kadarını dile getireyim. Başa geçer geçmez öğrenimi tümüyle parasız hale getirmesi, ülkesinde okur yazar oranını yüzde doksanlara yükseltti. Petrol ve petrol ürünleri kaynaklarını, demir çelik gibi pek çok sanayi kolunu tamamen hükümetin kontrolü altına aldı. Kamulaştırdı. Daha sonraki yıllarda yoksulluk sınırı da yüzde ellileri aşan oranda geriledi. Şu sözleri, esas fikirlerinin özeti gibi;

             “Tanrı açlık ve yoksulluk isteseydi yeryüzünde; denizde balık, ormanda meyveler armağan etmezdi. Tanrı insanların ulaşabileceği ve yarattığı herkese, her canlıya yetecek kadar zenginliği insanlara sunmuştur. Ama birileri bunların çoğunu almak için, açgözlülüklerini;Tanrı sizlere yoksulluk karşısında sonsuz ve mutlu bir hayat verecek!..” vaadiyle gizlemektedir. Fakirlik arttıkça ve Tanrı’nın herkese verdiği zenginliklere birileri daha el koydukça Tanrı adına konuştuğunu ileri sürerek, sefalet karşısında ‘sus!‘ diyen din adamları da çoğalmaktadır. Fakat Latin Amerika, asla haksızlık karşısında susanların coğrafyası olmayacaktır!

******

            Ona ait haberleri, videoları ya da resimleri incelediğiniz zaman, halkın arasındayken hep kendisine teveccühle uzanan yüzlerce insanın ellerini saygıyla öpmeye çalışan bir lider portresi var karşımızda. Halbuki biz Doğu kültüründen alışkınız. İslam ülkelerini idare eden krallar, başkanlar, şeyhler hep ellerini öptürürler. Hasbelkader bir şekilde ülkelerinin başına geçmiş bu muhteris, Batı uşağı liderlerin benliklerinin, gururlarının cezasını da hep halkları çeker. En doğrusunun, liderlerin söyledikleri ve yaptıklarının uygunluk arzetmesi olduğuna göre, bunu icraatıyla ispat eden Chavez, bence bu yüzyıla imzasını koymuş bir özel başkandır.  Zalimliği affetmeyen mizacıyla uluslar arası ortamlarda cesur çıkışlarıyla meşhur bir halk adamı. Mesela 20 Eylül 2006’da, BM Genel Kurulu'nda Başkan Bush’un konuşmasının  ertesi günü söz alıyor. Diyor ki;” Dün şeytan buradaydı.” Yine bir uluslararası toplantı çıkışı, medya muhabirleri soruyorlar terörist olarak gördükleri İran’la olan dostluğunun sebebini. ”İran lideri Ahmedinejad’la olan dostluğunuz nedeniyle insanların kafası karışık. Çünkü o 20. Yüzyılın en kötü olaylarından biri olan Yahudi soykırımını reddediyor. Ve ona bağlı güçler seçim sonrasında İran sokaklarında birçok insanı öldürüyorlar. Onunla dostluk sebebinizi açıklayın.” diyorlar. Onların Foks News’ten olduklarını öğrenen Chavez kahkahayla gülerek, bu televizyon kanalında çalışanların aptal olduklarını söylüyor. ”Zihnimiz açık . “ diyerek sorusunda direnen muhabir, sonunda hak ettiği cevabı alıyor. Yüksek sesle adeta haykırıyor milyonların gözü önünde Başkan Hugo Chavez. Aynen şu cümlelerle;

Irak’taki görüntüleri de gördünüz mü? Yani askerlerin çocukları öldürdüğü görüntüleri. Çalıştığınız kanalın bu suçların üstünü  nasıl örttüğünü ve soykırımcı başkanınız hakkında hiçbir şey söylemediğini de gördünüz mü? Bush’u desteklediniz, şimdi Obama’yı eleştiriyorsunuz. Çünkü o siyah. Irak ve Afganistan’daki ölümlere hiçbir şey demediniz. Latin Amerika’da insanları öldürdünüz. Amerikan Kızılderililerine soykırım uyguladınız. Şimdi gerçeği gizliyorsunuz. Gerçeklerden bahset dostum. Ben dostumun dostuyum. Hepsi bu!

          Freud, insanın yok etme dürtüsüne doğuştan sahip olduğunu iddia eder. Onun bu Tevrat kaynaklı doktrinini emperyalist ülkeler, mazlum Müslüman Halklar üzerinde tatbik ederken, onlara itiraz eden tek yabancı liderdir Hugo. Halbuki Batı’nın geleneksel sosyal kültüründe her zaman İslam’la terörü birbirine yakıştırmaya çok hevesli bir anlayış hakim olmuştur.  Chavez bu yalanlara inanmamış ve Mavi Marmara Gemisine yapılan silahlı tecavüzü  derhal kınayarak, İsrail’deki büyükelçisini de geri çağıran tek lider olmuştur.  Bizim Sevgili Peygamberimiz nezdinde, ihtiyacı olanın bardağına döktüğümüz bir damla suyun dahi kıymeti vardır. O halde Türkiye’deki Hükümet sözcüsü, Chavez’in ölümünün ardından Venezüella’nın Küba modelinden çıkıp, artık gerçek demokrasiye kavuşmasını  dilemeden önce, bu antiemperyalist lidere olan taktir borcumuzu yinelemeliydi.

 ******

        Ne acımasız bir yüzyıl. Mark Twain’in dediği gibi, doğru olmayan çok fazla şey biliyor olmamız, çoğumuzun en iptidai derdi. Akıllılar dünyayı talan etmeye meraklı zalimlerin sahte mazeretlerine kuşkuyla yaklaşırken, Hugo deyimiyle “aptallar” aklımız hala başımızda diye küstahça eziyetlere göz yumuyorlar. Rabbimin yarattığı bütün insanlara hediye ettiği bu Cennet Dünyayı, Cehenneme dönüştürmeye meraklı insanların şımarıkça çoğaldıklarına dair bir duyguya kapıldığınızda, bir büyük dünya liderinin hasretiyle hatırlıyorsunuz. “ EY MÜSLÜMANLAR, DEVLET REİSİ OLDUĞUMDAN BERİ, KİMİN SIRTINA VURMUŞSAM, İŞTE SIRTIM, GELSİN, VURSUN!..” Düşününüz bütün ilahi lütuflar ona ikram edildiği halde, Kutlu bir Peygamber açıyor mübarek sırtlarını. Veda Haccında halkına sesleniyor. “Kime eziyet etmişsem, işte sırtım.. Gelsin vursun, hakkını alsın!..” diyor. Müthiş bir tevazu ölçüsü.  Onu konuşturan Yaratan Sahip, Peygamberinin en mütevazi lider olmasını istiyor. Ne siyasi, ideolojik kaygılar umurumuzda, ne de karışık dünya. Eğer bu muhteşem sözler miyarımız olacak ise, halkının içine karışıp, kendine uzanan yüzlerce eli öpmeye çalışan Chavez’in de değerli bir yeri olmalı gönlümüzde. Çünkü onun da bir Sahibi, mütevazi kalbini Yaratan var. Chavez’in dünyalık icraatlarını en hassas terazide tartacak olan. Üstelik, gayrimüslüm dahi olsa,  bir kimseden zerre iyilik görmüşse Müslüman; o iyiliğin kıymetini taktirle, iyilik sahibine her daim saygılı olması nimetin şükrüdür.

          Kamusal kimliğinin ardında, daima içinde mazlumdan yana yürek taşıyan ve bu yüreğini cesurca dünyaya sergilemekten kaçınmayan Venezüella Başkanı Hugo Chavez’in saygıya layık ismini, ölüm yıldönümünde taktirle anıyoruz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.