''Kibir ve peşin hüküm; ilmin iki düşmanıdır.''
                                                                                 Charles Caleb Colton


Öğrencilik yıllarımda part-time işe girmiştim.

Çalışmam çok önemliydi, buna ihtiyacım vardı. Müdürümün yüzünü gülerken görmedim desem abartmış olmam.

Hep beni sevmediğini düşünürdüm. Beni fazla zorlardı. Hani bana işi öğretiyor desem, temizlik yapıp, çöpleri dökmenin nasıl yöntemleri olabilirdi ki?

En zor işleri bana verirdi. Onun bana olan acımasız tavrını anlayamazdım. Ben de yaptığım işi eğlenceli hale getirmeye çalışıyordum dayanabilmek için.

Gençlik işte!

Onu çok da tanımaya çalışmazdım. Aslında saygısız ya da asi biri değilimdir. Sakin bir insanımdır.

Aradan yıllar geçti. Bu iş deneyimimden hayata dair çok şey öğrenmiştim,  öğretmenim de müdürümdü. Müdürümü daha sonraki yıllarda tanıma şanşım oldu. Kendisi Kimsesizler yurdunda büyümüş, hayata sıkı sarılmış, bir iş ve mutlu bir yuva sahibiydi. Sanırım onun için hayat sert esen bir rüzgar olmuştu. Onu tanıdığım zaman herşey bir anlam kazandı. O benim hata yapmamı engellemeye çalışıyordu. O hep acımasız görünür, hakkımızı yedirmez, emeğimizin karşılığını verirdi.

Hayatta bazen gördüklerimiz ve duyduklarımız yanıltıcı olabilir. (Bu yüzden değilmidir önyargılı olmaktan vazgeçme çabaları.) Gerçekler ve iyilikler kılık değiştirp bize farklı görünebilirler. İlk baktığımızda onu tanımakta zorlanabiliriz. Fakat görmeyi başarabilirsek, işte o zaman hayatın sihirli okulunda neler öğrendiğimizi anlarız. Anlık öfke, acelecilik, vazgeçme, sabırsızlık bu sihri sadece bozmakla kalmaz, sınıfta kalıp aynı yerde sayıp dururuz. Bu, zaman ve bilgi kaybıdır.

Müdürüm bana hayatın zorluklarını gösteriyordu. Vazgeçmemeyi, öfkemi törpülemeyi ilk orada öğrenmeye başladım ben. Şartlar ne olursa olsun, ne kadar yorgun olursam olayım, işimi yarım bırakmamayı öğrendim. İstikrar bulaşıcı hastalık gibidir. Bir bulaştımı ömür boyu gitmez. Bana orada bulaştı.

O zamanlar düşmanım olarak gördüğüm, beni sevmediğini düşündüğüm müdürümün, aslında beni ne kadar takdir ettiğini, bana değer verdiğini daha sonraları anladım. Hayranlık duyduğum nadir insanlardan biri oldu.
İnsanları yargılamadan önce biraz zaman vermeli, onları anlamaya çalışmalıyız. Empati kurmalı, tarafımıza yaptıklarını iyi süzgeçten geçirip hemen vazgeçmemeliyiz. Her insanın bir hikayesi vardır.
Bazen hayatımızın bir anında, birşeyleri öğrenmemiz ya da güçlenmemiz gerektiğinde, karşımıza katı, sert bir öğretmen çıkabilir. Onu kaçırmamak gerekir. Kendimizi hayatın akışına bırakarak, zayıf taraflarımızı güçlendirmeye çalışmamız gerekir.

Bazen de egolarımızın izin vermemesi sonucu, bu eğiticileri çabuk bırakırız. Yanlış değerlendirmek işimize gelir. Böylece hayatın hediyesini reddedersin farkında olmadan. Kolay ve boş hayatına devam edersin. Anlık keyiflerin için gelecekteki mutluluğunu harcarsın aslında.
''Önyargılı olmak, daima zayıf olmak demektir.''

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.