İsmail CENGİZ
Her ne kadar mevcut yönetimler arasında kişisel, ekonomik, siyasi nedenlerle sıcak bir ilişki, dostane bir diyalog olmasa da, Ankara ve Taşkent, et ve tırnak gibi ayrılamaz bir bütünün parçalarıdır. Ankara'sız Türk Dünyası olmaz ise, Özbekistan'sız Türk Dünyasını düşünmek hiç mümkün değildir.

Ne zar ki; Özbekistan ile Türkiye arasındaki iyi olması gereken ilişkilerin gün geçtikçe kötüye gittiği görülüyor.
Özbekistan'ın ana muhalefet lideri, halk şairi, sevilen yazar, Erk Partisi'nin sürgünde yaşayan başkanı Muhammed Salih'in –hayati tehlike ve anti-demokratik baskılar nedeniyle- ülkesini terk ederek Türkiye'ye sığındığı 1994 yılından bu yana iki kardeş ülke arasında oldukça soğuk rüzgarlar esmeye devam ediyor.

1990 yılından bu yana bu kardeş ülke ile yakından ilgilenen,  bulunduğum 1991-1994 döneminde Taşkent'de iki ülke ilişkilerinin gelişmesi yönünde hizmeti dokunan kardeşiniz olarak bu gidişattan dolayı oldukça üzgün ve rahatsız olduğumu sizlerle paylaşmak isterim.
Konuyla ilgili zaman zaman merkezi Prag'daki Azadlık Radyosu'nun sorularını cevaplandırırken, her zaman ihtiyatlı kelimeler seçerek, iki dost ve kardeş ülke arasındaki ilişkilerin kopma noktasına gelmiş olmasının Türk Dünyası'na zarar verdiğini ve vereceğini vurgulamaya, tarafları azami müştereklerde birlikte hareket etmeye davet ettim ve ediyorum. Ülkeler arasında sorunlar olsa bile, mevcut problemlerin iki ülke arasındaki bağlantıları yok edecek düzeyde olmadığını ve asla da olmayacağını özellikle vurgulamaya çalıştım.  Mevcut anlaşmazlıkların, görüşmelere engel teşkil etmeyeceğini tekrar hatırlatmak isterim. İnsanlar birbirinden hoşnut olmasa da, iki kardeş halk arasındaki sorunları bir masa etrafında oturarak medeni insanlar gibi çözmek gerektiği kanaatindeyim.  Hatta sorunlar çözülmese  bile, hiç olmazsa GÖRÜNTÜDE DE OLSA dış dünyaya karşı birlik ve beraberlik içinde olduğumuz ifade edilmeliydi.

Özbek ve Türk halkları arasındaki kardeşliği hiçe sayarak, görmezlikten gelen bir anlayış (sızlık)la hareket etmede ısrarcı olmanın her iki ülke halkına da, ekonomisine de, geleceğine de zarar vereceği gerçeği unutulmamalıdır...
Bu çerçeveden hareketle; sayın Kerimov'un Türk Cumhuriyetleri Liderler Zirvesi toplantılarına katılmaları önem arz etmektedir. Bu noktada diğer liderler, sayın Kerimov'un bu toplantılara katılmalarını sağlayıcı her türlü önlem ve fedakarlığı göstermelerinde "ortak çıkarlar açısından" fayda vardır.

Ana muhalefet lideri sayın Salih'in Norveç'te ikamet ediyor olması, zamanında Türkiye'ye gelip gitmesinden dolayı Ankara suçlu görülmemelidir. Ankara'nın yaklaşımı sadece ve sadece "insani yaklaşım" olarak görülmelidir; "kardeşce yaklaşım" olarak değerlendirilmeli; bu vakıa, SORUN OLMAKTAN çıkarılmalıdır...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.