Melâhat ÜRKMEZ

İnsan hayatında öyle nadide demler olur ki... Yaşamaya başladığınız o muhteşem "dem", dipsiz bir gayya kuyusunda derinleşir, insanı alııır, apayrı âlemlere götürür.
İllâki bir bahane zuhur etmiştir, ruhu tetikleyen... Kimi zaman aşkına dönen bir semazenin tennuresinden savrulan serhoş hışırtılar. Kimi zaman uzaklardan, taaa elestten geliyormuşçasına hasret hasret, çığlık çığlığa inleyen NEY nağmeleri...

İşte o demlerde, gözler kulak; kulaklar göz kesilir. Yaratıldığınızdan bu yana kendinizin bile hiç farkında olmadığınız ama aslında ruhunuzun derûnunda hiç küllenmemiş, bir türlü dinmek bilmeyen, hep kaynayan hasret volkanı coşup nabız gibi atmaya başlar. Ruha dolar, ruhtan kalbe, kalpten dile damla damla akar. Mânâ madeni bütün ihtişamıyla parıldar. Ruhunu sıkı sıkıya boğan dış dünya pençelerini gevşetir. Sanki bir istiridye olur, "çat" diye açılır, içindeki inciler dışına fırlar. Aşk çiçekleri nefha nefha açılır. Aynı zamanda aşk şerâbının zekâtını vermeye başlar. Artık çevresinden kopmaya başlamıştır ama farklı bir kopuş... Ebediyete uzanan bambaşka bir kopuş. Ve... Yeniden bir doğuş... Aşkına bir doğuş... "Akıl, aşkın şerhinde, açıklamasında, merkep gibi çamura battı kaldı. Aşkın da âşıklığın da ne olduğunu yine aşk açıkladı.

Sadece dış güzelliğe dayanan mecazi aşklar, gerçek aşk değildir. Hevesten ibarettir. Böyle aşkların sonu utanç vericidir.

O, ölümsüz olan, bâki olan Allah aşkını seç ki, o canına can katan mânâ şarabını sana lütfetsin, seni yaşatsın.

Sen öyle büyük bir varlığın aşkını seç ki, bütün peygamberler, O'nun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler." Pîr böyle diyor.

Amerikalı Craig Victor FENTER'da O büyük varlığın aşkını seçmiş. Kaç yaşında olduğunu sorduğunuz zaman, "1955 doğumluyum ama yedi yaşındayım" diyor, Müslüman olduktan sonraki yıllarını asıl yaşı olarak vurguluyor. Adını sorduğumuz zaman, "İsmail" diyor "Esin Çelebim hediye etti bu adı. Mevlâna Müzesi'nin bahçesinde dolaşırken bana, 'Senin adın İsmail olsun' dedi. İngilizcede smile(smayl) gülümsemek, tebessüm" diyor. İsmail Bey sürekli gülümseyen bir insan. Nadir Dede'den bahsederken gözlerinin içi daha bir gülüyor (smayl)sevgi ve minnetle.

Ailesinin isteğiyle papaz okulunu bitirip papaz olmuş. Papazlık onu tatmin etmemiş. Araştırmalar yapmış. Aynı zamanda Los Angeles'taki bir Monoteizm (tek olan Tanrı dinleri) profesörü olarak yaşantısını sürdürdüğünü söylüyor. Bir gün, bir arkadaşı iki tane bilet veriyor. Biletler, Türkiye'den gelen semazenlerin akşam gösterisi içindir. Kırılma noktası o akşam başlıyor.

İlginç hayat öyküsünü anlatıyor. Hıristiyanlıkta bulamayıp, İslâmiyet'te bulduğu aşkı, hakîki aşkı anlatıyor. Bazı Avrupalıların Hz.Mevlâna'nın Müslüman kimliğini görmezlikten gelerek Mevlevi olduklarını iddia etmelerini yorumluyor. Kendisiyle "kontv yaşanmış yıllar" için program yaptık. Çarpıcı açıklamalar yaptı. Salı günü, yani 8 Ocak 2012'de saat 13;05'te yayınlanacak. Takip eden haftalarda youtube'da yayınlanacak. İzlemek isteyen okuyucularım için.

Aşkınız Cemâl olsun!

Gönlünüz o aşkla dolsun!

Eyvallah! Yâ! Hû!    
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.